Farklı bir paralel evrende geçiyor. Mete doğru dürüst hiç kötü bir an yaşamamış, ailesi ile mutlu, tek çocuk, 18 yaşında ve arada yaptığı 'yaramazlıklar' dışında her şey sıradan. Pusat'ın ailesi hayatta sadece onun için değişen bir şey yok ve o da 18 yaşında.
"Anne ben çıkıyorum!"
"Paran var mı?"
"Var var merak etme." Diyerek mutfaktaki annesini yanıtlayıp evden çıktı. Apartmandan ayrılıp ellerini cebine soktu, dudaklarında bir ıslıkla, karşılaştığı tanıdık esnaflara baş selamı vererek okuluna yürümeye başladı. "Kolay gelsin Hamdi Amca!"
Adam, sigara yüzünden sararan bıyıklarını boyarken duyduğu ses ile başını kaldırdı. Bu çocuk onunla yine alay ediyordu! "Kolaysa başına gelsin!"
"Ohoo Hamdi Amca! Hem tüttür hem de bana laf et."
Mahalledekiler, ikilinin konuşmasına kıkırdadığında, adam iskelesini dükkana bırakıp 'Berber Hamdi' yazan kapıyı örttü. Mete dudaklarındaki keyifli tebessüm ile yoluna devam etti. Mahallenin yakınlarındaki -özellikle yakın olması için tercih vermişti- liseye göz ucuyla baktı. "Gidesim yok." Hayıflandı kendi kendine ancak adımları hız kesmemişti.
"Mete!"
"Efendim?!"
En yakın arkadaşı yanağına sıkı bir makas alıp parmaklarını öptü. "Gidecek miyiz?"
"Nereye?" Dedi, aklı henüz yerine gelmediği için verdiği halı saha sözünü unuttuğundan. Gözleri açıldı, aklı başına gelince.
"Annem o yüzden paran var mı, dedi!"
Özgür, göz devirerek yola devam ederken göz ucu ile etrafına bakıyordu. "Var mı peki?"
"He var da-" Özgür'ün dikkatini çeken şeye bakmak adına aynı yöne çevirdi bakışlarını. "Sen nereye bakıyorsun?"
"Yavrum," Konuşmasından taşan ağır kekoluğu, sözlerine de bulaşmıştı. "Şu arabaya bak."
Mete, arkadaşının gösterdiği yere bakıp ıslık çaldı. "Taş gibi."
Özgür, ona kısa bir an bakıp adım atmaya devam ederken konuştu. "Birkaç gündür hep buralarda."
Mete pek umursamadı bu bilgiyi. Kısaca omuz silkerek de gayet belli etmişti. "Ee? Ne yapalım şimdi?"
Özgür, içinden geçirdiği cümlelerde kendi paranoyaklığına hakaretler ediyordu. "Hiç, tanıdık birininse birkaç tur attırsın, diyecektim."
Mete, sabah saatlerinin getirdiği hal ile esnedi. "Bu kadar zengin tanıdığım yok."
Özgür, nefesini bıraktı. "Ulan inşallah başka bir paralel evrende zenginimdir, bari o mutlu olsun."
Mete sırıttı. Her seferinde bunu söylüyordu. "Belki başka bir paralel evrende yoksun?"
Burun kıvırdı, hemen. "Kına yakarsın."
Kahkaha attığında, Özgür de gülmüş, okula girmişlerdi. "Bu arada Buse'nin, hani on birinci sınıflardan, çıkma teklifini kabul etmedin ya?"
"Bu sefer neymiş?"
Özgür kıkırdadı. "Burnu havada herifin tekiymişsin. Bu sefer sen gitsen, o kabul etmezmiş."
"Bak sen?"
Özgür, duyduğu kelimelerin ardından hissettiğiyle gülüşü soldu. "Lan sakın!"
"Bir şey yapmadım."
"Gidip teklif edersen gebertirim seni!"
Mete göz devirip yanaklarını şişirerek ofladı. "Aman be! Sevmiyordum zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM -GAY
RomanceMete ile Pusat Suç makinesi ve Masumluğun tanımı (Bebek gibi) Sanıldığının aksine Pusat asla Mete'ye zarar vermezdi. O, onun saflığına, hareketlerinin çocuksuluğuna, düşüncelerinin masumluğuna aşık olmuştu. Her baktığında içinde heyelanlar yaratan...