Baekhyun hafifçe gözlerini kırpıştırarak kapadığında Chanyeol onun boynunu iyice kendine eğip güzel ağzına tamamen yerleşmişti.
Baekhyun öyle güzel öpülüyordu ki tüm yakalanma ihtimallerine karşın kıpırtısız bir şekilde duruyor ve Chanyeol'un bir ruh emici gibi onun yirmi bir gramını bedeninden ayırmasına müsaade ediyordu. Onu bir ruh emiciye benzettiği için kendine kızmıştı çünkü bir ruh emici bu şekilde insanları öpüyor olsa herkes Azkaban'a gitmek isterdi, değil mi?
Neden bu kadar güzel bir anda bu kadar saçma sapan şeyler düşündüğünü düşünürken Chanyeol yavaşça geriye çekilmişti. Al işte diye mırıldandı Baekhyun kendi kendine daha doyamamıştım, daha tam odaklanamamıştım bile...
Büyük Salona inen merdivenlerin altındaki gölgede kalan ufacık boşluktaydılar ve Baekhyun buraya ne ara sürüklendiğini hiç hatırlamıyordu.
"Ne düşünüyorsun?"
"Nasıl bu duruma geldiğimizi.."
"Ne varmış ki durumumuzda?"
"Sen ve ben öpüşüyoruz, bir merdivenin altındayız ve bu hiç doğru gelmiyor."
"Lütfen sadece birkaç dakika bir şeylerin doğru olup olmadığını düşünmeden hareket edebilir misin?"
"Sanırım bunu deneyebilirim.."
"Güzel, şimdi tekrar öp beni."
Baekhyun elini hafifçe onun cübbesinin yakasına doğru kaldırıp başını kendine doğru indirirken bu sefer Chanyeol gözlerini kapamıştı. Dudakları onunkilere değmeden hemen önce Baekhyun mırıldandığı bir şeyi hayal meyal hatırlıyordu.
"Seni se.."
"Baekhyun?"
"Ne?"
Tam duyamamıştı ve ne dediğini anlamak istiyordu. Gözlerini sıkı sıkıya bastırırken derinlerden gelen seslenmeyi bastırıp o ana geri dönmeye çalıştı.
"BAEKHYUN?"
"Ne, NEEE!?"
Baekhyun aniden gözlerini açarken yastığında başını yana döndürdü. Sehun gözlerini dikmiş onu izliyordu.
"Efendim?"
Sehun'un gözleri şüpheyle kısılırken Baekhyun'un biraz önce 'Ne?!" diye haykıran sesi bir yerlere kaçmış ve sakince efendim diyen sesine kendisi bile inanamamıştı.
"Garip sesler çıkarıyordun, kabus görüyorsun diye düşündüm."
Baekhyun afallarken ne diyeceğini şaşırmıştı.
"Ah, evet şey.. Kâbus görüyordum sanırım, her şey bulanıktı ve hiçbir şey hatırlamıyorum."
Sehun kafasını sallarken gözleri hala kısılıydı. Baekhyun'un garip davranışları dikkatinden kaçmamıştı ama uyku sersemi onu zorlamayacaktı da. Kendini geri yastığına bırakıp arkasını dönerken Baekhyun boş gözlerle tavanı izliyordu.
Ne görmüştü o öyle..
Dili istemsiz bir hareketle alt dudağını yalarken beynindeki düşünceler fır dönüyordu ve elleri terlemişti. Chanyeol'un söylediği son şeyi hatırlamak hatta belki yeniden o ana dönüp bizzat duymak için gözlerini kapayıp sıkı sıkıya bastırdı ama ne yazık ki ne önceki ne de yeni bir rüyaya düşmeden sabaha kadar deliksiz bir şekilde uyudu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Véspero || Chanbaek/Sekai
Fiksi PenggemarPark Chanyeol, zehirli bir yılandı. Her an kanınıza karışabilirdi. Byun Baekhyun ise pençelerini arkasında saklayan naif bir aslandı. Kim Jongin, yeşil ve grinin uyumuydu. Gözleri donmuş bir orman gibiydi. Oh Sehun ise gün batımı gibi sarıydı. Soğum...