20

9.9K 374 65
                                    

Anlamak istiyorum. Onun gözüne baktığımda gördüğüm yorgunluğun sebebini anlamak, öğrenmek istiyorum. Gözleri öyle yorgun bakıyor ki içime düşen ateş tüm vücudumu küle çeviriyordu. Gün geçtikçe zayıflayan bedeni boğazımda yumru oluşturuyordu. Yutkunmaya çalışsam bile gitmiyordu.

Gözlerinin altı morarmış oluyordu bazen. Yorgunluğunu her uzuvlarında hissediyor gibi bakıyordu. Elalarını her mavilerime çevirişinde içinde hapsolayım istiyordum.

Onun o yorgunluğunu çekip alayım. Acısı her neyse bana geçsin istiyordum. Elimi her tutuşunda yüreğime işleyen sevgiyle onu kendime bağlamak istiyorum. Ama bir şey var. Bir gerçek var ve ben bu gerçeği bilmiyorum.

İlk günlerde benden saklıyor, yalanlarla üstünü örtmeye çalışıyorlardı. Fakat şuan yalan söylemiyorlar ama dillerinden doğru da akmıyordu.

Sevgilim söyle acını, acımız olsun.
Söyle gülüşü güzelim, anlat bana içini kemiren bu acı yığınını.

Yalan söylemek istemiyordu. Saklıyordu ama artık üstünü örtmüyordu. Belki de kapatmaya gücü yetmiyordu artık.

Bugün cuma günüydü. Yarın sabah erkenden Ayaz'ın dağ evine gidecektik. Zor da olsa ailemden izin almıştım.

Zaten Ayaz 'la gideceğimi söylemesem de tahmin ediyorlardı. Her ne kadar içlerine sinmese de bana güveniyorlardı.

Sabah erkenden Ayaz beni alacaktı. Zaten benden bir yaş büyüktü bu nedenle 18 yaşına girer girmez ehliyet almış ama sıklıkla araba kullanmazmış.

Yarın onunla birlikte gidecektik. Arabayı o sürecekti. İlk kez öyle görecektim.

Okulun arka bahçesinde çimenlerde oturuyorduk. Başak ve Deniz son günlerde ilişkilerine tam olarak başlamaya çalışıyorlardı. Çok ani olduğu için hiçbir şey oturmamıştı fakat şimdi iyilerdi.

Çimenlerin üzerinde Başak ve Deniz karşılıklı oturmuş bir şey konuşuyorlardı.

Asaf açelya'nın dizine yatmış, Açelya ise Asaf'ın saçı ile oynuyordu. Defne ve Uras bir ağaca yaslanmış yan yana oturuyorlardı, el ele tutuşmuş şekildelerdi.

Mert telefonda oyun oynuyordu. Biz ise başka bir ağaca yaslanmış oturuyorduk. Ben Ayaz'ın omzuna başımı koymuştum Ayaz'ın ise bir eli eteğimin üzerinde bacağımda duruyordu.

Onun bana her bakışı, her dokunuşu içimi titretiyordu.

Herkes ailesinden izin almıştı yarın sabah biz birlikte giderken onlar Uras'ın ve Deniz'in arabasıyla geleceklerdi.

Onunla ve arkadaşlarımla vakit geçireceğim için heyecanlıydım. Aslında sürekli bir aradaydık ama orada farklı aktiviteler yapabilecektik.

"Tam olarak kaçta çıkalım. Anayolda buluşuruz." dedi Deniz. Sözlerinin ardından Ayaz'ın bacağımdaki eli hafifçe kıpırdandı. Derin bir nefes aldım o ise hiçbir şey çaktırmadan Deniz'i yanıtladı.

"saat 6:30 gibi çıkın dediğin gibi Anayolda birleşir gideriz."

Deniz ise onu başıyla onayladı. Daha önce sevgilim olmaması ile birlikte karşı cinsle sadece Deniz ve Mert ile yakındım.

Onlarda kardeş kontenjanında olurdu. Ayaz ile bu şekilde olmak beni hem heyecanlandırıyor hem de mutlu ediyordu.

