Bölüm 24

186 14 4
                                    

  Gözümü açtığımda hissettiğim acıyla yüzümü kırıştırdım. Elimi yavaşça ağrıyan başıma götürdüm. Bu esnada da nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum. Ama bu karanlık pek bana yardımcı olmuyordu. Gözlerimi kısarak daha dikkatli baktım etrafıma. Malesef zifiri karanlıkta gördüğüm tek şey demir parmaklıklarla donatılmış bir odadan ötesi değildi. En son ne yasanmistida buradaydım ben? Anılar yavaş yavaş zihnime ulaşmaya başlayınca  yaslandığım duvara biraz daha kaydım. En son? Etrafımızı şeytanlar sarmıştı geriye de koca bir kahus kalmıştı. Buraya kadar herşey tamamdı peki ya gerisi? Kendimi biraz daha zorlayarak düşünmeye çalıştım. Bu yaptigim baş ağrımın artmasına sebep olunca ağzımdan acı bir nigda döküldü. Sanırım başıma bir darbe almıştım yoksa bu kadar ağrıması hiç normal değildi.

  Gerçekler gün gibi ortadaydı. Bizi yakalamışlardı ve biz suanda şeytanın tutsagiydik. Sanırım en son olmak istediğim yerdeydim. Bizi nasıl bi son beklediğini az çok tahmin edebiliyordum ama içimde kalan ufacık bir umuta tutunmaktanda kendimi alıkoyamamıştım. Peki ya Baran o neredeydi?

"Baran?"

Sessizce Baran'ın ismini seslendim. Belki şuanda buradaydı ve ben şu lanet karanlıktan dolayı onu göremiyor olabilirdim. Odanın içinde hiç ses çıkmaması beni korkutsada bir kez daha seslendim.

"Baran?"

Kahretsin! Sesim bu boş odanın içinde tekrar tekrar bana geliyordu da bir Baran'ın sesi gelmiyordu! Duvardan destek alarak hiç acele etmeden ayağa kalktım. Önümü  göremediğim  için heran yere düşebilirdim. Bunun için bir elimle duvara tutup diğer elimlede önüme siper etmiştim. Ben korka korka odanın içinde yürürken ayağım bir yere takıldı. Ne olduğunu her ne kadar merak etsemde bir taraftanda korkuyordum. Duvara tutuna tutuna yere eğildim. Burnuma çok derinden gelen kan kokusuyla bir adım geriledim. Aman allahım burada ne olmuştu böyle?

  Tüm  cesatimi toplayıp elimi yavaşça yere doğru uzattım. Hissettiğim sıvıyla biran elimi çekecek  gibi olsamda bu kanın Baran'a ait olma ihtimalinden dolayı çekemedim. Yavaşça elimi yerde gezdirdim ama elime bulaşan bu sıvı bana hiç yardımcı olmuyordu. Hem öğürüyor hemde elimi ilerletmeye devam ediyordum. Heran kusabilirdim bunun olmaması için bir elimle burnumu kapattım. Tabi bu sıvının kan olduğunu biliyor olmanın verdiği his yüzünden  midemin bulunmasına engel olamıyordum. Aniden hissettiğim bedenle endişeyle  yüzümü ona doğru yaklaşırdım. Eğer bu Baransa çok kötü yaralanmis olmaliydi her ne kadar onun olmamasını istesemde bir başka bedenle karşılaşmakta istemiyordum. Kanla karışık burnuma gelen Baran'ın kokusuyla delicesine onu sarsmaya başladım. Bu yerde yatan kişi Barandı!

   Allah'ım lütfen o hala yaşıyor olsun. Lütfen..
Sessizce onun ismini söylüyor bir taraftanda ellerimle uyanması için onu sarsıyordum. Ne bir ses nede en ufak bir harekette bulunuyordu. Korkuyordum. Ve düşündüğüm tek şey bu yola hiç çıkmamız gerektiğiydi.  Yanlış bir karar almıştım..şimdi ben bunun pismanligiyla nasıl yaşardım. O ölmüş olamazdı olmamalıydı..hem buraya gelmeden önce şeytanlarla nasılda savaşmıştı. Bunların hepsi bu lanet yerde olmamız için miydi yani! Bu kadar kan birikintisi hiçte iyi şeyler düşündürmüyordu bana. Onun ölmüş  olması bile kalbimi bu kadar sizlatirken bunun gerçekliği beni ne hala getirirdi kim bilir.

"Lütfen uyan Baran..beni bırakma."

Dizlerimin üzerine oturup bedenini kendime doğru çektim. Kanli ellerimle yüzüne dokundum. "Hani bize hiçbirşey olmayacaktı hani buradan sağ sağlim kurtulacaktık. Sen sözüne sadık bir adama benziyordun oysa niye sözünü tutamadin be adam.." Ağlayışlarım bir çığ gibi büyürken yaptığım tek şey olanlara isyan etmemdi. En çokta onaydı isyanım. Beni burada bir başıma bırakıp gitmişti. Sözünü tutmamıştı Baran. Oysa kendimden çok ona güvenmiştim ben. Lanet olsun ona güvenmiştim ben! Şimdi ise ellerimin arasında cansız bedenini tutuyordum.

YOL (Yeniden Düzenlenecektir)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin