Merhabalar, işte yeni bir bölümle daha karşınızdayım.. paylaştığım Buika nın müziğiyle dinlerken okuyabilirsiniz..:))
Sizi seviyore efenim öpüldünüz..
Gün geceyi vurmuştu. Bulduklarını sandıkları kaçakları ellerinden kaçırdıklarından mı yoksa buna Timuçin'in müsaade etmesinden midir bilinmez, çevrelerine yaydıkları boş bir auro vardı. Zira sabahtan beri Timuçin'e bağırıp durmuştu Eren. Ama tek kelime etmemişti Timuçin. Şimdi aracın içinde oturmuş, dirseğini köşeye dayamış eli başının altında öylece boşluğa bakıyordu Eren ve arabayı ışığı yutan karanlığın içine sürmeye devam ediyordu Timuçin.
İstanbul dan uzaklaşmışlardı ve nereye gittiklerini bilmiyorlardı. Gece yarısını vurmak üzereydi.
Şehir dışında bir motel in önüne çekti aracı kuzgun. İkinci sınıf bir görüntüsü vardı. Dışarı çıktığında ardından baktı Eren. Gelmiyor musun der gibi başını çevirdi Timuçin ama yine konuşmadı. Neden susuyordu? Bu çok can sıkıcıydı. Gözlerini devirirken arabadan indi Eren. İçeri girdiklerinde resepsiyona yöneldiler.
"İki oda lütfen." Derken kuzgun, yüzüne baktı Eren ama bir şey demedi. Şişman görevli gözlüklerini düzeltirken yavaşça defteri karıştırdı ve bir süre sonra başını çevirip yüzüne baktı. "Elimizde tek kişilik bir oda mevcut efendim." Dedi.
"Şaka mı yapıyorsun? Buraya bizden başka gelenlerde mi var yani?" Derken öfkelenmişti Timuçin. Karşısında ki adam sinirlenmiş gibi durmuyordu.
"Tüm odalarımız dolu delikanlı. Tadilatta olan oda dışında başka odamız yok." Timuçin öfkesini kontrol etmeye çalışırken, yumruklarını sıkarak başını aşağı eğdi. O anda içeriye kolunda bir kızla başka bir adam gülerek girmiş, yanlarına geliyordu."Ne haber babalık boş odanız var mı?" Diyerek sırıttığın da, adam onlara döndü.
"Evet bir oda..." Derken sözü yarım kaldı. Zira Timuçin neredeyse hırladı.
"Hayır yok biz tutuyoruz." Dedi. "Tadilattaki odasını istiyorsanız başka." Deyip adama döndü. "Odanın anahtarını alalım." Eren kollarını birbiri içine atmış kuzgunu izlerken, arkalarındaki çift homurdanarak suratlarını asıyordu.
"Oho, bu saatte başka nereden motel bulacağız?" Deyip Eren'in kolunu tuttu adam. "Dostum halden anlayın işte. İşiniz acil değilse biz kullansak olmaz mı? Size iki katı ödeme yaparım."
Eren gülümserken Timuçin e döndü.
"Bana değil, bu yanımda ki kızgın adama söyle." Dediğinde. Timuçin'e baktılar ve onun keskin bakışlarını gördüler. Timuçin, tek gecelik odaya üç katı para bırakıp anahtarı da alarak hızlı adımlarla merdivene yöneldiğinde ise şaşkın bakışlarla kuzgunun bıraktığı paraya bakmaya başladılar.Adam kalacakları odayı gösterdiğinde, Eren arkalarından nihayet kapıya gelmişti. İçeri girdiklerinde oldukça sessizlerdi. Timuçin sanki yanında o yokmuş gibi odanın yanında ki yatağa yürüdüğünde kolunun birini tutup başını çevirdi Eren.
"Üzgünüm. Yanımda olmak bu kadar canını sıkıyorsa ben arabada yatabilirim." Dediğinde ses çıkmadı Timuçin den. Ceketini çıkarıp banyoya girdiğinde Eren derin bir nefes alarak ellerini masanın üzerine dayayıp bıkkın gözlerle aynada kendisini izledi. Hemen sağına baktığında bir teyip gördü. Çok ahım şahım bir şey değildi ama çalışırsa en azından sessizlikten iyiydi. Uzanıp tuşuna bastığında Buiko dan no habra nadie en el mundo çalmaya başladı. Bu ispanyolca şarkının hoşuna gittiğini fark ettiğinde gülümsedi. Bekleyip bir dakika içinde yavaşça dönerek yatağa geçip uzandı. Bir elini alnına dayarken düşünmeye koyuldu.
Demek Timuçin aslında kendisi için dönmemişti. Yalnızca Kaan için endişelendiğinden, Ayaz dan yardım istemesinden korktuğu için dönmüştü yolundan. Ama çıldırmış bile olsa öyle değildi Kaan. Kimin ne diyeceğini yada düşüneceğini umursamadan hareket etmesi korkutucu olduğu kadar imrenilesiydi belki. Tıpkı Ayaz'ın da bazı zamanlarda kendisine yaptığı gibi. Bu lanet kuzgun onların yarısı etmezdi. Kendi duygularından kaçan aptalın tekiydi. Neden onu düşünüp duruyordu ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Saplantı (+18)
Dla nastolatkówGünahlar ateşe dönüştü diye aşk özgürlükten vazgeçer miydi? O halde hangi bedende olduğunun ne önemi vardı? Lakin önemliydi işte. Derler ki: Uçsuz bucaksız bu gökyüzünün altında her birimiz küçücük birer kum tanesiyiz. O kadar varız ve dah...