Kalbin sesi Bölüm 50

1.6K 72 58
                                    

          Evet merhabalar, evet geç bir yayın oldu ama affola, yeni bir bölümle daha karşınızdayım, umarım beğenirsiniz keyifli okumalar..:)

 Hırsla  yapılan planlar her zaman umulduğu gibi gitmeyebilirdi. Bazen yapılması gereken şeyi yapmamak adına  bahaneler arar da bulamazdınız ya hani, öyle bir şeydi işte bu durum.  "Sadece "sevilmek" harekete geçirir donmakta olan bir kalbi. Ve hızla çarpan bir kalptir her seferinde dünya üzerindeki onca güzel şeyin sebebi.. Yani.. Sızlayan yerinden sevmeye başlamalı bir insanı. ... Sevdiği kadar da sevilmektir zaten bir acının sebebi "  diyordu bir yazı. Bu artık giderek çok daha zor bir hale gelmeye başlamıştı.

Derin bir nefes alırken hızla kapıyı açarak eve girdi Eren. Durdu ve öylece bekledi. Ellerini yumruk yaparak dişlerini sıkarken tek bir adım dahi atmadı. Yapamazdı. Kal diyemezdi Timuçin'e. Ne kendisinin, ne başkasının böyle bir şeye yüzü olurdu. Masum bir çocuğun katili olamazdı kimse, sevilmek istenen bir kadının mutluluğunu çalamazdı. Hem nereye kadar sürecekti ki zaten?  Adını bile koymadıkları bu durumu nereye kadar götüreceklerdi. En baştan yanlıştı değil mi? Bu en başından senin planındı öyle değil mi Eren? Bu gerçek değil, bu duygular sahteydi, o halde bu üzüntüde geçiciydi.

Elinin tersi ile hızla yanağına damlayan yaşı sildi ama tek bir ses dahi çıkarmadı. Gitmeliydi. Gelirdi buraya gelirdi değil mi Timuçin. O gelmeden gitmeliydi. Başını çevirip kapıya baktı aniden kalbi tekler gibi oldu. Lanet olsun bu da neydi? Bu bir anlık heyecan. Aptal mısın Eren? Bu saçma sevinç, bu aptal düşüncede neydi? Kendine gelmeliydi. Hemde biran evvel. Başını çevirdiğinde aynada yüzünü izledi. Gözlerinin altı çökmüştü sahiden? Zayıfladığı bir gerçekti. Derin bir nefes alırken yatağına oturdu ve eliyle yüzünü okşayarak ellerini saçlarının arasından geçirdi. Düşünüyordu ve yapmak üzere olduğu şeyin hayatında nasıl sarsıntılara yol açacağını bilerek devam ediyordu. Üstelik bunun canını deli gibi yakacağını adı gibi bildiği halde. Bir canavardan kurtulmak için bir diğer canavara gitmek. Bu çok önemli bir karardı Eren,

Sahi, hayatını tekrar bir kafeste geçirmeye hazır mıydın sen?

**********

" Anlattıklarımın hepsi doğru."

Ağlamaktan gözleri kızarmıştı ve onun yüzüne bakmıyordu Sanem. Ne söyleyeceği umurunda değildi. Bir bankın üzerine oturmuş başını diğer yöne çevirmişti. Timuçin tam önünde dikilmesine rağmen tek kelime etmemiş, öylece onu dinlemişti. Yalaşık beş dakika sonra söze girdi.

"Neden yanıma gelmedin." Dediğinde, öfkeyle Timuçin'İn yüzüne baktı Sanem.

"Gerçekten mi? Senin yanına mı gelmeliydim sahiden? Senin yanında durmak ne demek biliyor musun sen? Etrafında ki herkese zarar veren bir zorbanın yanında kalmak ne demek? Yalnızca zarar vermeyi biliyorsun sen. Hiç tanımadığın insanlara, arkadaşlarına, o barmen çocuğa, bana, hatta kendine bile. Bir kalbin var mı senin gerçekten? Sevmek ne demek merak ettin mi hiç? Değer vermek, inanmak. Biri yardım istediğinde koşulsuz ona koşmak ne demek, bunlar ne demek biliyor musun sen?"

"Sende masummuşsun gibi konuşma." Derken başını çevirdi Timuçin ve yutkundu. "Bilmediğimi mi sanıyorsun? Bu sözleri yalnızca senden mi duyduğumu sanıyorsun? Hangisi daha fazla acı veriyor bilmiyorum. Neden yalnızca ben günahkar mışım gibi davranılıyor? Neden kimse koşulsuz hareket etmiyor." Derken Sanem'in yüzüne baktı. "Beklentisiz, çıkarsız."

"Benim senden bir beklentim yok." Derken göz yaşları süzülmeye devam etti. Elini Sanem'in yüzüne uzattığında Timuçin başını çevirdi Sanem.

Ölümcül Saplantı (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin