Merhabalar millet yeni bölümle geldim ki ben..:P Farid farjatın müziklerini paylaştım dinleyerek okuyabilirsiniz..:D medyada ki ALPER...
keyifli OKUMALAR..:p
Nasıldı bilmiyorum.
Ne zamandı tam olarak emin değilim. Ne zamandır bu haldeyim ben, ne zamandır kendimle çelişki içindeyim. Görüyorum işte, biliyorum ne olduğunu. O halde beni söylemekten alı koyan şey de ne? Bu yersiz korku. Bu ihtiras. Hayır, susmalıyım belkide, susmak olabileceklerin üzerini örtmek demek değil mi?Müziği tüm ruhunda hissederken bir kez daha döndü. Ve bir, ki üç. Son dönüşünün ardından tekrar zıplayıp zarifçe indi. İki yıldır modern dans eğitimi alıyordu Alper. Her dönüş bir tutkuydu onun için, çakraları açılıyor, zihni boşalıyor, iyi ve kötü tüm düşüncelerinden arınıyordu. Çepeçevre kuşanmış duyguları adeta maddeleşiyor ve bu yolda ona eşlik ediyordu.Sanatın bir parçasına tutunmak onda tarifi mümkün olmayan duygulara neden oluyordu.
Dans en kıymetli parçası olmuştu uzun zamandır. Sanatın vazgeçilemez en önemli bel kemiğiydi onun için. Her adımı ona yeni bir dünyanın kapılarını açıyor gibiydi. Yalnızca kendisine ait kimsenin olmadığı bir dünyada dans ederken adeta bütün benliği ele geçiriliyordu. O da seve seve kendini onun kollarına teslim ediyordu. Soyutlanıyor ve geriye onun dışında hiç bir şey bırakmıyordu.
Farid Farjad en önemli dönüm noktasıydı bu yüzden. Müziklerinin ruhu olduğunu düşünüyordu. Ne vakit bir çıkmaza girse kendi benliğine kavuşturuyordu onu. Dünyanın her yanında çok önemli bestekarlar mevcuttu belki ama onun ruhuna dokunan tek bestekar oydu.
Müzik eşliğinde bir kez daha dönerken, ayaklarını açtı ve kollarını zarif bir hareketle kaldırıp sağdan sola doğru eğilerek bir altın oran oluşturdu.
Terlemişti. Uzun sarı saçları o dönerken ona eşlik ediyordu. Üzerinde boynunun sağ tarafında yapraktan bir broş görünen siyah bir t-shört ve altıda hakamaya benzer bol bir pantolon vardı. Sarı saçlarının uzun perçemleri yüzünün sağ tarafına dökülürken sol tarafında kalan uçları şakaklarına yapışmıştı.Sağ elini başına kaldırıp usulca yüzüne ve göğsüne doğru indirirken belini bir yay gibi gerip geriye yaslandığında hızla yerde dönüp dizinin üzerinde doğrulurken ayağa kalktı. Elinin birini sağa uzattı ve iki kere dönerken birden dondu kaldı.
Hızla nefes alıp verirken şaşkın bir ifadeyle karşıya bakıyordu.
"Ne işin var senin burada?" Diye sordu gözlerini kocaman açarak.
Okulun gösteri salonundan bir keman sesi duyduğunda yolunu değiştirip müziğin geldiği tarafa dönerken görmüştü onu Kaan. Kendinden geçmiş dans ederken solmuş çiçeklerin yanından geçse cana geleceklerini düşündü ve onun büyüsünü bozmadan usulca gelip izlemeye koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Saplantı (+18)
Teen FictionGünahlar ateşe dönüştü diye aşk özgürlükten vazgeçer miydi? O halde hangi bedende olduğunun ne önemi vardı? Lakin önemliydi işte. Derler ki: Uçsuz bucaksız bu gökyüzünün altında her birimiz küçücük birer kum tanesiyiz. O kadar varız ve dah...