Oy sınırı:110
Belirli bir kısımdan sonrası smut bu yüzden en azından biraz yorum yaparsınız demi?
🦠🦠🦠
"Ee?"
"Maça kızını attım."
"Kaybettin yani?"
Semih, Mete'nin öflemesine gülüp başını iki yana salladı. "Ne yapayım? Onu atarsan kaybedersin."
Mete, oyun bozancılık yapmamak için başını salladı. Biraz sonra eli Semih kazandığında, bu sefer 101 oynamak istemişlerdi. Mete'ye kısa sürede nasıl oynandığını öğretip hemen tahtaları kaptılar. Semih ve Cemal taşları düzelttiğinde, Denizhan ile bakıştılar. "Oynamayı biliyor musun?"
Göz kırptı, Denzihan. "Ayıpsın, ortalığın anası ağlayacak."
Mete, neyi kast ettiğini anlamasa da başını salladı. "Ee, ne üstüne oynuyoruz?"
Denizhan, düşünür gibi başını masaya çevirdi. Düzelttikleri taşları izlerken sırıttı. "Benim çözmem gereken testler var. Kazanırsak ellerinizden öper."
Semih göz devirip Mete'ye döndü. "Sen?"
Omuz silkti yavaşça. Ne isteyebilirdi ki? Zaten istediği her şey oluyordu, bu evde. "Bilmem, bir şey istemiyorum."
"Olur mu hiç, Mete? Bir şey istemen lazım."
"Ama zaten istediğim her şeyi yapıyorlar."
Denizhan ile beraber üçünün de dudakları büzüldü. Yani. Biraz öyle olabilirdi.
"O zaman, eğer biz kazanırsak, seninle alışveriş merkezine gideceğiz."
Gözleri kocaman açıldı. "Ne?"
Cemal, Semih'in neden bunu istediğini anladığında gülümsedi. "Evet, eğer kazanırsak, dışarı çıkacaksın."
"Olmaz!" Dedi, aniden. Denizhan, neden böyle bir tepki verdiğini anlamamış olsa da sesini çıkarmadı. Belli ki aralarındaki bir mevzuydu.
"Ne demek olmaz? Kaybedersek, ben bu sümüklünün ödevlerini yapacağım."
Denizhan kendi kendine homurdandığında, Mete de kaşlarını çattı. "Ama ben bir şey istemedim."
"İste o zaman."
Mete, yanaklarını şişirirken bu ortamdan ayrılmak istemediğini biliyordu. Başını kaldırıp üçlüye baktıktan sonra omuzlarını düşürdü. "İyi, eğer aklıma bir şey gelirse söylerim."
Oyuna başladıklarında, hamleler hızlı devam ediyordu. Mete, taşların oluşturduğu puanı sayarken Denizhan'ın ona hafifçe ayağı ile vurmasıyla sıçradı. Anlamamış gibi baktığında, birden bileği ile kazağının kolu arasına sıkıştırdığı taşı fark etti. Gözleri kocaman olurken Denizhan sırıtarak yerine koydu. Biraz sonra Mete başını çevirip Semih'e bakmış, onun da fark ettirmeden taş aşırdığını fark etmişti.
Gözleri kısıldı. Bu oyunun böyle oynandığından pek emin değildi. Bu bildiğin taş çalmaktı ve anlaşılan o ki sadece Denizhan'ın çalması ile kazanacak gibi durmuyorlardı. Eğer işin sonunda 'Dışarı çıkmak' Diye bir eylem olmasaydı pek umrunda olmazdı.
Oyunun sonunda yıkılmış gibi duran Cemal ve Semih'e kıkırdadı. "Kazandık galiba."
Denizhan da güldüğünde, Cemal öne eğildi. "Tamam, hadi söyleyin. Taş çaldınız mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM -GAY
RomanceMete ile Pusat Suç makinesi ve Masumluğun tanımı (Bebek gibi) Sanıldığının aksine Pusat asla Mete'ye zarar vermezdi. O, onun saflığına, hareketlerinin çocuksuluğuna, düşüncelerinin masumluğuna aşık olmuştu. Her baktığında içinde heyelanlar yaratan...