75. İlk Buluşma

244 36 18
                                    

İyi okumalar...


"Taehyung?"

Elindekilerle arkasını döndü uzun boylu. Alçısından eser yoktu artık. Uzun süredir duymadığı ses tonu baştan aşağı titretmişti bedenini. Yerdeki bakışlarını yavaşça yukarı çıkarmaya başladı. Bir film sahnesindeymiş gibi hissediyordu. Önce beyaz Converse ayakkabıları girdi görüş alanına. Ardından beyaz kot pantolonu, pantolonun içine sıkıştırdığı beyaz tişörtü, geceleri daha serin olan hava nedeniyle üstüne attığı kot ceketi gördü. Alışkın olduğu siyah saçların yerini alan sarı nefesini kesti köşe yazarının. Jimin'in aynı anda bu kadar tatlı ve çekici görünmesi mümkün müydü? O aralanan dudaklarıyla Jimin'in sapsarı saçlarını incelerken Jimin ondan daha beter durumdaydı.

Bir aydır ne yaptığından gram haberi olmayan adam da beyaz bir ayakkabı giymişti. Beyaz pantolonunu yine beyaz yakalı sarı bir gömlekle tamamlamış, boynuna ince bir kolye takmıştı. Saçlarına daha önce baksaydı muhtemelen kıyafetini görmezdi bile. Taktığı berenin önünden görünen tutamlar maviydi. Masmavi saçlarla nasıl böyle görünebildiğine anlam verememişti Jimin. Kimseyi saç rengi seçimiyle yargılamazdı, kötü de görünse bir insan istediği rengi seçebilirdi. Ancak ilk defa Taehyung'u yargılamak istedi. Kaç gündür saçının böyle olduğunu, onu kaç kişinin gördüğünü sormak istedi. Taehyung'u bu saçla kendisinden önce kim gördüyse inanılmaz şanslıydı çünkü. Kucağına atılmamak için yumruklarını sıkması gerekmişti.

"Hey, saçların çok yakışmış." dedi Taehyung yumuşak bir sesle. Gülümsemek üzere olan yüzünü sıktı sarı saçlı. Bunun yerine sakin bir sesle konuşmuştu.

"Seninki de idare eder." Karşısındaki aldığı iltifatı umursamışa benzemiyordu. Elindekileri Jimin'e uzattı yavaşça. Jimin buketi kavrayıp kokladı çiçekleri.

"Nergis?" diye sormuştu hafif bir şaşkınlıkla. Taehyung başıyla onayladı onu. Açıklama yapmak için dudaklarını araladığında Jimin onun diğer elindekini fark etti. "O ne?"

"Şey, dondurma aldım da." Taehyung'un sesi mırıltıdan ibaretti. Çiçek hakkında konuşmayı tercih ederdi. Dondurmayı alması zaten alışıldık bir durumdu onun için. Ancak Jimin'in odağı bambaşka bir noktaya dönmüştü bile. Korece harflerle dolu paketi Taehyung'un elinden kaptı hızla. Çiçeklerini ezmemek için diğer eliyle yumuşak bir şekilde tutuyordu.

"Taehyung, bu en sevdiğim dondurma. Nereden buldun bunu? Avrupa'dayız, farkında mısın? Sadece Kore'de var sanıyordum." Taehyung eliyle arkasını işaret etti ama gerçekte gösterdiği spesifik bir yer yoktu.

"Ah, birkaç Kore marketi gezdim. Bir tanesinde bulabildim ama biraz uzaktı. Buraya yetişemeyeceğim diye endişelendim doğrusu." Jimin parıldayan gözlerini dondurmadan Taehyung'a çevirdi.

"Kaç saattir arıyorsun bunu?" Taehyung başını iki yana salladı yüzünde buruk bir gülümsemeyle.

"Bir önemi yok. Gözlerinin böyle parlaması için günlerce arayabilirim." Parlak gözler yaşlarla dolmaya başlayınca panikle Jimin'e doğru bir adım attı. "Jimin, neden ağlıyorsun? Ne oldu? Yanlış bir şey mi söyledim?" Jimin gözlerini kırpıştırdı.

"İyiyim, sorun yok. Bir yerde oturalım mı? Hem konuşuruz, hem de neden nergis aldığını anlatırsın bana." Taehyung Jimin'in önüne geçti bir adımla.

"Seveceğini düşündüğüm bir yer var, oraya gidelim mi?" Jimin başıyla onayladığında yürümeye başladılar. Taehyung'un kolunu tutmasıyla duraksamıştı kısa boylu. Yeşil, üstü açık bir arabanın kapısını açmış, onun binmesini bekliyordu Taehyung. "Arabayla gitsek daha iyi olur. Çok yürütmek istemem seni."

Temptation ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin