Chanyeol gözleri kapalı, sırtı yatağın başlığına, başı da duvara yaslı bir şekilde kıpırdamadan karanlığın içinde dakikalardır durmaya devam ederken, açılan kapı sesiyle gözlerini araladı.
"Gelmeyeceğimi başka nasıl ifade edebilirim Byun?"
"Benim.."
Chanyeol, Jongin'in sesini duyduğunda oturduğu yatakta dikleşirken, Jongin içeri girip odayı aydınlattı. Chanyeol'un gözleri ışığa alışmaya çalışırken, Jongin de ayakta, eli ensesinde öylece dikiliyordu.
"Yemeğe inmiyor musun?"
"Bugün de herkes yememe taktı!"
"Chanyeol."
Chanyeol başını diğer tarafa çevirip duvara bakarken, Jongin yanına gelip yatağın ucuna oturmuştu.
"Büyük hata ettim, üzgünüm."
"Biri mi gönderdi seni? Yixing falan?"
"Neden, kendim gelip özür dileyemez miyim?"
"Bilmem, maçın üzerinden asırlar geçti de.." dedi Chanyeol alayla.
"Kızgınsın diye gelmek istemedim. Hem 'gözüme görünmesin o Jongin' diye haykırıyordun ya soyunma odasında."
Chanyeol onun inatçı yüzüne bakarken bir an pişman oldu, duyduğunu elbette bilmiyordu, hem onu, o anın kızgınlığıyla söylemişti.
"Öyle dedim diye.. Sen yine de gelmeliydin." dedi kollarını göğsünde birleştirip, mızırdanarak.
"Kendime de kızıyordum."
"İnan ben de kızıyordum."
"Kaptanlığının ilk maçı için üzgünüm, cidden diyecek bir şeyim yok. Sadece topa odaklıydım ama bir an o aptalın söylediklerini duydum ve.."
Chanyeol ona dönüp kolunu tutarken, kısılan gözleriyle doğrudan yüzüne baktı.
"Biliyordum bir şey olduğunu." dedi telaşla."O dalıştan galip çıkan sen olmalıydın. Kim bir şey dedi, Sehun mu?"
"Hayır, hayır." dedi Jongin kafasını iki yana sallayarak, tabii ki Oh Sehun bir şey dememişti, adam adaletli oyunda bir dünya markasıydı.
"Gryffindor tribünlerinin dibindeydik ya, oradan birisi işte, kim bilmiyorum."
"Ne dedi Jongin?"
Jongin başını öne eğdiğinde, Chanyeol'un kaşları iyice çatılmıştı. Ne böylesine üzmüştü ki onu?
"Aptalca şeyler işte, ailemin yüz karası olduğumu falan.. Benim yüzümden annemin evde ağlıyor olduğunu.." dedi Jongin eliyle alnını sıkarak, alay etmeye çalışan ama yıkılmış bir ses tonu vardı.
Hatırlayıp, bir de dile getirmek onu yeniden üzmüştü. Chanyeol onun kolunu tutan elini omzuna çıkartıp, omzunu sıktı hafifçe.
Göğüs kafesine bir bludger yese daha rahat nefes alırmışçasına nefesi daralmıştı bir anda.
"Kim dediyse bulup öldüreceğim." dedi dişlerinin arasından.
Jongin kafasını kaldırıp, yüzüne bir gülümseme oturtmaya çalışırken başını salladı iki yana. Gözlerinin yeşilinin derinlerinde bir şey akıp gidiyordu.
Chanyeol uzanıp kolunu onun omzundan sararken, Jongin'in başı onun omzuna düştü. Öylece kalırlarken, Chanyeol'un çatık kaşlarının altındaki kırık gözleri doğrudan karşısındaki duvara bakıyordu.
"İnan bulacağım. Bulacağım ve Jonginimi üzdüğü için de kafasını kopartacağım.."
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Véspero || Chanbaek/Sekai
FanficPark Chanyeol, zehirli bir yılandı. Her an kanınıza karışabilirdi. Byun Baekhyun ise pençelerini arkasında saklayan naif bir aslandı. Kim Jongin, yeşil ve grinin uyumuydu. Gözleri donmuş bir orman gibiydi. Oh Sehun ise gün batımı gibi sarıydı. Soğum...