İyi okumalar...
"Kook? Uyan hadi, kahvaltı hazırladım." Arkasını döndü yataktaki çocuk.
"İstemiyorum. Uyuyacağım ben." Jimin başını kapıya çevirip seslenmişti.
"Taehyung! Jungkook yarın Yoongi'yi görmeye gelmeyecekmiş!" Birden oturur pozisyona geçmesini bekliyordu Jimin ama Jungkook yataktan çıkıp merdivenlerden inmeye başlamıştı bile. "Jungkook koşma!"
"Yoongi'ye mi gidiyoruz?" Yemek masasına tabakları yerleştiren uzun boylu dönüp ona baktı. Başıyla onayladığında üzerine atılmıştı 23 yaşındaki çocuk.
"Masaya geç hadi, kahvaltı yapalım." Hyungunun sözünü dinleyip yerine geçiyordu ki Jimin kollarını önünde bağlamış bir halde yanlarına yaklaştı.
"Yüzünü bile yıkamadan mı yiyeceksin Kookie?" Gülümseyerek kurduğu cümle uyaran bir tonda çıkmıştı dudaklarından. Bu yüzden çubuklara uzanan parmaklarını geri çekti Jungkook. Hızlı adımlarla alt kattaki banyoya yöneldi.
"Azarlasaydın çocuğu Chim? Zaten zor günler geçiriyor. Niye böyle davranıyorsun hayatım?" Jimin sandalyesine yerleşip arkasına yaslanmıştı.
"Pardon ya, benim ayılığım. Müstakbel kocam o kadar uğraşmış görüşme ayarlayacağım diye, çocuk trip yapıyor. Ben de boşu boşuna azarlıyorum bak sen." Asık suratıyla onun yanına oturdu Jungkook.
"Trip mi yapıyorum hyung? Sadece canım bir şey yemek istemiyor Yoongi yokken işte. Bugün gidemiyor muyuz görüşe?" Gözlerini devirdi sarı saçlı, yanındaki hevesliye.
"Bir dakika, sen az önce ne dedin Chim?" Jimin tek kaşını kaldırdı. "Kocam mı dedin sen bana? Yerim seni, gel bakayım. Sabah öpememiştim seni."
"Of vıcıklar." diye homurdandı Jungkook gözünün önünde öpüşen çifte. "Olan var olmayan var. Ayıp yani. Ben yarın sizin yanınızda Yoongi'yi vakumlasam bir araba laf edersiniz ama."
"Jungkook, sence de kaşınmıyor musun birazcık canım? Yemeğini ye hadi." Jimin'in bıçağını kavrayarak kurduğu cümleyle yemeğine gömüldü çocuk.
Yemekler yenmiş, masa toparlanmıştı. Salondaki koltuklarda kahvelerini içiyordu şimdi üçlü. Jungkook bakışlarını Taehyung'a çevirdi. Kafasını dağıtmaya ihtiyacı vardı. Bunu yapmazsa ertesi günün asla gelmeyeceğini düşünüyordu.
"Hyung?" Bir mırıltıyla ona dönmüştü Taehyung. "Siz ikiniz nasıl yakınlaştınız? Tamam, çocukken tanıştınız ama sevgili olmanız bu karşılaşmanızda olmuştur değil mi?"
"Nereden çıktı şimdi birden?" Omuz silkmişti Jungkook.
"Öyle, konu açmış olayım diye sordum. Merak da ediyordum ama bir fırsatını bulamamıştım. Madem yarına kadar sabretmem gerekiyor, zaman hızlı geçsin istiyorum." Taehyung elindeki kahveyi orta sehpaya bıraktı.
"Pekala. Jimin'le 20 yıl sonra karşılaştık ama bildiğin gibi hafızasını kaybetmiş bir durumdaydı. Yani ne beni ne de aramızdaki özel bağı bilmiyordu. Bir şekilde kader onu bana getirdi. Sonra ona küçükken hep seslendiğim gibi seslendim bir gün, Jimin-ah diye. Mesajda bunu yazdığımda tepki alabilmiştim. Bizzat denediğimde ne olacağını görmek istedim." Jimin homurdanarak lafa girmişti.
"Deney faresiyim sanki anasını satayım." Onun cümlesine sırıttı Taehyung. Ardından konuşmaya devam etti.
"Mutfakta bir şeyler kesiyormuş. Arkası dönük olduğu için göremedim ben de, demiş bulundum işte." O günü hatırladığında yüzündeki gülümsemeye engel olamadı. Jimin'in de gülümsediğini biliyordu.
Flashback
"Jimin-ah." dedi mutfak kapısındaki beden.
