26

9.2K 338 99
                                    

Medyadaki şarkıyı dinleyerek okuyun özellikle son satırlarını. Bir de bu şarkı ile editler çok güzel olacak bu bölümle ilgili. Aklınızda bulunsun yani😶

🖤


" Siyah beyaz tuşlarında piyanomun,
Seni çalıyorum şimdi.
Çaldıkça çoğalıyorsun odada,
Sen arttıkça ben kayboluyorum. "

🖤

Huzurluydum. Kafamın hemen altında sevdiğim, yüreği güzel adam varken sadece mutlu ve huzurluyum.

Asaf'ın sarhoşluğu sızma derecesine gelecekken Açelya hemen kahve yapıp içirmişti. Asaf ondan sonra kendine gelmişti.

Bizde saatin geçmesiyle masayı hazırlayıp yemeğimizi yemiştik. Sofrayı topla, mutfağı hallet derken saat 10:00 olmuştu.

Şimdi ise ben koltukta Ayaz'ın dizlerinde yatmıştım, o ise saçlarımla oynuyordu. Mert terasta telefonla konuşuyordu. Defne ve Uras yerde oturmuştu.

Uras sırtını koltuğa dayamış, Defne ise onun göğsüne sırtını dayamıştı. Onların klasik oturma biçimiydi, genelde hep bu pozisyonda olurlardı.

Asaf ve Açelya ise telefondan bir videoya bakıp yorum yapıyorlardı. Başak ve Deniz ise Başak'ın baktığı kıyafet dergisine bakmakla meşgullerdi. Mutluluğu hissettiğim çok güzel bir andı.

O sırada Mert içeri girdi ve tekli koltuğa oturdu. Ayaz'ın saçımdaki elinin durmasıyla şaşkınca kafamı yukarı kaldırarak ona baktım.

Eli kafamda donmuş gibi duruyordu. Yine kaşlarını çatmış kapalı olan televizyona gözlerini dikmiş boş bir şekilde bakıyordu.

Kalbimin hızlı çarpmaya başlamasıyla kafamı aniden kaldırdım.

"Ayaz?" dedim titrek bir sesle. Ne olduğunu anlayamamıştım.

Benim seslenmemle herkes bana dikkat kesildi. Ayaz ise hiç ses çıkarmıyor hala aynı yere bakıyordu.

Gözüm ellerine kaydığında ellerini yumruk yapıp sıktığını farkettim.

"Ayaz ne oldu?" dedim. Gözlerim dolmaya başlamıştı.

Ayağa kalkıp diğerlerine baktım. "N-ne oldu siz biliyorsunuz?" dedim daha çok kendimle konuşur gibi.

"Hadi kalkın hastaneye gidelim niye böyle duruyor?!" dedim gittikçe yükselen sesimle. Gözümden ard arda birkaç damla yaş yere düşmüştü.

Ayaz zorlukla yumruk yaptığı elinin birini açıp yavaşça havaya kaldırdı. Dur demek istiyordu.

Ayaz o an hırıltılı bir nefes aldı. Ya da çalıştı. Arka arkaya nefes almaya çalışmasıyla ağzımdan bir hıçkırık firar etti.

Benim sesimle Ayaz'ın televizyonda olan gözleri benim gözlerime kenetlendi. Dolu dolu bakan mavi gözlerime bakıyordu.

Gözlerinde tek hissettiğim duygu çaresizlikti.

Asaf'ın sesiyle kısa süteliğine ona baktım. "Ayaz getireyim mi?"

Ona ne yi demeye bile mecalim kalmamıştı.

Ayakta, Ayaz'ın tam karşısında dururken kafamı hafifçe sağ omzuma yatırdım ve gözümden yaşlar yana doğru süzüldü. Onunda gözlerinin dolduğunu gördüm.

Bir kere gözünü kapatsa akacaktı. Artık korku tüm vücudumu sarmıştı. Ayaz yine hırıltılı bir nefes alıp öksürmeye başladı.

Öksürürken burnunun kanamasıyla şok içinde suratına baktım. O farketmemişti ya da umursamıyordu.

Mümkünat | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin