- 𝓼𝓱𝓸𝓬𝓴 -

59 6 13
                                    

Yavaş adımlarla kapının önüne gidip, kapıyı açıp elimi havluyu versin diye uzatmıştım.

O da havlu düşmesin diye elimi kavrayıp havluyu öyle elime bıraktı.

Elim ellerindeydi...

...

Üstümü giyinip odadan çıktım.Sersem ve çekingen adımlarla mutfağa doğru yol aldım.Çok utanıyordum.Aslında iki taraf içinde utanılacak bir durum yoktu. Ama yine de çekiniyordum.

Mutfağa girip kendime kahve yapmaya başlamıştım ki duyduğum sesle aniden irkildim.

''Saçlarınızı kurutun Bayan Salvatore, hasta olmanızı istemem.'' dedi.

Korktuğumu yüzümdeki gerilmiş mimiklerimden anladığında aniden yüzü düşmüştü;

''Korktunuz mu? Ben sizi korkutmak istememiştim.'' dedi masumane bir ses tonuyla.

Onun daha fazla gerilmesini istemeden;

''Ah, önemi yok Bay Brien. Ben sadece uyuduğunuzu düşünmüştüm.Öyleyse iki fincan kahve yapıyorum?'' diye sordum.

Başını olumlu anlamda sallamıştı.

Ben de 5 dakikaya kahveleri hazırlayıp ona vermek için dönmüştüm ki arkamda yoktu.

Derken elinde saç kurutma makinesi ile mutfağa girdi;

''Saçlarınızı kurutun Bayan Salvatore'' dedi.

Gülümsemişti...

''Peki'' dedikten sonra elinde saç kurutma makinesini alarak odasına gittim.

Saçlarımın önünü kuruttuktan sonra arka tarafa geçmiştim. Fakat bu hayatta beni en çok zorlayan bir şey varsa o da saçlarımın arka kısmını kurutmaktı.

Öfleye öfleye, makinenin kablosunu çekiştire çekiştire saçlarımın arkasına getirmeye çalışırken bir anda Bay Brien'nin sesiyle irkildim;

''Yardıma ihtiyacın var gibi görünüyor'' dedikten sonra yavaş yavaş yanıma gelip, elimdeki makineyi alıp saçlarımı kurutmaya başladı.

Eriyordum...

Tepki verememiştim. Önümdeki aynadan onu izliyordum. Kusursuz yüzünü, kalem ile çizilmiş gibi burnunu, şiir mısrası gibi incecik dudaklarını.Havalı saçlarını...

O kusursuzdu...

Burnunu, başıma doğru eğerek;

''Ben gibi kokuyorsun'' dedi heyecanlı bir sesle.

...

İkimizde şaşkındık. Ben daha çok çekiniyordum.

''Utanmanı gerektirecek bir şey değil bu,Nia'' dedi mutlu bir ses tonuyla.

Küçük bir kız çocuğu değildim, cevap vermeliydim.

''Kokunuzu çok beğendim, bu yüzden kullandım. Tabii izin almalıydım ama..'' dedim.

Kaşları havaya kalkmıştı.

''Sen benim kokumu mu beğeniyorsun?' dedi heyecanlanarak.

Mutlu olmuştu...

''Evet'' dedim burnumu boynuna götürüp kokusunu içime çekerek.

''Cennetteymişim gibi hissettiriyor bu bana'' dedim hala burnum boynundayken.

Sağ eli belimden sırtıma doğru çıkıyordu...

Elinin son rotası saç diplerim olmuştu.

''Saçların... saçların dipleri hala biraz ıslak, burası deniz kenarı hasta olabilirsin.Hadi şöminenin yanına geçelim'' dedi duygularını zapt etmeye çalışarak.

LONELINESS | DYLAN O'BRIEN FANFICTIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin