Merhaba arkadaşlar..:) Biliyorum beklettim..:) Ama döndüm..:)
Ölümcül Saplantının devamını Elif kayanın şarkısı bir bilebilsen ile okuyabilirsiniz..:)
Görüşmek üzere
**********
Bazen bir şeyler söylemek ister de ağızlar dolusu susardı ya insan. Hani bazen bir kelime insanı ağızlar dolusu sustururdu ya. O andan sonra söylenecek tüm sözler anlamını yitirirdi.
Öyleydi işte.
Bu ölüm meleğinin gelecekte ki tüm kurgularını bozmuştu Eren.
"Nasıl. Nasıl oldu bu? Ne zamandır hastaydın?" Diyebildi Ayaz. Sessizlik oldu. O kollarını tutmuş ruhsuz yeşil gözleriyle usulca boşluğu izliyordu.
"Uzun zaman önce öğrendim." Deyip yüzüne baktı. "Hatırlarsın. Tecavüze uğradığım gecenin öncesinde."
Öylece yüzüne baktı Ayaz. "Bana neden söylemedin?" Diye sorduğunda Tekrar başını çevirdi Eren ve bir adım geri attı.
"Aslında bu durumu o gün hastaneye gittiğimde öğrenirsin sanmıştım."Dedi. "Beni sürekli takip ediyordun Ayaz. Bunu atlayacağını düşünmedim." Derken gülümsediğinde içinde neşeden eser yoktu. Birden kollarını tuttu Ayaz.
"Hayır. Sorun değil. Sorun değil. Henüz geç değil bir hastaneye gideriz. En iyisine, ne olursa, ne gerekiyorsa, korkma ben yanında..." Ona yaklaşırken sözlerini kesti Eren.
"Yapma." Dedi gözlerinin içine bakarken. "Yapma, İstemiyorum. Eğer tamamen iyileşebilmemin bir yolu olsaydı..." Derken yutkundu. "Bana biraz daha zaman kazandırmak için yapacakları şeyleri istemiyorum. Anlaman gerek. O tedavi süreci beni hastanelere sürgün etmekten başka işe yaramayacak. Beni kobay olarak kullanmalarını istemiyorum. Gitmek istemiyorum. Yalvarırım götürme beni." Derken kollarına sıkıca yapıştığında, öylece kaldı Ayaz.
"Eren." Dedi. "Ne yapmalıyım öyleyse? Ne yapayım söyle bana? Nasıl durdurayım bunu. Öyle bir şey diyosun ki ne yana dönsem çıkmaz. Benden öyle bir şey istiyorsun ki canımı istesen bu kadar canım yanmaz." Derken ellerinin arasına aldı yüzünü. "Bir görüşte geçer mi öfke dediğin? Ya kırgınlık? Geçiyor işte. Tek bir bakışın yetiyor kalbimde ki buzları eritmeye. Tek bir sözün kafi beni durdurmaya. Ya sonra? Ya bundan sonra ne olacak?"
Dudaklarını araladı. "Böyle öğrenmeni istemezdim. Öğren istemezdim." Dedi. "Affet beni." Bir iki adım geri attı Ayaz. Yutkunurken şokta gibiydi. O kapıya doğru yürürken kımıldamadı Eren.
"Nereye gidiyorsun?"
"Kafamı toplamam gerek." Diyerek kapıdan çıktı.
**********
Elinde ki zarfa bakıyordu Timuçin. Gitmiş miydi yani? Neden? Tüm köprüleri yakıp geldikten, bütün tabularını devirdikten sonra gitmiş miydi? Dişlerini sıktı kuzgun. Öyle sinirliydi ki, öfkeden elleri titriyordu. Şaka mıydı bu? Giderken birde arkasında mektup mu bırakmıştı yani? Nereye gittiğini bilmiyor muydu kuzgun? Kime gittiğini? Birde oturup burda onun bir kadın gibi isterik davranışlarından doğan anlamsız zırvalıklarını mı okuyacaktı?
Zarfı elinde buruşturup salonun ortasına attı. Hırsla giyindikten sonra dışarı çıktı.
*************
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Saplantı (+18)
Roman pour AdolescentsGünahlar ateşe dönüştü diye aşk özgürlükten vazgeçer miydi? O halde hangi bedende olduğunun ne önemi vardı? Lakin önemliydi işte. Derler ki: Uçsuz bucaksız bu gökyüzünün altında her birimiz küçücük birer kum tanesiyiz. O kadar varız ve dah...