82. Görüş

206 25 8
                                    

İyi okumalar...


"Gi!" Etraftakilerin yargılayan bakışlarını umursamadı iri yapılı çocuk. "Seni çok özledim!"

"Kook, sessiz olur musun biraz? Neden bağırıyorsun ki?" Diğer insanları görmezden gelen Jungkook'un aksine Yoongi rahatsız olmuştu yüzünü bulan bakışlardan.

"Seni özledim." derken fısıldamıştı bu sefer 23 yaşındaki çocuk. Yoongi gülümsedi onun sarılmasına karşılık vermeden önce.

"Ben de seni özledim sevgilim." Sesi sadece Jungkook'un duyabileceği kadar çıkmıştı. Gardiyanların öksürük sesleriyle uzaklaştı ezberlediği bedenden. "Oturalım hadi. Selam gençler."

Jimin ve Taehyung onun omzunu okşamakla yetinmişlerdi. Tüm sarılma süresini Jungkook tüketmişti zira, uzun sarılmalar gardiyanlar tarafından engelleniyordu. Avukat arkadaşına baktı Taehyung, konuşması için bir işaretti bu.

"Yoongi, seni çıkarabilmek için elimizden geleni yapıyoruz. Ama yardımına ihtiyaç duyduğumuz bir sürece girdik. Yanlış bir ifadede veya tavırda cezanın devasa boyutlarda olma riski var." Bu cümleler kulağa korkunç gelmiyordu Hayalet için, hukuktan haberi vardı. Ancak uzanıp sevgilisinin elini tuttuğunda onun ödünün koptuğuna emindi.

"Tamam, ne yapmam gerekiyorsa yaparım. İçerisi çok sıkıcı zaten. Saçma sapan tipler dolu." Jimin göz devirdi.

"Herkes suçlu olduğu için olmasın." diye homurdanmıştı ancak masadakiler bunu duymakta zorlanmadı. Jungkook kızgın bakışlarını onun yüzüne dikti.

"Sen girseydin içeri, görürdüm ben seni. Civciv bozuntusu." Jimin'in işaret parmağı Jungkook'u gösterdi. Bakışlarıysa Taehyung'daydı.

"Duyuyorsun değil mi? Adama sevgilisiyle görüşme ayarladık, yaptığı saygısızlığa bak. Terbiyesiz seni." Jungkook Jimin'e bir dil çıkarmayla karşılık verdi. Çocuksu didişmelerini durdurmak adına ağzını araladı Yoongi.

"Kesin şunu. Evet, ne yapıyorum?" Avukat, kalemini döndürdü elinde bir kere.

"Öncelikle içeride kavga etmek yok. Ilımlı olmak zorundasın, o psikolojiyle zor olduğunun farkındayım ama ılımlı biri olmak seni kurtaracak en önemli faktörlerden biri. Saldırganın tekinin katil olmadığına kimseyi inandıramayız. İkinci olarak, adamların kendini öldürdüğüne dair kanıtlar var elimizde. Tek sıkıntı şu çiftlik evindeki iki adam. Kendilerini oraya kapatıp öldürmeleri pek de mümkün olasılıklar değil, biliyorsun." Yoongi Jungkook'a baktı. Çocuğun ona asla inanmayıp gitmeye çalışması hala gözünün önündeydi. O herifler o cümleleri kurmasa sinirlenmez ve umarsız bir şekilde onları bırakıp gitmezdi. Tabi bir de Jungkook'un kolundan vurmuş olması gerçeği vardı.

"Benim yüzümden." Mırıltısını duymuştu Yoongi. Duymasa bile dudaklarını okuyabilirdi, avukatın cümlelerinden sonra bakışlarını ondan hiç çekmemişti.

"Saçmalama Kook. Seninle ne ilgisi var?" Jungkook'un dolan gözleri Yoongi'yi buldu. Sonraki cümlelerini fısıltıyla devam ettirmişti çocuk.

