~
Şöyle denir;
Bir şeyi ne kadar uzun süre beklerseniz,
Onu aldığınızda o kadar çok takdir edersiniz.Keyifli okumalar.
~
*
Baekhyun, Hastane Kanadı kapısının önünde bir ileri bir geri kaçıncı turunu attığını saymayı bırakalı biraz olmuştu. Ellerini ovuşturup tırnaklarını kemirmekten parmakları ve saçlarını bir o tarafa bir bu tarafa çekiştirmekten saç dipleri acımıştı. Gözyaşı henüz kurumuştu ama endişeli bakışlarındaki bulutlar hala daha orada duruyordu. Camdan arazinin açıklığına bakarken eliyle gözlerini ovalamıştı, başının arkasından saplanan bir ağrı sinirlerini iyice bozuyordu. Koridorun gerisinden duyduğu adım sesleriyle gözlerini ovaladığı elini indirip bakışlarını o tarafa çevirdi.
Biraz sonra adımların yaklaşan seslerini daha net duydu. Hızlı ve birden fazla insana ait olduğu anlaşılan adımların sahipleri son köşeyi de döndüklerinde Baekhyun'un beklediği koridora girerlerken, Baekhyun, kalabalığın önünde şu an Sehun'dan sonra en çok görmek istediği yüzü görmüştü.
Chanyeol, arkasında Jongin ve diğer takım arkadaşlarıyla ve Kyungsoo, Jongdae ve Minseok ile beraber koridora girdiğinde Baekhyun'u görürken uzun adımlarını bir çırpıda atıp koridoru aşarak çabucak onun yanına geldi. Baekhyun kimseyi düşünmeden, düşünemeden, kendini onun ona uzanan kollarının arasına bırakırken alnını göğsüne yasladı. Chanyeol, kollarını ona dolayıp Baekhyun'un onun kollarına tam uyan vücudunu sarmaladı. Baekhyun sırtındaki kibar dokunuşu hissettiğinde nefesini aralarına bırakmıştı. Bu, Chanyeol'un ona 'geldim' deme şekliydi..
Baekhyun bir saniye de olsa gözlerini kapatıp burada kalmak istedi. Chanyeol'un her zaman var olduğuna inandığı "her şeyi halledebilecek gücünü" omuzlarında hissetmek istedi. Eli onun nemli formasının arkasını sıkarken gözlerine yeniden dolan yaşı zar zor bastırabildi.
Chanyeol'un sarılışından istemese de ayrılırken hemen arkasındaki Jongin'i gördü. Sehun'un formasını giyiyordu ve garip bir şekilde üzerinde sanki ona aitmiş gibi duruyordu. Biraz önce onunla tribünlerdeyken bir an sonra onu bileğinden yakalayışı ve merdivenlere sürükleyişi aklına gelmişti.
Sehun için endişelenmesi elbette normaldi, o anda sahadaki herkes Sehun için endişeleniyordu zaten. Baekhyun'un bu duruma takılmasını sağlayan şey Jongin'in neredeyse kendisi kadar endişelenmiş görünüyor olmasıydı. Sehun'la bu kadar yakın bir ilişki kurmuşlar mıydı gerçekten de? Baekhyun, eğer düşen Chanyeol olsaydı da bu şekilde endişeleneceğini aklından geçirirken düşüncelerinin arasından anlık bir aydınlanma geçmişti. Jongin'in tek omzundan dostane sarılışıyla kafasının içinde oradan oraya koşturan düşüncelerinden sıyrıldı.
"Bir gelişme var mı?"
Baekhyun kafasını iki yana sallarken Junmyeon'a ve diğerlerine sarılıyordu. Jongin hasta odasının kapalı kapısının önüne gidip içeriden bir ses duyma umuduyla başını yaklaştırırken Chanyeol yeniden Baekhyun'a döndü.
"Kimse hiçbir şey söylemedi mi?"
"Buraya gelene kadar baygındı. Binaya girdiğimizde inlemeleri başladı, Madam Pomfrey onu görünce bayılacak gibi oldu. Sonra da içeri girdiler ve çıkmadılar."
Sesi ağlamaktan titrek bir şekilde çıkıyordu. Yüzüne çizdiği bina renklerinden eser kalmamıştı. Chanyeol bakışlarıyla onun yanaklarını okşarken elinden başka bir şey gelmemesi canını sıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Véspero || Chanbaek/Sekai
FanfictionPark Chanyeol, zehirli bir yılandı. Her an kanınıza karışabilirdi. Byun Baekhyun ise pençelerini arkasında saklayan naif bir aslandı. Kim Jongin, yeşil ve grinin uyumuydu. Gözleri donmuş bir orman gibiydi. Oh Sehun ise gün batımı gibi sarıydı. Soğum...