" Ooo buralarda mıydınız? Bende tam Asra ile konuşmaya gelecektim." arkadan gelen ses ile irkildim.

Barkın yayvan adımlarla bu tarafa doğru geliyordu. Yanımdaki Ayaz'ın bedeninin kasıldığını hissettim.

Sinirleniyordu. Yavaşça başımı ona çevirdim. Başım onun kafasının az altında kalıyordu bu yüzden hafifçe arkaya yatırdım.

Belirgin çene kemiği, dişini sıktığı için daha da belirginleşmişti. Dudaklarını birbirine yapıştırmış sinirle Barkın'a bakıyordu.

"Ne diyorsun lan sen?" diye sinirle çıkıştı Mert.

Hepimiz Barkın'ın önümüzde dikilmesini izliyorduk.

Ayaz ani bir hamle ile ayağa kalkıp Barkın'ın önüne geçti. Barkın'ın yüzünde sinir bozucu bir sırıtma mevcuttu.

"Diyorum ki Mert'ciğim arkadaşınızın bu çocukla sevgili olmasına nasıl izin verdiniz anlamıyorum." dedi Mert'in az önceki sorusuna ithafen.

"Lan bak belana sıçtırtma defol git!" diyerek çıkışan Ayaz'la sanki keyfi daha çok yerine gelmiş gibiydi Barkın.

"Söylesene seviyorum diye geçindiğin sevgilinden neler sakladığını biliyor mu o?" diye sordu pis pis gülerken. Kaşlarım çatıldı. Yine o gizlenen olayın konusu açılmıştı.

Benim bile bilmediğim mevzuyu Barkın biliyordu.

"Kes sesini tek bir kelime dahi etme." diyen Ayaz'a döndü bakışlarım. İnkar etmemişti. Bir şey saklamıyorum dememişti.

Bunun üzerine Barkın gözlerini bana çevirerek devam etti. "Asra sen önce sevgilini iyi tanı. Eminim onun hakkında öğrendiklerinden sonra yanında durmayacaksın."

Ayaz 'ın bakışları bana döndü. Ela gözlerinde korku sezdim kısa bir an. Sanki Barkın' ın dediği gibi giderim diye korkmuştu. Belki de ben öyle hissetmiştim.

Ama bilmiyordu ki ben asla bırakmazdım bu saatten sonra. O benden ne gizliyor bilmiyordum ama eğer bana ihanet etmediyse her koşulda yanında olurdum.

Seni seviyorum sevgilim.
Kanayan yüreğine inat, seni deliler gibi seviyorum.

"Kusura bakma Barkın sevgilim beni benden daha çok düşündüğü için aramızda bilinmeyen şeyler var. Emin ol bu sadece bizi ilgilendirir. Ben ne olursa olsun onu her şeyiyle seviyorum." dedim.

Sözlerim Barkın'ın sinirlenmesini sağlarken Ayaz'ın güzel bakışlarına maruz kaldım.

Öyle güzel bakıyordu ki göğsüme sokup bir daha çıkarmamak istiyordum. Onun kokusu burnumdan gitmesin istiyordum.

Onun ela gözleri olmasa yaşayamazmışım gibi hissediyordum. Bunca yıl o yokken nasıl yaşıyordum hala anlayamıyorum.

Barkın sinirle olduğumuz yeri terk etmek için adımlarken son sözlerini aramıza bomba gibi bırakarak gitti.

"Sonsuza kadar seveceğin bir sevgilin olmayınca ne yapacağını çok merak ediyorum Asra."

Ben geldim! Bu bölümü 3 gündür yazıyorum. Çok hastayım.

Sizce Asra kuruntu mu yapıyor?

Peki Barkın ne demek istedi?

Dağ evinde neler olacak?

Bölümü 2 kelime ile anlatır mısınız?

Neyse bana bir geçmiş olsun hediyesi olarak mor kalp emojimizi atabilirsiniz. 💜

Sizi seviyorum canımın içleri.

İnstagram: kafamdaki.sarap

Parodi hesapları yönetmek isteyen buraya yazabilir.

Mümkünat | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin