Evvet evet yine ben, tamam tamam geciktim evet.. Ama yine yeni bir bölümle geldim ki..:P medyadakiler, Eren ve Timuçin temsili..:P Romantik müziklerle paylaştım,,dinleyerek okuyun efenim,,:)
Sizi seviyore....
Gecemi görkemini kaybetti yoksa gün mü ışığını kesti? İkisinin ortasında bir grilik sardı dört bir yanı. Neden? Neden her seferinde ona koşuyorsun Eren? Niçin griliklerine renkler serp miyorsun? Neden karanlığın içinden dışarı bir ışıkla çıkmak yerine griliklere sarılıyorsun?
Onsuz bulamaz mısın sana ait olanı? Ona muhtaç mısın sahiden? Onsuz da yaşadın sen. O olmadan da nefes aldın. O ikisi olmadan yaşamak kolay olmaz mı?Öyleyse bu ne? Bu duyduğu seslerde neydi böyle? Bu sesler kendisinden mi geliyor? Bu kalp atışları Eren'e mi aitti? Bu korku, heyecan. Bu müthiş hisleri kendisine mühürleyene mi koşuyordu? Dur Eren. Dur bir adım daha atma. Zira bir adım sonrası uçurum.
Hava alanından içeri girmeden önce hızını kesti. Hava kapalıydı ve yağmur yağıyordu. Nefes alıp vermek için durdu. Eğilip dizlerini tutmaya başladığında bakır perçemleri o güzel yüzüne döküldü. Üzerindeki beyaz kapşonu su damlalarıyla ıslanırken içindeki sarı t-shörtünün renklerini vurguluyordu. Altında siyah keten pantolonu, aynı renk siyah botlarıyla uyumluydu. Yeşil gözleri etrafını tararken yanından geçen kızlar onun güzel yüzüne bir kez daha bakıyordu.
Peki şimdi ne yapacaktı? Geri dönmeli miydi? Gitmiş miydi Timuçin? Ulaşmalı mıydı ona? Gitme dese kalacak mıydı sanki? Gitme kal Timuçin, kal bu cehennemde, beni attığın gibi çıkar buradan dese duyar mıydı sesini? Kapına geldim, ben, ben olmaktan vazgeçtim dese, döner bakar mıydı ki?
Hayır sus. Olmaz. Sus Eren. İntikam istiyordun sen. Unuttun mu neler olduğunu? Unuttun mu sana neler yaptığını, neler yaşattığını? Bu kadar kaypak mı oldun sen? Böyle düştün mü sahiden? Şuan önemli olan Alper değil mi? Onu bul. Seni kullanmayan tek kişiyi bul. Seni ızdıraba sürükleyenlerin peşinden koşmak akıl işi değil. Seni kullandıkları gibi sende kullanmalısın bu oyunu.
"Japan airlines 123. Sefer sayılı uçuşu yolcuları, lütfen Tk 50 sefer sayılı bölüme hareket edin."
Anonstan çıkan ses ortamı doldurduğunda Timuçin koltuklardan birine oturmuş, kollarını birbiri içine atmış bekliyordu. Keskin gözleri öylece boşluğu izlerken, siyah takım elbisesi ve omuzlarında ki ceketiyle oldukça görkemli görünüyordu.
"Efendim. Gitmemiz gerekiyor."
Yanına genç uşaklarından biri geldiğinde başını ondan yana çevirmedi. Onun yerine pencereden gökyüzüne baktı.
"Hmm..." Diye yavaşça onaylayarak mırıldandı.
Yaklaşık 10 dakika içinde uçak kalkacaktı ve yavaşça ayağa kalktı. Yalnızdı. Uğurlamak için babası dahi gelmemişti yanına. Sahi, şöyle bir düşününce, onunla en son ne zaman baba oğul gibi muhabbet ettiklerini bile hatırlamazdı Timuçin. Sevgili babası, herkese babaydı. Bir kendi çocuklarına değil. Sevdiği kadını kaybettiğinden bu yana bakamamıştı çocuklarının yüzüne. Evlenip bir başka kadından çocuk sahibi olduğunda bile mutlu olamamıştı. Zora ki bir oyundu bu kendisi için. Ta ki son nefesine kadar oynamak zorunda kalacağı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Saplantı (+18)
Teen FictionGünahlar ateşe dönüştü diye aşk özgürlükten vazgeçer miydi? O halde hangi bedende olduğunun ne önemi vardı? Lakin önemliydi işte. Derler ki: Uçsuz bucaksız bu gökyüzünün altında her birimiz küçücük birer kum tanesiyiz. O kadar varız ve dah...