"Neden oyun yapıyorsun?"
Aniden böyle bir soru sordu ve sonradan bunun çok geç olduğunu fark etti. Bu en başında sorulması gereken bir soruydu.
Chu Sangwoo neden oyun yapmaya çalışıyordu? Konuyla hiçbir ilgisi olmayan biri... sadece geliştirmede iyiydi ve görünüşe göre grafik ve müzik anlayışı yoktu. Ayrıca başkalarıyla işbirliği yapmakta zorlanıyordu ve oyun yapmak bir tasarımcıya veya planlayıcıya ihtiyaç olacak bir şeydi ki bu hoşlanmayacağı bir şeydi.
"Çünkü seviyorum."
Ani cevap Jaeyoung'u biraz şaşırttı. Başkalarında tuhaf bir tip olduğu izlenimi bıraktığından Jaeyoung hiç hobisi veya sevdiği bir şey yoktur diye düşünüyordu.
"Katılmak istediğim bir oyun şirketi var. 15 yaşındayken ilk defa o şirketin yaptığı bir oyunu oynamıştım ve o kadar eğlenceliydi ki ilk defa o gün sabahlamıştım. O zaman hayalim değişti. Kendi ellerimle oyun yapmak istiyorum bu yüzden okul dışında İngilizce ve oyunlar üzerinde çalışıyorum."
Sangwoo Jaeyoung'un ifadesini gördü ve ekledi "Ah, bunu sormamıştın, değil mi?" Ve tekrar ekrana döndü. Jaeyoung kafasını sallarken güldü.
"Hayır. Şu an nedense bir havalı göründün. Peki oyunun adı neydi?"
"Starcraft 1"
Sangwoo'yla internet kafeye gidersen asla Starcraft 1 oynama diye not etti aklına.
"Oyun geliştiricisi olmadan önceki hayalin neydi?"
"Çatallı kaldıraç şoförü olmak."
"..."
Bugün birkaç şey öğrenmişti. Chu Sangwoo sadece derslere bağımlı olan bir robot değildi. Müziği seviyordu ve hayalleri vardı. İlk defa Sangwoo'nun gözlerinin hırsla parladığını gördü.
"Sebze Girişimcisini tamamlayıp başarılı olduktan sonra gelecek senenin 2.yarısında şirkete katılmayı planlıyorum."
"Bana portföyden falan bahsediyordun da bahsettiğin tamamen kendi portföyünü doldurmaktı, değil mi?"
"Bu çift taraflı bir kazanç durumu değil mi?"
İkisinin daha yeni başladığı delice sıkı programı olan bu oyuna çoktan başarılı olarak bakıyordu. Ayrıca neden ona öfkeli bakmak yerine özgüvenle bakıyordu? Chu Sangwoo'nun hayali: kolay olmayacaktı ama imkânsız da değildi. Yaptığın işle gurur duymak takdire şayandı ve yaparken de motivasyon oluyordu.
"Hey."
"Efendim."
"Kafanı okşayabilir miyim? Bir dakika içinde?"
Sangwoo uzun bir süre cevap vermedi. Hemen reddetmemesi tuhaf hissettirdi. Jaeyoung yeterince bekledi ama hâlâ cevap yoktu.
"Ve nefret etme lütfen."
"Bana önceden söylediğin sürece nefret etmem." dedi Sangwoo boynunu kaşırken.
İlk seferkine göre çok daha yumuşaktı. Jaeyoung hemen şuan uzanıp şapkayı çıkarma isteğini bastırdı.
"Zihinsel olarak hazırlanmana gerek var mı?"
"Var. Hazırlıksız yakalandığım her şeyden nefret ederim."
"Ya büyükannen sen dersteyken arasa ve seni özlediğini bu yüzden evinin önüne geldiğini söylese?"
"Dersteyken telefonuma bakmam. Ve iki büyükannem de vefat etti."
"Üzgünüm. O zaman soruyu değiştirelim... Ya ramen pişirmeye başlasan ve hiç baharat kalmamış olsa?"
"Bunun olması mümkün değil çünkü bir şey pişirmeden önce tüm malzemeler tam mı diye kontrol ederim."
"Bu arada iyi ramen pişiriyorsun."
"Bir insan nasıl iyi ramen pişiremesin ki? İki eli ve tarifi okuyup anlayacak kapasitesi olan herkes yapabilir."
"Hayır. Yine de tatsız yapan birçok insan var... Ah, zamanı geldi."
Jaeyoung tereddüt etmeden elini uzattı ve Sangwoo'nun şapkasını okşadı. Araya birkaç şey ekleyip eylemi gerçekleştirmek de yeterince memnun ediciydi. Kollarını birbirlerine sarmak istedi ama bugünlük sadece bu kadarını yapabilirdi.
"Hayallerinin peşinden giderken seni destekleyeceğim."
Fısıltı gibi olan sözcükler pürüzsüz çıkmamıştı. Belki de sebebi içinde çok fazla kesinlik olmasıydı bu yüzden sesi hafif çatlamıştı.
"İyi bir iş çıkarmak için motive oldum."
Sangwoo kıpırdamadan oturdu hiçbir şey duymamış gibi gözlerini kırptı. 2 saniye sonra Jaeyoung'un elinden kurtulmak için kafasını salladı.
"Bu kadar yeter."
Sangwoo hızlıca laptobunu kapattı ve eşyalarını topladı. Jaeyoung onun yan profiline bakarken sadece 3 dakika geçmişti. Ön yüzüne bakacağını düşünmemişti. Saate bakınca daha 9.30 olduğunu fark etti.
'Dün 10'da gitmişti ama...'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEMANTIC ERROR NOVEL (BL) ~ TR ÇEVİRİ
RomanceBilgisayar Bilimleri öğrencisi Chu Sangwoo kararlı ve kurallara sıkıca bağlı kişiliğin somut bir örneğiydi. Sangwoo Sosyal Bilimler dersinin grup ödevi üzerinde çalışıyorlarken hiçbir çaba sarfetmeyen beleşçilerin ismini mantıklı olarak ödevden çıka...