Keyifle ve ertelenmiş büyük bir hazla...
İyi okumalar.
*
Güneş henüz yeni yeni açık arazide yükselmeye başlamışken okul, dün geceki tüm yorgunluğuna inat ayaktaydı. Müzik sesleri gece geç saatlere kadar Hogwarts koridorlarında yankılanmış, öğrenciler ve davetliler Büyük Salonda dans ederek bu müziğe eşlik etmişlerdi.
Takım da gecenin çoğunu Büyük Salonda bir arada geçirmişti. Sohbet edip kadehler kaldırarak ve bol bol gülerek akreple yelkovanın birbirlerini kovalamalarına izin vermişlerdi. Bir ara Joy ve Yixing dansa kalktıklarında da gurur dolu kadehler Yixing için kalkmıştı.
Neredeyse herkes sabaha karşı odalarına dönse de yine de erkenden uyanmayı başarmışlardı. Çünkü misafir okullar ve öğrenciler maç sona erdiği ve kutlama töreni gerçekleştiği için artık kendi ülkelerine döneceklerdi. Kimse, kim bilir bir daha nerede, ne zaman görecekleri bu ihtişamlı gösteriyi kaçırmak istemiyordu.
Taş avlu ve göle inen yol öğrenci doluydu. Öncelikle Durmstrang Enstitüsü öğrencileri uğurlandı. Kara gemi gölün derinlerine batarken el sallayan kalabalığın arasında üç kişi; Sehun, Jongin ve Baekhyun sessizce ve kendi kendilerine boğulup gitmelerini diliyorlardı.
Ardından Beauxbatons Sihir Akademisi öğrencileri devasa atların çektiği arabalarına binmişlerdi. Yixing, Joy'dan sonunda bir öpücük almayı başardığında neredeyse onlarla o süslü arabaya binip gidecekti. Neyse ki Chanyeol ve Jongdae ona sakin olmasını söylemişler ve kız gittikten sonra istediği kadar bayılabileceğini söyleyip onu kalmaya ikna etmişlerdi. Tüm bunların arasında Junmyeon'un Irene ile yaptığı minik mektuplaşma anlaşması da Chanyeol'un gözünden kaçmamıştı.
İki okul da artık görünemeyecek kadar uzaklaştıklarında öğrenciler yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı. Yorgun olanlar ve dersi olmayanlar çoktan yatakhanelerine dönmüştü bile. Geri kalanlar da Büyük Salonda kahvaltıya ve arazide derslerden önce dinlenmek için oraya buraya dağılmışlardı.
Chanyeol'lerde herkes firesiz kahvaltıya gelmiş, hülyalı bakışlarıyla etrafını süzüp duran Yixing'in hatırı için de Slytherin masasında kahvaltıya oturmuşlardı. Daha doğrusu bu kısım artık işin bahanesi oluyordu ve bunu da hepsi biliyordu. Kalabalık neredeyse, hepsi orada oturmayı tercih ediyordu ama bunu isteyerek yapmak değil de gerektiği için yaptıklarını söylemek dillerine daha kolay geliyordu.
Jongin ikinci portakal suyunu da içerken Yixing beşinci kez dün geceki danslarında Joy'un ona yakışıklı göründüğünü söylediğini hatırlatıyordu.
"Acıktım ama az yiyeceğim çünkü Joy dün böyle iyi göründüğümü söyledi... Dün geç yatmama rağmen yine de dinç hissediyorum, zaten Joy da iyi göründüğümü söyledi... Bu arada Joy iyi göründüğümü düşünüyor..."
Yixing yeni bir Joy kompozisyonuna başlamak üzereyken Chanyeol lafını kesip Junmyeon'a döndü.
"Evet dostum, yeniden rakip takımların kaptanları olduğumuzu hatırlatma vaktim geldi."
Junmyeon bardağının arkasından hafifçe gülerek içmesini bitirdi.
"Meydan mı okuyorsun Park Chanyeol?"
Chanyeol ehhleyip gülerken Baekhyun elini kalbine koyup bıkkın bir ifadeyle araya girdi.
"Bu sene daha fazla maç telaşı kaldıracak halim kalmadı."
Chanyeol onun sitemine gülerken bu sitemin altında daha derin bir şeyler yattığını düşünmek istemişti. Mesela Gryffindor - Slytherin maçlarında bir an için bile olsa arada kalma ihtimali bile onu keyiflendiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Véspero || Chanbaek/Sekai
FanfictionPark Chanyeol, zehirli bir yılandı. Her an kanınıza karışabilirdi. Byun Baekhyun ise pençelerini arkasında saklayan naif bir aslandı. Kim Jongin, yeşil ve grinin uyumuydu. Gözleri donmuş bir orman gibiydi. Oh Sehun ise gün batımı gibi sarıydı. Soğum...