4. "Yakınlık"

15.1K 897 140
                                    

Pusat ve Mete 'yi böyle hayal edebilirsiniz ve sizce de çok harika bir çevirmen ve editör değil miyim kdmskdkdkkdks

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Pusat ve Mete 'yi böyle hayal edebilirsiniz ve sizce de çok harika bir çevirmen ve editör değil miyim kdmskdkdkkdks

Keyifli okumalaaar

Şevkle elindeki çamuru bir şekle sokmaya çalışırken ondan biraz uzakta kendisini izleyen adamdan habersizdi.

Tek amacı bu çamuru güzel bir şekle sokmaktı. Ellerinde iyice yoğurup yeniden yere bıraktı. Ufak ufak alıp sanki bir kase yapar gibi şekillendirdiğinde giydiği tulumun dizlerini kirletmişti ama hiç umurunda değildi. Ayağı kalkıp etrafına baktı ve onu izleyen Pusat'a sırıttı. Birkaç adım uzaklıktaki ağaca gidip etrafında dolaştı. En sonunda kurumuş yaprakları olabildiğince toplamış, yeniden eski imalathanesine gelmişti.

Mete, içindeki çocuksu sevinçle yere oturup bağdaş kurdu. Yaprakların bazılarını avuç içlerinde öğüttü bazılarını ise sadece görsel şölen olsun diye dizdi. En sonunda şato görünümlü minik kalesi bitmişti. Alnındaki teri silip ayağı kalktı. Koşarak hâlâ daha kendisini izleyen Pusat'ın yanına gitti. "Pusat!"

Beyaz dişlerini göstererek sırıttığında, küçük bir çocuğa tam olarak benziyordu. Alnında farkında bile olmadığı çamur, yanaklarındaki minik birkaç iz ve dizlerindeki çimen izleri... Haylaz bir çocuktan öte değildi ve o kadar tatlıydı ki!

Pusat ona bakıp tebessüm ettiğinde, hızla çardağa girip parmağının ucuyla imalathanesini gösterdi. "Bak, ne yaptım? Hemen, hemen gel!"

Üst üste attığı bacaklarını yavaşça çözüp ayağı kalktığında, Mete hızlıca çardaktan çıkıp kalesinin yanına koştu. Pusat ağır adımlarla küçüğünün yanına geldiğinde, onun bir saattir uğraştığı şeye baktı. "Ne bu?" Dedi, anlamadığı için üzülebileceği ihtimalini göz önünde bulundurup, yumuşak bir sesle.

Mete ise heyecanla, sanki bunu sormasını bekliyormuş gibi konuştu. "Çok güzel bir kale bu. Bak burası giriş, burada insanlar oturuyor, burada televizyon izliyorlar, bak mesela burada kral ve kraliçe var." Dedi, tuhaf iki yan yana çamurdan heykeli gösterip.

Pusat, ona bakmadan anlattığı kalesine son bir kez bakıp takdir eder gibi 'Hmm'ladı. "Çok güzel görünüyor."

Mete, sırıtarak ona baktı. "Ben de çok beğendim. Ama bak," Dedi huysuzmuş gibi kaşlarını çatarak. "Kral askerlerin televizyon izlemesine izin vermiyor."

Pusat gülmemeye çalışır gibi bakarken Mete ise hiç ondan tarafa bakmıyor, sadece kral diye hitap ettiği heykele bakıyordu. "Neden izin vermiyor ki?"

Mete, sanki çok kızgınmış gibi dudaklarını birbirine bastırdı. Dışardan bir göz olarak eğer onun bu halini tasvir etmek gerekirse, sadece kaşlarını çatıp dudaklarını birbirine bastırmış, buna rağmen de çok tatlı ve sarılması gereken bir çocuk gibi gözüküyordu. Kısaca Mete kimseyi görünüşüyle korkutamazdı.

MASUM -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin