- 𝖈𝖗𝖔𝖎𝖘𝖘𝖆𝖓𝖙 -

45 3 21
                                    

Çocukları eve bırakıp bizde artık eve geldik.

''Yorgunluktan ölüyorum Nia'' dedi Dylan sızlana sızlana.

Onun bu yorgun ama tatlı halleri beni bitiriyordu.

''Kahve yapayım mı?'' diye sordum.

''İlk önce sen hamilesin içemezsin, ikincisi ise sen hamilesin kahve yapıp-yorulmamalısın.Sen odaya geç,üzerini değiştir.Ben kendime kahve,sana da portakal suyu sıkıp getiriyorum.'' dedi azarlar bir tonda.

''Eh, sıkıldım artık bu boktan.Yok hamilesin bu kadar yürüme,hamilesin fazla ağır bir şey kaldırma,hamilesin stres yapma,hamilesin şunu yeme-bunu içme.Hapishanede gibiyim.Bir kelepçem eksik.'' dedi tatlı bir ses tonuyla yakınarak.

''Doğumdan sonra kelepçe olayını düşünürüz.Şimdi odana.'' dedi göz kırpıp yanımdan geçerken.

Ah...

...

''Al bakalım.'' elindeki portakal suyunu bana uzatarak yatağa,yan tarafıma geçip oturdu.

Ben de pijamalarımı giyinip Tei ile mesajlaşıyordum.

''Ne diyor?'' diye sordu Dylan merakla.

''Şu an Drew'in yanında.Beraberler,konuşuyorlar.Yosef'i aramış Tei.Olanları anlatmış.Yosef'in de eli ayağına dolanmış korkudan.Yarın dönüyorlar işte.'' dedim.

Pijamalarını giymek için ayağa kalkıp gömleğini çıkardı.

Kızarmıştım.

Kemeri çok güzeldi.Altın işlemeliydi.

''Onların ilişkisini anlayamıyorum Nia. Bir öyleler bir böyleler. Birbirlerine iyi mi geliyorlar yoksa kötü mü anlayamıyorum. Nega'nın çok fazla duvarları ve değerleri var, Drew ise, bilirsin, gençliğinin doruklarında. Hayatını dolu dolu yaşamak istiyor. Yıllarca Nega'ya aşıkmış zaten.Bunca yıldır açılmadığı için pişman olduğundan en azından şimdi onunla zamanını değerlendirmek istiyor. Haklıda. Ama Nega her şeye karşı soğuk ve mesafeli.Anlayamıyorum cidden.'' dedi yakınarak.

Çok haklıydı.Bu ikilinin ilişkisi hepimizi arada bırakıyordu.Ama yine de kopamıyorlardı diye düşünüyorduk şu ana kadar.Fakat bu günden sonra...

''Haklısın,haklısında...Ne diyeyim. Ben de anlayamıyorum bunları.İlişkilerini geçtim bir daha bir araya gelirler mi-gelirlerse ne olur diye düşünüyorum da...''

''Hiç iyi şeyler olmayacağı kesin Nia.'' dedi Dylan sözümü keserek.

Başımı sallarken yanıma gelip elimdeki içip bitirdiğim boş bardağı alıp;

''Neyse ne, bunları unutmaya çalış.Sonuçta hep onlarlayız birbirlerine zarar veremezler.Şimdi uyu.'' deyip başıma öpücük kondurdu.

Yastığımı düzeltim pikeyi üstüme örtüp ışığı kapattıktan sonra yanıma girdi.

''İyi uykular güzel meleğim.'' deyip bana sarıldı.

''İyi uykular hayatım.''

...

Gözümü açtığımda burnuma derin bir yanık kokusu dolduğunu fark etmemle sağıma baktığımda Dylan'nın yanımda olmamasını anladıktan sonra telaş ve korkuyla yataktan aniden çıktım.

Kapıyı aceleyle açıp hemen mutfağa koşmaya çalışırken yere düştüm.

Yine de hemen kalkıp mutfağa girdim.

''Tanrııım!!''

''Bilemedin, tanrının oğlu'' dedi sırıtarak.

''Tanrım,şükürler olsun.Yaşıyor...'' dedim elimi birbirlerine kenetleyerek.

LONELINESS | DYLAN O'BRIEN FANFICTIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin