Evvett yeni bir bölümle daha karşınızdayım efenim keyifli okumalarrrrrrrr........:P
Hayatta ki en acımasız şey nedir diye sorsalar, zamandır diye cevap verilir muhtemel. Zira o gitti mi gidiyor, döndürmeye ne gücü ne kuvveti yetiyor insanın. Zamanla geçer dedikleri ne varsa geçmiyor, öyle ki daha derinlere gömülüyor. Unutmayı değil, onunla yaşamayı öğretiyor.
Öğrenebilenler ne şanslı, korkmadan yaşamanın verdiği o doluluk hissini isteyen tekrar yakalayabiliyor. Peki ya diğerleri? Ya Alper?Ne kadardır orada, ne kadar süredir yalnızdı öyle? O lanet serseri, Kaan denen o canavar ne zamandır yalnız bırakmıştı kendisini.
Gecenin bir vakti yattığı yatağın minderini başına bastırmış kendini bir cenin gibi büzmekle meşguldü Alper. Gördüğü korkunç bir kabusun ardından tekrar uyuyamamıştı. Dişlerini sıkarken yumruklarını sıktı. Başlarda kendini rahat hissetse de zaman geçtikçe bu durumyalnızlığın etrafında büyüdüğünü hissettirmesine neden olmuştu. Etine, daha derinlerine saplanan bir iğne gibi vücudunun parçalanışını izlemek gibiydi, hayatını izlemek. Hızla yatakta oturdu ve ellerini hırsla saçlarından geçirdi."Lanet olası serseri, beni böyle alt edebileceğini mi sandın? Alışamaz mıyım sandın?" Diye mırıldanırken birden bağırdı. "ALIŞAMAM MI SANDIN LAN?" Diye hırsla kapıya bakarken hızla nefes alıp veriyordu. İsterik bir gülümseme atarak başını pencereye çevirdi. "Bilerek yapıyor. Gelmeyecek misin? Cehennemin dibine kadar yolun var." Deyip ayağa kalktı.
Yırtık mavi jeans ın üzerine giydiği beyaz sporcu atleti ince bedenini sarıyordu. Üzerini değiştirse de giydiği o lanet pantolondan kurtulamıyordu. Zira bacağında ki zincir çıkarmasına mani oluyordu ve oldukça rahatsız olduğunu hissediyordu.
Alper di o. Bir gün giydiğini bir diğer gün giymezdi. Titizdi, bir su birikintisi görse üzerinden atlayıp atlamamak için iki kere düşünürdü. Narin bile sayılırdı zaman zaman. Oysa şimdi ne haldeydi. Nefret ediyordu hayatından. Özellikle o serseriden. Umutsuz bir hava içerisinde kapıdan çıkarak aşağı inerken tekrar o gözlüklü adamı gördü. Kaan ın yanından ayırmadığı bu tuhaf adam. Ne kadar zamandır oraya gelmeye başlamıştı hatırlamıyordu. Kendisini gördüğünde başını eğerek selam verdi ve yavaşça yaklaşmaya başlayınca adeta tısladı Alper."Yaklaşma..."
"Efendim her gün yıkanmanız ve üzerinizi değiştirebilmeniz için on dakikalığına zincirlerinizi çıkartmamı emrettiler biliyorsunuz. Lütfen beni zor durumda bırakmayın."
"Kes sesini yaklaşma." Diye köpürünce durdu adam ve beklemeye başladı. Alper suratında iğrenir bir ifadeyle ona bakarken adeta tükürürcesine söylendi: "Ben bu halde çok mu mutluyum sanıyorsun? O kadar iğrenç bir haldeyim ki kendimden tiksineceğim." Derken kollarını tutmaya başladığında tırnaklarını etine geçirerek gözlerini kapadı. "Umurumda değil." Deyip tekrar açtı. "O gerizekalı efendine söyle, giysiler üzerimde çürüse de, kokudan yanıma yaklaşılamayacak hale gelsem de, hatta böcekler tarafından kemirilmeye başlasam bile onun köpeklerinden birinin bana dokunmasına izin vermeyeceğim."
Adam bıkkın bir ifadeyle başını çevirecekken alnını tuttu.
"Bakın yanlış anlaşılmasın size dokunmaya falan gelmedim. Sadece işimi yapıyorum. Ayrıca Ben kadınları severim."
"Ne?" Derken Alper oldukça şaşkın bir ifadeyle yüzüne bakmaya başladı. "Ne diyorsun sen, senin gibi bir uşak bana hakaret mi ediyor? Ben kadınlardan hoşlanmıyor muyum yani? Erkeklerin altına yattığımı mı düşünüyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Saplantı (+18)
Novela JuvenilGünahlar ateşe dönüştü diye aşk özgürlükten vazgeçer miydi? O halde hangi bedende olduğunun ne önemi vardı? Lakin önemliydi işte. Derler ki: Uçsuz bucaksız bu gökyüzünün altında her birimiz küçücük birer kum tanesiyiz. O kadar varız ve dah...