Gözlerimi açtığımda boğazımın yanmasıyla acıyla yutkundum. Susuz kalan boğazım bana yeni bir acı daha yasatirken "Su." Diye mırildandim. Sessiz söyleyisim kulaklarıma bile ulaşmamışken bana uzatılan suyla minnetle Baran'a baktım. Sanki benim gözlerime muhtaç kalmiscasina biran bile bakışlarını ayirmazken gözlerine yerleştirdiği endişenin yavaş yavaş yok oluşunu izledim. Benim için korkmuş muydu? Onun kadar bende korkmuştum. Bayılmadan önce gözlerimin önünde beliren karanlığın beni sonsuzluğa hapsedeceginden o kadar emindim ki..ölüp yok olacağımı sanmistim. Şükür ki boğaz yakan acıdan hariç iyiydim ve hayattaydım.
"Iyi misin?"
Suyun dudaklarımın arasından kayıp gitmesine izin geldikten sonra bardağı almak için bekleyen Baran'a uzattım.
"Iyiyim."
Elimdeki bardağı aldıktan sonra yanıma diz çöküp ellerimi sarmaladı.
"Sana birşey olacak diye öyle korktum ki.."
Göğüs kafemi zorlayan kalbim atmak için çırpınırken onun hüzün kokan gözleriyle acıya dönüştü. Çaresizliğini bizzat hissettirmisti bana.
"Ama iyiyim bak. Endişelenecek birşey yok artık.."
"Iyisin ve hep iyi olmalısın."
Onu rahatlatmak için yüzüme kondurdugum tebessümle bir daha görmekten korktuğum kara gözlerine baktım.
"Iyi olacağız ıkimizde."
"Hı hı."
Baran'ı böyle görmeyi hiç ama hiç sevmemiştim. O yüzden konuyu dağıtmak icin öne atıldım.
"Bayılmadan önce ben bir şey gördüm." Gozlerini bir saniye bile yüzümden ayırmadan sessizce beni izlemeye devam ediyordu. Biran acaba beni duyuyor mu bile düşünmedim değil. Duygu dolu bakışlar beni yeniden susamama itmişti. Reflex olarak kuruyan dudaklarımı ıslatıp konuşmasını bekledim. Ama o sanki beni duymamış gibi bakislarini dudaklarıma indirdi. Tamam sakin olmalıydım..o sadece bakıyor aynı senin baktığın gibi. Bu durum benim yutkunmamamı sağlayınca acıyla yüzümü buruşturdum.
"Ben özür dilerim."
Senin bir suçun yok Ben biraz fazla heyecanlandım.
"Özür dilecenecek birşey yapmadın."
Sadece baktın o kadar.
"Yinede.."
"Bayilmadan önce vücudunu alevler sarmıştı yani bu hayal değilse tabi?"
Lafını aniden kesmem biraz onu duraklatmış olsada ne yapmayı çalıştığımı anlamış bana ayak uydurmuştu. Tabi yüzünü kondurdugu o çapkın bakışını atmadan yapsaydı bunu daha iyi olurdu."Hayal değildi."
Az önceki capkın gülüşü anında solmuş yerine suç işlemiş birisine dönüşmüştü. " Ben ateşi kontrol edebiliyorum. Kanımda var ne kadar bunu kabul etmek istemesemde dün gece seni öyle görünce kendime engel olamadım. Beni öyle görmeni istemezdim." Başını kaldırıp"Korkmuş olmalısın?" Dedi. Yüzüne saran merakla.
Benim korktuğumu düşündüğü için miydi tüm bu endişeleri. Aksine ondan korkmamıştım sadece sasirmistim. Turuncunun hakim olduğu alevlerin içindeki o parlak kara gözleri gercek olamayacak kadar enfesti. Gözlerimi kapatmadan önce gördüğüm en güzel tabloydu. Benim susmam ona yanlış fikirlere itmiş olmalı hırsla yanımdan kalkmıştı. Onun gidecek olması beni korkuya sarmışken ağzımdan çıkanlara önemsemeden konuşmaya başladım.
"Korkmadım! Hatta bu görüntü beni büyüledi. Ben hayatım boyunca kimseye böyle hayran kalmadım. Sen hayran kalınacak bi adamsın."
Arkasına dönmek için yeltenen adam benim sözlerimle durmuştu. Benim her konuşmamda az önce hırsla kalktığı yere sakinlikle adimliyordu. Her defasında düştüğüm,yanaklarında oluşan çukurluk beni ona tekrar hayran bırakırken sessizce gülüşünün yüzüne yayılmasını seyrettim. Bir casaretle söylediğim sözlerin onu bu denli mutlu edeceğini bilsem ona hiç çekinmeden tekrar telaffuz ederdim. Tek dizinin üzerine oturup o sıcacık ellerini yüzüme değdirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOL (Yeniden Düzenlenecektir)
Teen FictionBen sigarayı almakla meşgulken Baran bedenini aşağı doğru kaydırdı. Bunu yapması bakışlarımın ona dönmesine yol açmıştı. Keşke bakışlarım hiç onu bulmasaydı. Resmen adamın dibine girmiştim. Yüzümüzde bir iki santim ya vardı ya da yoktu. Ben ne ara...