return 0;
3 gün geçti. Sangwoo aralarındaki çatışma bitti sanmıştı ama bu düşüncesi aptalca bir hataydı. Eğer düzgün bir şekilde düşünebilseydi, olacaklar belliydi. Okulun yanındaki internet kafede çalışırken aynı okula gittiği kişiden nasıl kaçacaktı ki?
Bir grup insan kafeye girerken Sangwoo rafları abur cuburlarla dolduruyordu. Aralarından en uzunu Sangwoo'yu görünce yavaşladı.
"Ne demek çıkıyoruz? Sadece birlikte yemek ye...dik"
Eğer gözleri bu kadar yoğun bir şekilde buluşmasadı o piçi tanımayabilirdi bile. Birbirlerine bakarken zaman durdu. Büyük gözlüklerinin ardındaki duygusuz gözleri genişledi ve daha sonra yavaş yavaş küçüldü. Sanki arkaplan yok olmuştu ve tek görebildiği o piçti. Aklından sıçtım, çok gıcık oldum, kaçmak istiyorum gibi çeşitli düşünceler geçiyordu. Böyle hissetmesinin hiçbir sebebi olmamasının yanı sıra Sangwoo elindeki abur cubuları düşürdü. Sangwoo içten bir şekilde kavga için hazırlanırken o Sangwoo'yu tanımıyormuş gibi davranarak kartını çıkardı¹. 5 kişilik grup sigara içme odasına giderken Sangwoo tekrar kasaya oturdu. Dersleri için defterine bakınıyordu ama bir türlü odaklanamıyordu.
Önündeki ekrandan Jaeyoung'un kafasını belli belirsiz görebiliyordu. Sangwoo onun hangi sitelere girdiğine ve hangi oyunları oynadığına bakmak için gözlerini monitöre çevirdi. Jaeyoung bir oyunun bilgi sitesindeydi ve bir rpg² oyununa bağlanmaya çalışıyordu. Sangwoo defterine bakarken ve nadiren sayfaları çevirirken o, level atlamak için birkaç bölüm avcılık oyunu ve daha sonra 2 el fps³ ve mmorpg⁴ oynadı.
'Bu olay böylece geçecek mi?'
Onu mesajlarla tehdit ettiğinden beri karşılaştıklarında şiddet uygulayabileceğini düşünmüştü ama dışardan barışçıl görünüyordu. Sangwoo bundan daha iyi bir son olamazdı diye düşündü. Oysa bu hayali sadece bir umuttu.
[Müşteri#32siparişi: Acılı Ramen]
'İşte başlıyoruz.'
Sangwoo bir iç çekişle yerinden kalktı ve ramen aldı. Tarifteki gibi 450 mililitre suyu ölçmek ve kaynatmak olması gerektiğinden daha uzun sürmüş gibi hissettirdi.
Noodleları kesip çeşnisiyle birlikte kaseye koyarken eskiden olayları nasıl çözdüğünü hatırladı. Bazı düşmanları o kadar sinirleniyordu ki ona lanetler yağdırıp birkaç yumruk atmaya çalışıyordu. Ama Sangwoo bunun karşısında telaşlanmıyordu. O şiddete şiddetle karşılık vermek yerine mantıklı olarak polise rapor etmek için kenara çekilirdi. Bu sefer de aynı şeyi yapmayı düşünüyordu.
Sigara odası yoğun bir dumanla kaplıydı. Sangwoo üstündeki kaseyle birlikte tepsiyi tutarken #32 numaranın önünde durdu. Sırtını tamamen geriye yaslamış adam sigara içiyordu. Sangwoo tepsiyi masaya koyduğunda adam sandalyesini düzeltti ve Sangwoo'ya baktı. Bugün, önünde akıl hastalığı oluşturacak türden bir deseni olan kırmızı bir sweatshirt giyiyordu. Görünüşü tam bir serseri gibiydi.
'Ondan gerçekten nefret ediyorum.'
"Bizim dürüst ve kendinden emin hoobae-nimin burda çalıştığını bilmiyordum." dedi, Sangwoo arkasını dönüp gitmeye çalışırken.
Jaeyoung sigarasını küllüğe bastırırken belli belirsiz atıldı. Yavaşça gözlerini devirdi ve tekrar Sangwoo'ya baktı.
"Neden hyungunun⁵ aramalarını görmezden geliyorsun? Kötü hissediyorum."
Sangwoo nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Sangwoo ne kadar tehdit edilse veya şiddete uğrasa da cesurca karşı çıkabileceğinden emindi. Ama şuana kadar kimse onunla bu kadar kurnazca konuşmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEMANTIC ERROR NOVEL (BL) ~ TR ÇEVİRİ
RomanceBilgisayar Bilimleri öğrencisi Chu Sangwoo kararlı ve kurallara sıkıca bağlı kişiliğin somut bir örneğiydi. Sangwoo Sosyal Bilimler dersinin grup ödevi üzerinde çalışıyorlarken hiçbir çaba sarfetmeyen beleşçilerin ismini mantıklı olarak ödevden çıka...