88. Yıldız

260 24 28
                                    

Ve final.

İyi okumalar...


"Sana dedim ki şu çiçekleri getir. Neden bir kere söyleyince yapmıyor... Nereden geliyorsun sen?" Merdivenlerden inerken omuz silkti diğeri.

"Üst kattan bir şey almam gerekiyordu. Çiçekler demiştin değil mi sevgilim? Getiriyorum hemen." Gülümsemesi ve aceleci konuşması kısa boyluyu şüphelendirdi. Taehyung çiçekleri almak için mutfağa yönelecekken Jimin hızlı adımlarla merdivenlerden çıkmaya başlamıştı.

"Ne karıştırdın acaba yukarıda? Çok merak ediyorum, neyin peşindesin yine?"

Kapısını hışımla açtı yatak odasının. Sadece yatak örtüsü düzeltilmişti, geri kalan her şey sabah bıraktığıyla aynı görünüyordu. Banyoda da hiçbir değişiklik olmadığını fark edince geriye kalan tek seçeneğe, misafir odasına ilerledi gönülsüz adımlarla. Muhtemelen kuruntu yapmıştı, Taehyung sadece banyoya gitmiş olmalıydı. Kapıyı açtığı sırada Taehyung da üst kata ulaşmıştı.

"Galiba ben kuruntu yapt... Taehyung?" Tam arkasındaki sevgilisi irkildi adı bağırılınca. Jimin de arkasını dönüp onu gördüğünde yerinden zıplamıştı. "Arkamda durduğunu bilmiyordum. Tae, misafir odası nerede?"

"Hangi misafir odası hayatım?" Jimin'in baş parmağı arkasında kalan tanımadığı odayı gösterdi.

"Normalde bir çift kişilik yatak, iki komodin, bir dolap, bir masa ve sandalye olan misafir odası vardı ya hani? Jungkook ve Yoongi geldiklerinde burada kalıyorlardı falan." Taehyung kaşlarını kaldırdı.

"Öyle bir oda yok artık, üzgünüm. Zaten iki sokak ötede oturuyorlar, bir zahmet kendi evlerine dönsünler geceleri." Jimin bakışlarını onun elindeki çiçeklere dikti.

"Bunları masaya koymayacak mıydık?" Kollarını biraz öne uzatarak sevgilisinin göğsüne hafifçe bastırdı beyaz düğün çiçeklerini diğeri.

"Bunlar misafirler için değil, senin için güzelim." Gözleri parlayan çocuğun yumuşak dudaklarını öptü nazik bir tavırla. Jimin'in yüzünde bir gülümseme belirdi.

"Teşekkür ederim aşkım. Peki bu odadaki eşyaların nereye gittiğini söylemek ister misin?" Taehyung onu belinden tutmuş, kendine çekmişti.

"Bir önemi yok ki. Gittiler işte, farklı bir oda olacak burası." Jimin kaşlarını çattı. Her şeyi tane tane söyleyip yavaşlatmasına sinirlenmeye başlıyordu.

"Taehyung, söyler misin artık ne yapmaya çalıştığını? Ne çeviriyorsun böyle? Odanın duvarlarının rengi değişmiş, tüm eski eşyalar gitmiş, beyaz örtülerle kapladığın için yeni gelen eşyaların ne olduğunu anlayamıyorum." Bir çocuk gibi şikayet edişine kahkahayla karşılık verdi köşe yazarı. Dudaklarını araladığı sırada zilin sesini duydular. "Yoongi'yle Jungkook geldi işte. Yürü, aşağıda açıklayacaksın ne döndüğünü."

Bir kez daha çalan kapıya yürürken bu aceleyi algılamaya çalışıyordu Jimin. Daha ilk zil çalalı 10 saniye bile olmamıştı. Çiçekleri koridordaki sehpaya bıraktı başlarına bir şey gelmesini önlemek için. Açmasına iki adım mesafe kaldığında evin içinde aralıksız bir zil sesi yankılanmaya başladı. Homurdanarak açtı beyaz kapıyı. Bu sırada Taehyung da peşinden gelmişti.

"Ne var? Çok beğendiyseniz alın sizin olsun zil, bu nasıl bir kapı çalmaktır be?" Yoongi'yle Jungkook arasındaki boşluktan arkalarında kalan bahçeyi görebiliyordu. Her gelişlerinde yapışık durmaktan gocunmayan çiftin arasını bozacak bir şey mi olmuştu? El ele tutuşup tutuşmadıklarını görmek amacıyla başını aşağı indirdi. Onun sendeleyen bedenini yakaladı Taehyung.

Temptation ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin