Jang Jaeyoung kesinlikle tuhaflaşmıştı.
Bi aralar Sangwoo'yu fena strese sokan yoğun tacizi adım adım kayboluyordu ve sonunda sıfıra ulaştı. Tabii sınıfta onun yanında oturma stresi ve sırf yan yana oldukları için oluşan stres türleri sayılmazsa geçerliydi bu.
2. haftanın pazartesisi Jaeyoung Sangwoo'ya işkence etmiyordu aksine yardımcı oluyordu. Bu yanı Çince dersinde konuşma ifadelerini pratik yaparken görüldü ilk. Sangwoo Jaeyoung yerine sağındaki kızla çalışmak istedi ama kız onu reddetti ve başka bir kızla çalıştığını söyledi. O zamanını böyle boşa harcarken önündeki ve arkasındaki öğrenciler çoktan çalışmaya başlamıştı bu yüzden Sangwoo'nun, gülümseyen ve tuhaf bir şekilde oturan Jaeyoung'la yapmaktan başka çaresi yoktu.
"Gong-zol-tao-Seoulzan-duo-chang-sseu-jien?"
(Seoul'e otobüs yolculuğu ne kadar sürer?)Sangwoo ilk başta Seoul'e gitmenin ne kadar süreceğini Çince sordu. Bunu dinleyen Jaeyoung dedi ki: "Dillerle aran hiç iyi değil, değil mi?"
Sangwoo onu umursamadı çünkü tek ihtiyacının daha fazla pratik yapmak olduğunu düşünüyordu. Bir sonraki diyaloğa geçti.
"Womon-mingtien-yi-chi-chikan-tiening-ba?"
(Yarın film izlemeye gidelim mi?)Sangwoo'nun sorusunu sessizce dinleyen Jaeyoung, tuhaf bir gülümseme yaptı. Yalandan öksürdü ve cevapladı.
"Hěn hăo kàn shénme diànyîng?"
"Böyle yazmıyor."
Sangwoo somurttu. Açıkça 'gelemem çünkü zamanım yok' yazıyordu kitapta ama Jaeyoung tamamen mantıksız cevap vermişti. Bir gün bile haylazlık yapmadan duramayan bir piçti.
"Anladın mı? Ne dedim?"
"Ben sorun değil diyorum. Ne tür film izleyeceksin diye soracaksın. Düzgün yap şunu."
"Beklendiği gibi okuma, yazma ve dinlemede iyisin ama orta seviye öğrencisine göre telaffuzun kritik seviyede."
"Kitaptaki diyaloğu takip ediyorum."
"Eğer iletişim kuramıyorsak dilin bir önemi yok. Her ülkenin kendine ait konuşma tarzı var ama sen bunu kopyalamak için hiç çabalamıyorsun."
'Neden öğretmen gibi davranıyor?'
Sangwoo ilk başta düşmanca düşündü ama sonra 1.sınıfın ilk döneminde Çince101 dersinde bütün A+lar arasından bir tane A aldığı acı anısını hatırladı. O puanın sebebi Jaeyoung'un da belirttiği gibi telaffuzdu.
"Bunu oku." dedi Jaeyoung.
Sangwoo, Jaeyoung'un uzun parmaklarıyla gösterdiği cümleyi okumak için elinden gelenin en iyisini yaparken Jaeyoung kahkahasını bastırmak için gözlerini o kadar sıktı ki sanki yok olmuşlardı. Gülüşünü yatıştırmak için yumruğunu dişledi ama Sangwoo'nun ifadesini görünce bunu yapmayı kesti.
"Doğru yaptım işte neden gülüyorsun bana?"
"Sana gülmüyorum, sen..."
Cümlenin sonuna doğru sesi azaldı.
"Boşver. İlk heceyi şimdi yaptığın gibi yap sadece biraz daha uzat."
Jaeyoung ona nasıl yapacağını gösterdi. Sangwoo da kopyaladı.
"Güzel. 2. heceyi aşağıdan yukarıya gidiyor gibi yap. Bak, aynı uçağın kalkışı gibi."
Jaeyoung kolunu çapraz çizgi hizasında uzattı ve yavaşça uçak gibi kaldırdı.
"İşte böyle. Sana nasıl yapıldığını gösterdiğim için iyi gidiyorsun."
Hiçbir uyarı olmadan Jaeyoung'un eli Sangwoo'nun kafasının arkasına değmişti.(Ç/N köpek eğitimi). Eli gittikten sonra bile Jaeyoung'un birkaç kez ovduğu o kısımda tuhaf bir his kalmıştı. Sangwoo nefes almayı unuttuğu o sırada kızgın hissetmişti. Ona, insan vücudunun doğadan gelen çeşitli saldırılara karşı hazırlıklı olduğu öğretilmişti. Jaeyoung'un elini tehdit olarak düşününce içgüdüsel olarak kaskatı kesilmişti.
Jaeyoung Sangwoo'ya bakıyordu. Sanki gerçekten Sangwoo'ya ders anlatıyormuş gibi, ciddi bir ifadeyle elini çekti.
"3. heceye bak. Sanki pilav yemek için kaşığını indiriyormuşsun ve sonra tekrar kaldırıyormuşsun gibi. Dene bir."
"...Ol-Jeu."
"Oh, en başta yaptığın gibi yaptın. 2. heceyi tekrar dene şimdi."
"Ni-ii."
"Çok iyi gidiyordun birden ne oldu sana? Bozuldun mu yoksa? Eğer buraları yapamazsan skeçten mükemmel not alamayacağız." (Ç/N aslında Jaeyoung müthiş cazibesiyle Sangwoo'yu etkileyip derslerinde aşağı çekmesi için gönderilen bir ajan.dd😎😎)
Sangwoo bazen yelpazeye dönüşebilen ayırıcısını çıkardı ve yüzüne doğru salladı. Jaeyoung çantasından bir şey almak için sırtını ona döndü. Geri döndüğünde Sangwoo'ya bir kağıt verdi.
Çince karakterlerin yazılı olduğu bir fotokopiydi. Okudukça; Mançurya Hanedanlığı'ndan Çinli sokak satıcısı, müşteri ve ses dolandırıcısı arasında geçen skecin yazılı olduğu senaryo olduğunu anladı. Sangwoo'nun gözleri büyüdü.
Düzgünce hazırlanmış olmasının yanı sıra pinyinler¹ de yazılıydı. Dikkatle okuduğunda fark etti ki eski ve sadece örnek cümleler içeren senaryonun aksine bundaki cümleler bağlama uygun şekilde düzenlenmiş ve hiç boşluk bırakılmamıştı. Eğer tek başına yapmışsa gerçekten uzun sürmüş olmalıydı. Ve elinden gelenin en iyisini yapsa da boş bıraktığı yerler olmalıydı.
°•°•°•°•°
Pinyin¹: Çince karakterlerin Latin alfabesiyle yazılmış hâli. Tonlamaları göstermek için harflerin üstünde bazı işaretler bulunur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEMANTIC ERROR NOVEL (BL) ~ TR ÇEVİRİ
Roman d'amourBilgisayar Bilimleri öğrencisi Chu Sangwoo kararlı ve kurallara sıkıca bağlı kişiliğin somut bir örneğiydi. Sangwoo Sosyal Bilimler dersinin grup ödevi üzerinde çalışıyorlarken hiçbir çaba sarfetmeyen beleşçilerin ismini mantıklı olarak ödevden çıka...