|İyi olacağız...|
Akşam yemeğinden kalan son bulaşık tabağı da duruladığımda ellerimi havluya silip oturma odasına geçtim.
Yoongi gittiğinden beri kafamı dağıtmak için yapmadığım şey kalmamıştı. Güneş de batmıştı ve ne yazık ki henüz bir haber yoktu. Sarayda ne olup bittiğini bilmiyordum. Olacaklardan korksam bile gitmek istemiştim lakin Yoongi burada güvende olduğumu söylemiş , kalmam için ısrar etmişti. Ne kadar üstelesem de üzerimdeki otoriterliğine yenik düşmüştüm. Deltamı hissedebiliyordum , o iyiydi. Endişelenmiyordum zaten sadece merak ediyordum. Kral Park ile olan planlarından haberim vardı fakat nasıl sonlandıracaklarını bilmiyordum.
Yapacak bir şeyimin kalmadığını anladığımda odama geçtim. Annemler çoktan uyumuştu. Ben de uyumayı denesem iyi olacaktı.
Dolabımı açıp eski pijama takımlarımdan birini giyerek özlediğimi fark ettiğim sıcak yatağıma girdim. Yorganıma sığınarak gözlerimi yumdum sıkıca. Umuyordum ki yarın güzel bir güne uyanırdım...•••
Aynı saatlerde saray
"Kim Minhee , Kim JiHyeon , Kim DamRyeon'un Kralımıza ihanetten ve de tahtına göz koymaktan idam edilmelerine karar verilmiştir." Diye bağırdı Başbakan Choi Meclis salonunda. Diğer devlet adamlarının da onayı alındıktan sonra üç mahkum sarayın ücra köşelerinden birine kurulan dar ağacına çıkarıldı. Minhee ve oğlu sessiz sedasız öylece ölmeyi beklerken JiHyeon göz yaşlarını akıtıyordu.
"Son bir sözünüz var mı?"
"Benim var Kral Min." Soğukça mırıldandı DamRyeon. Yoongi'den onay aldığında sakince konuşmasına devam etti.
"Umuyorum ki bundan sonra sana mutluluk veren her şeyi kaybedersin Yoongi. Seni ölüme sürükleyecek kadar acısın ruhun. O çok sevdiğin omegan-" Bedenini ele geçiren delta ile alfaya saldırarak sözünü kesti. İpe geçirilmiş kafasını tek bir çene darbesiyle parçalayarak her yeri kan gölüne çevirdi. Ne etraftaki korku dolu nidaları ne de vita ve annesinin çığlıklarını duymuyordu. Delta bu hayattaki her şeyi kaldırabilecek güçteydi fakat konu eşi olduğunda asla tahammulü yoktu. Kontrolü elinden çabucak gidiyor , kendine hakim olamıyordu. Umrunda da değildi. Ölmesi gerekeni öldürmeliydi.
Ağzından damlayan kanları temizlemek için kafasını sertçe iki yana salladı. Ardından da muhafızlara ağlayan kadınları işaret ederek hırlayıp asmalarını emretti ve arkasına bile bakmadan papatyasına gitmek için uzaklaştı ordan.
Yarım saatlik yürüme mesafesindeki yolu on dakikada koşarak bitirdi. Hala sakinleşememişti ve omeganın feromonlarına ciddi anlamda ihtiyacı vardı.
Klübenin önüne geldiğinde insan formuna dönüşüp Jimin'in odasının camına geldi. Kendisine göre yüksek olmayan yeri kolayca tırmanıp açık camı aralayarak-havaların sıcak olması nedeniyle açık bırakmıştır diye düşündü çünkü evlerinde de hep balkonun kapısını açardı- girdi odaya.
Yorganına sarılmış küçük bedeni gördüğünde adeta eridi. Şimdiden yumuşamıştı bile , Jimin bazen ona inanılmaz geliyordu. Tıpkı bir melek gibiydi.
Camı sessizce örtüp ayağındaki ayakkabıları çıkardı ve yine aynı sessizlikle yatağa girdi. Kolunu ince bele sararak yavaşça kendine çekti ve sarı saçların bittiği yerdeki enseye ufak bir öpücük kondurdu. Tam gözlerini kapatacakken duyduğu boğuk , tiz sesle hafifçe doğruldu yatakta."Yoongi , iyi misin?" Gözlerini açmadan mırıldanıp kendisine dönen omeganın şirin burnuna öpücük kondurup sorusunu cevapladı.
"Çok iyiyim bir tanem , bundan sonra da çok iyi olacağız." Göğsüne kedi gibi sokulan bedene daha sıkı sarıldı. Üzerlerini yorganla iyice örttü ve güzeller güzelini izlemeye başladı. Bu gece uyumayacaktı. Zira uzun bir uykudan çok omegasına ihtiyacı vardı.
|27.01.22|
•Papatyalar'a•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Papatya•
Fanfiction"Soru sorma Jimin , sadece bekleyemez misin?" "Beklerim. Neden beklerim bilmiyorum ama beklerim. " |21.05.21 |08.02.22