"Seni vurmasaydım, hayır, sana inansaydım bunların hiçbiri olmazdı. Her şeyi birlikte çözebilirdik." Avukat kaşlarını kaldırmıştı.

"Bir dakika, nasıl yani? Sen orada mıydın? Şahit misin çiftlik evindeki olaya?" Yoongi aceleyle başını iki yana salladı.

"Şahit falan değil, olayı görmedi. Ben onu da zorla alıkoymuştum zaten. Jungkook'u bu işe bulaştırmayın." Yuvarlak gözlüklerini düzeltti Kim Namjoon.

"Ama arkadaşlar, bir şahidin varlığı işimize yarayabilir. Hem Jungkook'un şahitliğini reddedebilecek kimse de yok, adamlar ölmüş. Eğer kendi kendilerini öldürdüklerini söylersen..." Taehyung sözünü kesti arkadaşının.

"Yalancı şahitliğe girmez mi bu?" Namjoon kalemiyle deftere birkaç kelime karalamış, o sırada Taehyung'a yanıt vermişti.

"Aslında olayı tam görmediyse, pek giriyor diyemeyiz. Oradaydı ve silah sesini duydu, adamlar kendilerini vurmadıklarını söyleyemeyecekleri için bu şahitlik bizi kurtarır." Jungkook hevesle başını olumlu anlamda sallarken Yoongi alaycı bir gülüş bıraktı ortama. Şaşkın gözler onu bulmuştu.

"Ne bakıyorsunuz? Yapmadığım bir şey için yargılanmayacağıma sevindim sadece." Sevgilisinin kaşları çatılmıştı. Soruyu soransa Jimin'di.

"Yapmadığın bir şey derken?" Omuz silkip olayı anlatmaya hazırlandı Yoongi.

Flashback

"Çünkü sen bir tek beni öldüremezsin Min Yoongi. Senin öldürmeyi düşünmeyeceğin tek kişi benim." Jungkook hışımla merdivenlerden çıktığında heriflere baktı Yoongi. Korkuyla kendisini izliyordu karşısındaki yüzler.

"Gerçeği söylemeyecek misiniz? Bu kadar mı sadıksınız o şerefsize?" Sangwoo başını dikleştirdi, dayak yese bile mecali olması şaşırtıcıydı. Yoongi'nin bir adımı merdivenlere dönükken Jungkook'un peşinden gitmesi gerekeceğini biliyordu.

"Patronumu satacağıma kendimi öldürürüm." Yoongi elindeki silahı ona attı. Elleri bağlı olmayan adam silahı yakalayabilmişti ve şok içinde Yoongi'ye bakıyordu şimdi.

"İyi, öldür o halde. Kendini ya da beni, kararı sana bırakıyorum. Acele etsen iyi olur. Ya bu kapıdan çıkıp sevgilimi durduracağım, ya da burada her şey bitecek. Ailenizi katleden birine nasıl hizmet edebiliyorsunuz anlamıyorum zaten." Sangwoo'nun bakışları irileşti. Sorgulayan gözleri Mansoo'ya döndüğünde cevabını almıştı. Nasıl öldüklerini bile bilmediği ailesi katledilmişti, üstelik tüm pis işlerini yaptığı adam tarafından. Silahı önce Mansoo'ya doğrulttu. Arkadaşını gözlerinde yaşlarla vurduğunda Yoongi merdivenlerin birkaç basamağını çıkmıştı. Düşündüğünü yapıyorlardı, aynı şeyi Jimin'in asla yapmaya kalkışmamasını diledi. Sangwoo bir sonraki kurşunu kendi kafasına sıkınca Yoongi de yere düşen cismi kapıp aşık olduğu büyük gözlü çocuğun peşinden koşabilmişti.


Biraz geçmişi hatırlayalım ve bilinmeyenleri açığa kavuşturalım istedim. Bir de profilimi takip etmeyenlere buradan duyurmuş olayım, Temptation finali yakındır ^.^

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

Temptation ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin