30

8.3K 293 88
                                    

30. Bölüm. Bakıyorum da ne güzel gelmişiz...

"Ay ben bu kızı parçalarım!"

Bu kızın yine burada ne işi vardı Allah Aşkına?! Kovsa mıydım?

"Ayaz'um bu çırpı bacaklıyı hala göndermedin mi? Bak beni isteyen çok varırım onlara." deyip öyle bir güldü ki kulaklarımda dakikalarca çınladı. Hayır hayır bu böyle olmayacaktı. Insanları Kovan bir kız değildim fakat hem sevgilime sulanıyordu ki sevgilisi olduğu halde. Ayrıca bana çırpı bacaklı dedi!

" Bak Huriye bu Ayaz var ya şuan karşında gördüğün çırpı bacaklıya aşık! Bende ona çok aşığım. Şimdi kalbini kırmadan evine git lütfen ayrıca ben sevgilime güç kuvvet olsun diye kek de yaparım dolma da sararım tamam mı?!"

Uzun soluklu cümlemden sonra Derin bir nefes aldım. Huriye tepkisiz birkaç saniye durdu fakat sonrasında hiç ses çıkarmadan başını sallayıp gitti.

O sırada Ayaz elini çenemi altına getirip kendisine çevirdi.

" Sen çok mu aşıksın bana? " Öyle yoğun bakıyordu ki şuan oturup bu bakışları altında ağlayabilirdim.

O an içimden sadece Allah'ım dedim, ne olur bu bakışları esirgeme benden.

Bakışlarının etkisinden az da olsa çıktığımda sözlerine odaklandım fakat verdiğim tek cevap," Hı hım." olmuştu. Bizimkilerin hepsi karşımda duruyordu ancak tek gördüğüm Ayaz'dı.

Gamzesini göstererek gülümsedi ve eğilip dudaklarıma ufak fakat etkili bir öpücük bıraktı. Sonrasında ise kollarını belime sararak derince sarıldı. Bende hızla elimi boynuna doladım.

Içimde büyüyen korkuya engel olamıyordum. Başımı boynuna gömüp sakince gözümü kapattım. Dolduğunu bile farketmediğim gözlerimden kapatınca bir damla Ayaz'ın boynuna doğru süzüldü.

"Şşh ağlama, güzel bebeğim,"dedi fısıltıyla kulağıma doğru." Senin her gözyaşına her şeyi yakarım. Eğer benim için ağlamaya devam edersen kendimi yakarım. " sözleriyle birlikte tişörtünün omuz kısmını elimde topladım ve sıktım.

Boynuna ufacık bir öpücük kondurdum ve geri çekildim.

Herkesin Masada oturup dikkate bize baktığını görünce yüzümün kızardığını hissettim.

Ayaz ise onları hiç umursamadan elimi tutup sandalyeye oturdu. Bende yanında ki sandalyeye oturunca elimi alıp kendi dizine koydu.

Ona her baktığımda gözümün önüne dün çaresizce anlattığı anlar geliyordu ve bu gözlerimi dolduruyordu fakat ağlarsam kendini kötü hissedecekti.

Ağlamak işe yaramıyordu. Elimden gelen ne varsa yapacaktım.

Yemek yemeye başlamadan dönüp Ayaz 'ın tabağını elime aldım ve içine sofra da ne varsa doldurmaya başladım. Yemek yemeyeceğini biliyordum fakat az da olsa yemek zorundaydı.

Kulağıma yaklaşınca nefesimi tuttum. "Cemre'm ne yapıyorsun?" dedi kısık bir sesle.

Derin bir nefes alıp iyice doldurduğum tabağı önüne koydum ve ona döndüm.

"Ayaz'ım, hadi atıştır onlardan." dedim sakince. O ise gözlerime öyle bakıyordu ki içim erimişti. Gözlerinde ki yoğunluk içimi eritecek derecedeydi.

Birkaç saniye gözünü kapatıp iç çekti.

"Hani sen bana Gökyüzlü'm diyorsun, Ayaz' ım diyorsun ya içim gidiyor sana be güzelim."

Bu nasıl bir şeydi? İçimdeki ağlama hissiyatı gitmiyordu. Şuan onu üzmeyecek olsam sıkı sıkı sarılıp sarsılarak ağlayabilirdim. Öyle bir haldeydim.

Mümkünat | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin