Bölüm 11 Part 1 ~ Magenta

1.3K 74 15
                                    

Jaeyoung yüzünü özenle yıkadıktan sonra kafasını kaldırdı. Aynadaki çenesinden sular akan adam yüzünde karmaşık bir ifadeyle ona bakıyordu. Eliyle yüzünü ovaladı ve yüzündeki suyu havluya sildi. Bütün gün çılgın gibi olan hisleri bundan sonra biraz yatışmıştı.

İçinde küçük beklentiler, şok, öfke ve kıskançlık gibi hisler vardı ve son olarak kafa karışıklığı mıydı? Sadece bir günde bu kadar yoğun ve renkli duygular hissetmek zordu.

"Sikeyim... Ne yapıyorum ben?" Acı içinde mırıldandı ve içinde kostümü olan alışveriş çantasını aldı. Sosyal Bilimler binasından çıktıktan sonra yanaklarına hafif bir esinti çarptı.

Chu Sangwoo'nun onu aşk nesnesi olarak görmediğinin tamamen farkındaydı. Yanındaki koltuk yalnızca 'normal' kişilere açıktı ve kendisi de onun 'anormal şehvetinin' nesnesiydi anca.

Chu Sangwoo'nun sadece vücudunun dahil olduğu bir ilişkiydi. 18 yaş üstü Teletabi karakteri izlenimi bırakmasına rağmen hiç yoktan iyidir diye düşündü. Jaeyoung doğası gereği bir şeylerden çabuk sıkılırdı bu yüzden bir kere Sangwoo'yla yatınca ilgisi muhtemelen kaybolacaktı. Çıkmaya başlayarak daha karmaşık bir şeye dönüştürme fikrini reddetti.

Oysaki Jaeyoung kostümüyle ve elindeki tabelayla kampüste dolaşırken açan bir çiçeğin yanında fotoğraf çekinen malum erkek ve kızı görünce kontrolünü kaybetti.

'Benimle sex yapıp Ryu Jihye'yle çıkmak?'

Jaeyoung'a hyung diye seslenip onu birlikte oyun yapmaya sürüklemişti, stüdyoda yanına oturup kalbinin hafifçe hızlanmasına sebep olmuştu, kafasına dokunmuştu ve onu aniden onu öpmüştü, sertçe öpmüştü. Aklı başında değilken çıkamayacaklarını söylemesinin yanında bunları yapmıştı ama yine de Ryu Jihye'ye dönüp onunla festival randevusuna mı çıktı?

'Bu piç kim oluyor da bana çöp olduğumla ilgili sövüyor?'

Öfkesi kabardı ve kalbi hızla atmaya başladı. Eğer derslere kendi yerine başkasını koyan Jaeyoung bir kiloluk standart çöp poşedini doldurduğu düşünülürse o zaman Chu Sangwoo'nun sadece davranışları kanalizasyon arıtma tesisiydi. Bu sırada aklı başına geldi. Jaeyoung çoktan bir hoobaesinin maskesini takıp, sinirlerini bozmak için onları takip etti.

Mekanik klavyeyi kazandıktan sonra dönüş yolunda Jaeyoung'un kafası karıştı. Şimdi düşününce sinirli olması için tek bir sebep bile yoktu. Ya ilişkileri sadece sex partnerleri olarak tanımlanmamışsa? Chu Sangwoo çöp fırını olsa da olmasa da öncelikle bir sakinleşmeliydi. Bunu düşünürken soğukkanlı ve toparlanmış haline geri döndü.

Her türlü, bu gece o geceydi. Bağlanmadan sex yapacak, şehvetten kurtulacaklardı ve bu sonları olacaktı. Hiç bağlanmadan sex yapmak. Şehvetten kurtulmak. Ve son.

Kendi kendine bunu tekrar ediyordu ama Sangwoo çadıra girdiği an cesaretini yitirdi. Etkinlik bitene kadar orada kaldı. Sadece açılışta yardım edecekti ama onların kalması için yer açmalarını söylediğinden ve onlara sürekli servis yaptırdığından dolayı gidemedi.

Kız ve erkek yüz yüze otururlarken güzel göründü. Pervasız ve açıksözlü bir çocuk ve çok tatlı bir kız. Kayıtsız ama samimi bir çocuk ve pozitif ve sıcakkanlı bir kız. Sangwoo'nun Ryu Jihye'ye en ufak bir ilgi göstermediğini görmesine rağmen üzüldü.

'İnsanların karmaşık biyolojik yapısı yeni bir nesil oluşturmak için farklı cinsiyetler arasında cinsel ilişki biçimine dönüştü. Bunun verimsiz bir yöntem olduğunu düşünüyorum ama insanlığın çift ve karmaşık hamilelik süreçleri boyunca hayatta kaldığı ve geliştiği doğru.'

Çünkü düşündü ki eğer müdahale etmezse Chu Sangwoo karşı cinse karşı cinsel çekim hisseder, onunla bir araya gelir ve herhangi bir engelle karşılaşmadan, sonu belli bir gelişmeye sürüklenirlerdi.

Ryu Jihye o sona ulaşmaya kararlı gibi görünüyordu. Jaeyoung onu her gördüğünde makyajı daha da ağırlaşıyor, kıyafetleri daha renklileşiyordu ve bugün bileklerinden manşetli yeşil elbise bir elbise, rugan deri ayakkabı giymiş ve üstünde yapay elmas olan saç bandı takmıştı.

'Dorothy falan mısın? Bu şekilde giyinmeler falan?'¹

Biraz abartılı olsa da hayat dolu ve tatlı görünüyordu. Jaeyoung Sangwoo'nun ona bakmasından nefret etti. Yani bu yüzden bütün bunları yapıyordu.

'Sung Hyuk, 3.masaya menü vermedin.'

'Oh! Hemen gidip veriyorum!'

'Hyungjin, masa 3'dekiler sıkılmış görünüyor.'

'Mijin, 3.masaya servis götür.'

'Tamam! Bir an önce gidiyorum!'

'Seohyun, 3.masa...'

'Tamaaaam, hemen oraya gidiyorum!'

'Hyungjin.'

'Tamam, hemen gidiyorum!'

En sonunda bir şey demese bile hoobaeleri onlara içecek ve atıştırmalık götürmeye devam etti. Acınasıydı. Jöleyle birbirine dolanmış kahküller kadar karmaşıktı.

°•°•°•°•°

¹: Dorothy Gale, Oz Büyücüleri

Yeni bölüm beklersiniz fakat gelen şey özettir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yeni bölüm beklersiniz fakat gelen şey özettir... i feel u

SEMANTIC ERROR NOVEL (BL) ~ TR ÇEVİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin