Sanki bu karanlık,beni kendine daha çok çekiyordu. Öyle kasvetli,öyle derin ve öyle ıssızdı ki,sessiz gözyaşlarımın yanında arada iç çekişlerimin duvara sertce çarpıp bana geri dönmesini sağlıyordu. Bu döngü sabahın ilk ışıklarıyla birlikte devam etmişti. Yaslandığım duvardan destek alarak ayağa kalktım. Biran vücudumun uyuştuğunu hissetmiş olmam hafif bir sızı bıraksa da hiç oralı olmadım. Yavaş adımlarla banyoya gittim. Üzerimdekilerden kurtulup kendimi suyun altına attım. Yerde duran lifi alıp sertçe vücuduma sürtmeye başladım. Sanki çok kirlenmişimde bundan arınmak istermişim gibi oldukça sert davranıyordum. Yanaklarım tekrardan ıslanmaya başlayınca elimin hızını daha çok arttırdım. Boynumu,gögüslerimi,dudaklarımı onun değdiği her yeri sanki o anı unutmak istercesine silmeye çalışıyordum. Oysa ne yaparsam yapayım o anları asla unutmayacaktım ne vücudum onun iğrenç dokunuşlarını unutabilirdi ne de beynim o sahneleri silebilirdi. Gözlerimi kapatıp bunun sadece kabus olmasını diledim,sadece kötü bir kabus..
Askıda asılan havluyu alıp üzerimi örttüm. Odaya girip yatağın üzerine oturdum.Gözlerimin, boşlukla bakışmasını sonlandırıp yavaşca yerimden kalkıp dolaba doğru ilerledim. Çekmeceden iç çamaşırlarımı alıp üzerime geçirdim. Tekrardan dolaba yönelecektim ki; aynayla yüz yüze geldim. Kendimi görmem beni hüsrana uğratmıştı. Parlak mavi gözlerim solmuş,ağlamaktan göz altlarım şişmişti,sonra biranda bakışım rotayı değiştirip vücudumu buldu. Belirli yerler kızarmış hatta soyulmuştu. Bu anı görmek istemiyormuşcasına aynayla bakışmamı sonlandırdım. Üzerime dolapdan bulduğum siyah,polarlı pijamaları geçirdim.
Saçlarımı kurutmadan yatağa uzandım. Dizlerimi kırıp karnıma getirdim,ellerimide iki dizimin arasına sıkıştırıp gözlerimi kapattım. Ne zaman çaresiz ve kötü olsam hep bunu yapardım. Bir daha gözlerimi açmadım zaten onlarında pek açılmaya niyetleri yoktu.
Gözlerimi açtığımda karanlık bi odayla karşılaştım. Saati bakmak için elime telefonu alınca bir sürü mesaj ve aramayla karşılaştım.
Gözüme ilk çarpan Ardanın mesajı olmuştu. Özür dileyen ve bunlardan oluşan bir kaç mesaj daha vardı. Onunla ilgili hiçbir şey görmek istemediğim için mesajlarını okumadan sildim. Hayatımda artık öyle birisi yoktu! Bu yaptığından sonra onu tamamen hayatımdan silmiştim. Yüzsüz gibi birde mesaj atıyordu. Daha fazla düşünmemek adına diğer mesajlara baktım. Buse derse neden gelmediğimi içeren bir mesaj atmış ve iki kere aramıştı. Ona kısaca hasta olduğumu yarına kadar iyi olup okula geleceğimi söyledim.
Kerem ise 15 kere beni aramış üstüne birde mesajını gördüğümde hemen onu aramamı istemişti. Beni en iyi tanıyan birisi olarak, ona haber vermeden işe gitmemiş olmam bir şeylerin ters gittiğini gösteriyordu, onu telaşlandırmış olmalıydım.Daha fazla telaşlandırmamak adına oturur pozisyonuna geçtim, derin bir nefes alıp Kerem'i aradım.
"Hele şükür Hayat! Yeni mi aklına geldim."
"Özür dilerim Kerem."
Sesim fazla pürüzlü çıkmıştı.
"Sen hiç böyle yapmazdın Hayat? Kötü birşey mi oldu?"
Gözlerimi kapatıp kabaca yutkundum. Bunu kimseyle paylaşamazdım.
"Hayır birşey olmadı Kerem."
"Niye açmadın telefonlarımı o zaman seni ne kadar merak ettim farkında mısın sen!"
"İyiyim ben Kerem. Hastaydım. Seni arayıp haber vermediğim için üzgünüm."
"Bu nasıl hastalık Hayat! Tüm gün ulaşamadım sana."Haklıydı. Zaten hemen inanmasını da beklemiyordum. Ama bu yalanı devam ettirmek zorundaydım yoksa asla bu işin peşini bırakmaz sürekli bana sorular sorardı. Derin bi nefes alıp yalanlarımı sıralamaya başladım.
"Benim hastalığım çok ağır olur. İlaç alıp bir gün boyunca uyumam gerekiyordu diğer türlü kendime gelemiyorum. Evet haklısın. En azından işe gelmeyeceğime dair sana mesaj atmalıydım özür dilerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOL (Yeniden Düzenlenecektir)
Roman pour AdolescentsBen sigarayı almakla meşgulken Baran bedenini aşağı doğru kaydırdı. Bunu yapması bakışlarımın ona dönmesine yol açmıştı. Keşke bakışlarım hiç onu bulmasaydı. Resmen adamın dibine girmiştim. Yüzümüzde bir iki santim ya vardı ya da yoktu. Ben ne ara...