"Ah! Sikeyim seni Kim Taehyung!" Şaşkınlıkla ona yaklaşınca kanayan parmağını fark etti uzun boylu.
"Jimin? İyi misin? Gel, suya tutalım. Gel hadi." Ona omuz atıp musluğa ilerlemişti Jimin. Akan suyun kanını da beraberinde götürmesini izlerken dişlerini sıktı. Kan temizlendiğinde açılan kesiğe baktı dikkatle. Böyle şeyleri umursayan biri değildi normalde, zaten dikişlik olacak kadar da kesilmemişti ancak yanındaki çocuk asla Jimin'le aynı şeyi düşünmüyordu. "Doktoru çağırayım mı? Ya da biz gidelim mi Hoseok'a? Çok mu derin? Acıyor mu çok?"
"Ya bir sakin olur musun? Aptal aptal şeyler yapıyorsun, sonra da panikliyorsun. Kes şunu." Taehyung elini tutmaya kalkışmış, Jimin ise onu itekleyerek mutfaktan çıkarmıştı. Salondaki koltuğa oturup dişlerini sıktı acıyla. Çok derin olmaması acımadığı anlamına gelmiyordu.
"Jimin, çok özür dilerim. Gerçekten özür dilerim. Ben bir şey kestiğini görmedim, görsem neden öyle bir şey yapayım?" Yeniden kanamaya başlayan parmağı ona uzattı kısa boylu.
"Konuşmayı kes de şunu kapatacak bir şey getir bana. Yara bandın var mı?" Başıyla onaylamıştı diğeri. Hızlı bir şekilde banyodan gerekli malzemeleri kapıp geldi. Yarayı temizlemesi ve üzerine bir bant yapıştırması gerektiğini bilecek kadar açıktı şu an algıları. Yine de Jimin için telaşlanmasına engel olamıyordu.
"Ver elini. Jimin bakmasana öyle, uzat elini." Pamuğa uzandı Jimin. Ancak Taehyung ahşap sehpaya oturup karşısına geçmişti.
"Ben hallederdim." diye homurdandı çocuğun temizlediği kesiği izlerken. Canı acıdığında dişlerini sıkmıştı.
"Acıyor mu? Jimin, çok özür dilerim." Hafifçe üflemişti açık yaraya.
"Gerçekten abartıyorsun Taehyung. Acıması çok normal, bıçakla kesildi sonuçta. Bandı bana versen ben hallederdim. Boşu boşuna dram yaratıyorsun şu an." Kesik çizginin üzerinden geçti Taehyung'un parmağı.
"Derin olmadığına emin misin? Biraz derin kesilmiş gibi görünüyor buradan bakınca." Jimin de onun baktığı açıdan bakmak için eğildi yaraya doğru. Parmağını kaldırıp bakmak aklına gelmemişti.
"Derin falan değil, saçmalama." Taehyung gözlerini yaradan çekerek Jimin'in yüzüne dikti.
"Nereden biliyorsun ki? Doktor musun?" Jimin hafifçe gülmüştü. Taehyung'a cevap verirken onu buldu bakışları.
"Sandığın kadar derin olsa kanaması durmazdı şapşal." Burun buruna geldiklerini fark edince yutkundu. Uzun boylunun gözlerinin hedefini rahat bir şekilde anlayabiliyordu ve onu durdurmalıydı. Durmalılardı, değil mi? Umutsuzca dudaklarını araladı. "Taeh..."
Kelimesi Taehyung'un ağzında yok olurken karşılık vermişti kendisini öpen çocuğa. Adını söyleyiş şekli nasıl kalbini bu denli çarptırabiliyordu bilmese de, onunla böyle bir yakınlaşma için tereddüt bile etmemişti. Geleceği için endişelenmezdi hiç. Anı yaşayan bünyesi, bu öpüşmenin Taehyung'un geleceğini de etkileyebileceğini hatırlatınca geri çekildi birden. Oturduğu yerden kalkıp evi terk ettiğinde arkasında bıraktığı çocuğun yaşadığı şaşkınlıktan bihaberdi.
Eski bölümlere gelen yorumları görünce bu anın gerçekten harcandığını fark ettim, yazmam lazımdı...
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Temptation ~ Vmin
Fiksi PenggemarGecenin bir yarısı kendisine bir paket getiren davetsiz misafire kapıyı açmamıştı ama kalbini açacağından bihaberdi. --- +8214***: Bana yardım etmelisin. KimT: Çünkü? +8214***: Çünkü seni seviyorum. Vmin texting (23.12.2020-29.10.2021)