Not: "Merabalar arkadaşlar erken yazmaya çalşıyorum ama romanımı bitirmeye yoğunlaştığım için yazamadım..:D bu arada medyada ki müzikleri dinleyip okuyabilirsiniz.. Ve şu medyada ki ve altta görünen fotoğrafta ki sarışın olan Alper, en altta ki de Kaan.:P hadi iyi okumalar.:P"
Bu dokunuş, ezberleyemediğim ve adını unuttuğum hisler. Ne zaman kaybolmuşlardı. Hayır, belkide hep oradaydılar. Yalnızca ulaşmak korkutuyordu. Yalnızca hissetmek ve orda olduğunu bilmek. Ama yanlış bedene saklanmışlardı işte.
Timuçin, onun öpücükleri karşısında yumuşadığının farkındaydı. Bu aptal çocuğu neden itemiyordu, bu oldukça saçma değil miydi? Yapması gereken şeyi bildiği halde neden orada bekliyor ve ona izin veriyordu. Olacak iş değildi bu.
Eren, dudaklarını ayırdığında kendisi gibi onunda kesik kesik nefesler aldığını fark etti. Bunun yanlış olduğunu o da hissediyordu. Ama bu oyunsa devam ettirecekti işte. Hayır bu oyundan fazlasıydı biliyordu. Bu savaşın kendisiydi. Ve Biraz bile kapılsa bu tekinsiz tutkulara, ikisininde küle dönüşeceğine inanıyordu.
Ama bekleyemiyordu işte. Orada öylece kendisine bakarken beklemeyecekti. Kendisi gibi onunda sertleştiğinin farkındaydı. Onu izlerken Eren, ellerini yavaşça göğsünden karnına daha sonra kasıklarına götürdü. Timuçin onun dokunuşlarıyla gözlerini kapadığını fark edememişti bile. Hızla Eren'in elini tuttuğunda tek kaşını kaldırıp bırakması için bekledi. Ama o bırakacak gibi durmuyordu.
Bir süre sonra dudaklarını ona doğru yaklaştırdığında Timuçin'İn nefesini tuttuğunu hissetti. Gülümseyerek durdu ve kendi dudaklarını ısırıp, usulca fısıldadı.
"Korkmana gerek yok kovboy, sonuçta test ediyoruz değil mi? benim senin gibi videolarım yok, bunu ikimizden başka kimse bilmeyecek. Yalnızca sen ve ben. Bırak ta merakının üzerinden birlikte gelelim." Derken Timuçin'i okşamaya devam ediyordu. O ise ne yapacağını bilemez bir halde, Eren'in kolunu tutarken diğer eli hala onun elinin üzerinde bekliyordu. Başını yavaşça çekerek yeşil gözlerini onun keskin gözlerine dikti. "Bir şey söylemeyecek misin kovboy?" Derken meraklı gözlerle, farkında olmadan Timuçin elinin üzerinden çekti elini. Bakışları önce aşağılara kaydı ve daha sonra yüzüne odaklandı. Şimdi Eren'İn gözlerinde de en az onun ki kadar keskin bakışlar vardı ve yavaşça gülümsedi.
Ardından hızla bir elini önündeki vahşi kuzgunun başının arkasından geçirip onu kendisine eğerek, dudaklarını dudaklarına bastırdı. O anda inlemesine engel olamadı kuzgun. Sol bacağını ona doğru atarken Eren, kalçalarından tuttu Timuçin. Yaptığı bu harekete gülebilirdi eğer biraz daha az zevk alıyor olsaydı.
Bir dakika içinde fermuarını indirerek penisini eline aldığında, bir kez daha irkildi kuzgun. Eren de göğsünden tutup duvara sabitlerken onu, aşağı eğilirken:"Sakinleş kurt adam. Bu yalnızca küçük bir jest." diyerek gülümsedi.
Kim kime baskın geliyor kavrayamıyordu Timuçin. Okşamayı kesip dudakları ve diliyle oynamaya başladığında, biran için yüzüne baktı. Bu sinsi kedinin gözlerinde garip bir pırıltı gördüğüne yemin edebilirdi. "Dikkatli izle kurt adam." Dediğinde ağzına almıştı bile, oldukça şaşkın ve arzulu gözlerle onu izlemeye devam ediyordu kuzgun.
Şimdi işte, şuanda yapmalıydı. Onu itmeli ve belkide ölünceye dek pataklamalıydı. Neden, neden izin veriyordu. Lanet olsun. Neden kontrolünü kaybettiğini hissediyordu. Ağzının içine her girdiğinde daha fazlasını istiyordu. Sağ ayağını, sırtını ve en sonunda başını duvara dayayıp yavaşça tavana kaldırarak inlememek için kendisiyle savaş verirken sol elini yumruk yapmış duvara sabitleyerek diğer eliyle onun yumuşak saçlarını okşuyordu. Eren elleriyle onun bacaklarını kavramıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Saplantı (+18)
Teen FictionGünahlar ateşe dönüştü diye aşk özgürlükten vazgeçer miydi? O halde hangi bedende olduğunun ne önemi vardı? Lakin önemliydi işte. Derler ki: Uçsuz bucaksız bu gökyüzünün altında her birimiz küçücük birer kum tanesiyiz. O kadar varız ve dah...