29

8.5K 300 44
                                    

Bölümü medyada ki şarkı ile Okuyun lütfen :')

'Ayaz Feza Soykan'

Gözümü zorlukla araladığımda hala yattığım pozisyonda, Cemre'nin göğsünde, onun kokusunda olduğumu farkettim.

Bütün olanlar imkansız geliyordu. 3 yıl boyunca hiç bıkmadan, usanmadan sevipte sonrasında kokusuyla uykuya dalmak akılalmaz hale geliyordu.

Belki de ölümüm yakın olduğu için ödüllendirilmişimdir.

Gülümseyerek kokusunu içime çekerken ani gelen göğüs ağrısıyla dişlerimi sıktım hala kafamı kaldırmamıştım bile. Onu uyandıramazdım üstelik canım acıdığı için hiç uyandıramazdım. Derin derin nefes aldım ve dayanılmaz hale gelen ağrıyı azaltmaya çalıştım.

Umarım yine nefesim kesilmezdi öyle olunca tepkilerim daha büyük olabiliyordu. Bir elimi zorlukla kaldırıp ikimizin arasına koyup göğsüme bastırdım. Kemiklerim tek tek saplanıyor gibiydi.

Artık kaldıramıyordum. Daha çok küçükken omzuma yüklenen bu ağrılara göğüs geremiyordum.

Yorulmuştum.

Acının şiddetini arttırmasıyla dişlerimi kıracak kadar birbirine bastırdım. Gözlerimin dolduğunu hissetmemle derin bir nefes aldım.

Saçmalayamazdım. Ağlamak da neydi?

Yıllardır göz yaşını unutmuş gözlerim dün Cemre'me anlatmak içime ağır gelmişti ve kuruduğunu zannettiğim gözyaşlarım akmıştı.

Aldığım Derin nefeslerden dolayı şiddetle inip kalkan göğsüm Asra'ya çarpıyordu ve ben onu uyandırmaktan deli gibi korkuyordum.

Bu hafta sonu almam gereken kemoterapiyi Cemre ile vakit geçirmek için ertelemiştim muhtemelen Ağrım bu yüzden bu denli şiddetlenmişti.

Kafamı hafifce kaldırıp güzel yüzüne baktım.

Göz kapakları o güzel mavilerini kapatmıştı. Masum bir şekilde uyumasına bile aşıktım. O benim yaşama sebebimdi. Öleceksem bile onu severek ölecektim.

Dayanacak gücüm kalmadığı gecelerde onun kokusuna bir gün kavuşma hayaliyle ayakta kalıyordum.

Benim güzel bebeğim de güzel yüreği de beni kabul etmiş sıkıca sarmıştı.

O beni kabul etmese, istemese zaten pamuk ipi ile tutunduğum hayattan çoktan vazgeçmiş olurdum.

Onun öğrenmesini istememiştim.

Bu güne kadar söylememek için elimden gelen her şeyi yapmıştım. Onun benim yüzümden ağlaması bile içimi sızlatıyordu.

Hastalığım ilerlemiş olmasaydı onu üzmeyi göze almazdım ama artık ağrılarım artmıştı ve nerede ne olacağı belli olmaz hale gelmişti.

Söylemeseydim beni öyle görmek onu hem üzecek hem meraklandıracaktı.

Benim Cemre kızım öğrenmişti. Benim yıllardır içinde boğulduğum belayı öğrenmişti.

O akan her gözyaşı içime kor alev bıraksa da onu bırakacak kadar güçlü değildim. Onu bıraktığım anda yıkılırdım.

Şimdi de kokusunu bu kadar yakından solumuşken onu bırakamazdım.

Öyle korkuyordum ki ölünce sevemezsem onu diye. Alamazsam kokusunu? Göremezsem o mavi gözlerini?

Acıyan göğsüme bu düşüncenin ağırlığı yüklenince gözümde tutamadığım bir damla Asra'mın açıkta kalan karnının üzerine düştü.

Mümkünat | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin