Merhaba millet..:)) umarım keyifle okursunuz yorumlarınızı yapmadan geçmeyin lütfen eğer yorum yapmazsanız yeni bölüm mölüm yok size..:D hehe öptüm..:)
Gözlerini açtığında neredeyse bir ders saati kadar uyuduğunu fark etmemişti Eren. Öğlen arasını geçmiş olmasına rağmen doktor ortalıkta görünmüyordu. Tanrım. İnsanları kandırmak nasıl kolaydı. Aptal bir öpücüğü bu kadar büyüteceğini düşünmemişti. Niyeti Kuzgunu etkilemekti. Bu sebeple doktoru kullandıysa bile umurunda değildi. Bu sebeple kullanacakları umurunda olmayacaktı. Başını çevirip eline ceketini alarak dışarıya çıktı. Birazda Kütüphanede uyuklasa sorun olur muydu? Derin bir nefes alıp yavaşça yürürken etrafı da incelemeye koyuldu. kütüphane okulun dışındaydı. Ona ulaşmak için okulla arasına yapılmış köprüye benzer uzun bir yoldan geçmesi gerekiyordu. Sorun değildi. Okulun en çok kütüphanesini seveceğine emindi.
İçerisi oldukça genişti ve otantik bir havası vardı. Yukarılara kadar çıkan, ciltlere ve katagorilere ayrılarak sıra sıra dizilmiş binlerce kitap görünüyordu. Mimari yapısı oldukça güzeldi. Tanrım, muhteşemdi, insanın eline kitap alıp okuması için teşvik ediyor gibiydi. Etrafta elit tabakaların dolandığını fark ediyordu. Ama ders zili çaldığından çevrede çok fazla öğrenci görünmüyordu. Arkalara yürürken kısa bir inleme sesi duydu. Kesinlikle inlemeydi bunu başka bir şeyle karıştıramazdı. Yavaşça merdiven altından yönelip iki duvar arasında sessiz bir giriş gördü.
Anlaşılan çocuğun biri kızın birini sıkıştırıyordu ve görünüşe bakılırsa oldukça eğleniyora benziyorlardı. Başını kaldırdığında bunun kuzgun olduğunu gördü. Yanındaki başka bir kızdı. Sınıfta gördüğü yeşil gözlü hatun değildi ve muhabbeti koyulaştırmış gibilerdi. Üzerinde ki şaşkınlığı atıp sinsice gülümsediğinde Eren onları izlemeye koyuldu. Demek ki birileri fazlasıyla tahrik olmuştu. O suratını istediği kadar ifadesiz tutsundu, o pocerfacenin altında yatan arzu dolu adamı görmüştü kendisi. O gece üzerindeyken keşfetmişti bunu. Önündeki kızın bacağını kendine doğru kaldırmış sarılırken tutkuyla öpüyordu. Birazdan kızı yutucakmış gibi bir hali vardı.
Onları izlerken, uyuştuğunu fark ettiğinde içine tuhaf bir sıcaklık yayıldığını ve bunun onu titrettiğini hissetti Eren. Yutkunup nefes almaya çalışırken bu durum kendisini kızdırmış olacak ki, kaşlarını çatıp hızla yanındaki kitapları düşürdü ve merdivenin altına gizlendi. Kız gelen sese panikleyip korkuyla uzaklaşarak apar topar çıkarken takıldı, neredeyse düşmek üzereydi ki:
"İyi misin?" Diye sordu Eren kızı tutarken,, o da saçlarını önünden arkaya atarak başını çevirdi.
"İyiyim." Dedi ona bakmadan ve hızla çıkışa yöneldi. Ardından kıkırdamamak için kendini zor tutuyordu ama bunun keyfini sonra da çıkarabilirdi. Göz ucuyla arkada kalan kuzguna baktığında pencerenin önünde duvara yaslanmış bacaklarından birini öne uzatıp diğerini kendine doğru kıvırarak başını aşağı eğmiş nefes almaya çalışırken penisini tuttuğunu gördü. Dudağının kenarını ısırıp onu izlerken daldığını fark etmedi Eren ama birden kendine geldi. O da başını kaldırırken saçlarını geriye atıp avucunun arkasıyla öfkeli bir şekilde duvara vurdu. Tam o sırada Eren de hızlı adımlarla bulunduğu yerden çıkıp eline bir kitap alarak ilerde ki masalardan birine koştu.
Birkaç saniyede öfkeli adımlarla hızla dışarı çıkmıştı Timuçin. İlk kez o pocer face suratını bozuk görmüş ve bu Eren'i oldukça eğlendirmişti . Başını kaldırıp gözlerini kısarak ona bakmaya devam ettiğinde kendisini fark etti kuzgun. O halde birini fark edebilmesine şaşırsa da umursadı Eren ve ona bakmayı sürdürüp sürdürmeme konusunda kendiyle çelişse de bakışlarını ondan alamadı ve beklemeyi bırakıp sert adımlarla oturduğu masaya yaklaşmaya başladı Timuçin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Saplantı (+18)
Dla nastolatkówGünahlar ateşe dönüştü diye aşk özgürlükten vazgeçer miydi? O halde hangi bedende olduğunun ne önemi vardı? Lakin önemliydi işte. Derler ki: Uçsuz bucaksız bu gökyüzünün altında her birimiz küçücük birer kum tanesiyiz. O kadar varız ve dah...