Selam arkadaşlar yeni bölümle karşınızdayım..:) paylaştığım parçayla okuyabilirsiniz.. resimde ki yeni kız: Esel...:)
keyifli okumalar..:)***************
Aradan üç gün geçti. Timuçin'le tartışalı tam üç gün. Işıklar kapalıydı ve odayı aydınlatan küçük bir ışığın yansımasında aynadan kendisini izliyordu Eren. Üzerin de ki beyaz gecelikleri kadar solgun görünüyordu. Üç gündür daha da şiddetlenen ağrıları durumuna hiç yardımcı olmuyordu. Kendini kapana kısılmış gibi hissettiği bir sırada eliyle yüzünü okşadı ve gözlerini kıstı. Bir dakika içinde duyduğu sese başını çevirdi. Kapı açılmış ve içeriye mavi saçlı güzel bir kız girmişti. Ne olduğunu anlayamadan yüzüne bakarken o, kız gözlerini kaçırdı.
"ıhıım... Şey, afedersin rahatsız etmiyorum değil mi?"
"Hayır." Derken durumu anlamaya çalıştı Eren.
"Aslında buraya geldiğimi Ayaz bilmiyor. Yani söylemezsen harika olur. Bilirsin biraz aksi."Bu da ne demekti? Ayaz'ı tanıyor muydu? Ne zamandır? Buraya, bu canavar yuvasına elini kolunu sallayarak girebileceği kadar izin verdiğine göre Ayaz, tanınmaya değer olabilirdi bu kız. Usulca gülümsedi Eren ve başını sallarken perçemleri yüzüne düştü.
"Oldukça aksidir." Dedi.O vakit başını çevirip Eren'in yüzünü inceledi kız. İlginçti. Oldukça güzel görünüyordu bu çocuk. Dışarıda yürürken rastlayacağınız biri gibi değildi. Hatta bu ülkeden değilim dese inanıdı belki. Zira dikkatli bakmasa bu görünüşüyle biri onu kız zannedebilirdi. Ancak biraz solgun görünüyordu.
"Çok garip bir görünüşün var." Deyiverdi birden. Gülümsemesini sürdürdü Eren:
"Nasıl yani?" Dedi yumuşak bir sesle.
"Narin. Şey gibi..." Derken onun sözlerini Eren tamamladı.: "kız gibi mi?"
"Ah hayır, yani öyle demek istemedim. Öyle değil tabi."
"Dert etme." Derken oturduğu yerden kalkarak kızın önüne geldi. Yakından yüzünü incelemeye başladığında, diğeri gözlerini hiç kırpmadı. Başını sağa eğerken usulca fısıldadı Eren: "Biraz garip bir yapım var doğru."
Yutkundu. "Ben." Dedi. Kısa bir tereddütten sonra: "Ayaz senden çok bahsetti. Bende gelip görmek istedim. Merak ettim biraz." Diyerek gözlerini kaçırıp başka bir yöne bakarken dudaklarını büzdü.
"Demek boş vakitlerinizde dedikodumu yapıyorsunuz?" Diye sorarken tek kaşını kaldırdı."Nasıl? Yoo" Deyip yeşil gözlerini kocaman açtı. "Yok öyle laf arası bahsin geçti. Bende merak ettim.." Dedi panikle ve birden gözlerini devirdi. "Ah tamam. Ne kasıyorum ya. Bunun için muhtemelen vurulacağım.? Ölmeye meğilliyim zaten."
Kıkırdadı Eren:" Eee, merak ettiğin gibi miyim?"Başını çevirip tekrar yüzüne baktı:"Bilmem. Biraz." Deyip ellerini oynatarak birden komidinin yanına geçti. Ya hiperaktifti yada oldukça heyecanlı. Gülümserken başını eğdi, sırtı ona dönükken:
"Ne zamandır Ayaz'I tanıyorsun?" Diye sordu. Bu sorunun cevabını merak etse de tuhaf bir his oturdu derinlerine ve gülen yüzü soldu.
"Oldu biraz." Dedi kız birden.
"Ne kadar biraz?"
"Bir kaç hafta. Belki bir ay" derken kollarını birbir içine attı. Yüzüne ne zaman bakacak merak ediyordu.
"Sanırım öğrencisin." Diye konuyu değiştirirken yatağına oturdu Eren.
Algılayamadı kız ama yinede cevap verdi:"Evet. Ama siz zengin bebelerin gittiği kolejlerden birinde değilim. Benim ki daha mütevazi. " Derken gözlerini kıstı. Tek kaşını kaldırırken Eren, kızda doğrulup derin bir nefes aldı. "Devlet lisesi işte." Diye dudak büzdü.
Tekrar gülümserken: "İlginç." Diye mırıldandı Eren. Kız onun gülümsemesinin oldukça içten ve güzel olduğunu fark ettiğinde iğneleyici sözlerini boş verip başını çevirdi. Düşündüğü gibi iki yüzlü değil miydi yoksa rol mü yapıyordu karar veremedi. Belki biraz daha konuşmalıydı.
"Peki ya sen?" Diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Saplantı (+18)
Teen FictionGünahlar ateşe dönüştü diye aşk özgürlükten vazgeçer miydi? O halde hangi bedende olduğunun ne önemi vardı? Lakin önemliydi işte. Derler ki: Uçsuz bucaksız bu gökyüzünün altında her birimiz küçücük birer kum tanesiyiz. O kadar varız ve dah...