Sadece yüzünün üst kısmı gözükürken utansa bile kaşlarını çattı. "Çok ayıp!"
Pusat onun bu haline güldüğünde, yüzünün alt kısmı su içinde olduğu için çıkarıp nefes aldı ve tekrar suya soktu. Bu sırada da "Gülme!" Demişti.
Pusat, ona gözleri kısık bakarken dudaklarını yalayıp omuz silkti. "Sordun cevapladım, güzelim."
Mete, gözleri kısık ona bakarken sadece bakıştıkları için aklına Pusat'ın dedikleri dolmuştu. Gözlerini kapatıp hepten suyun içine girdi. Biraz daha bakışır ve dediklerini aklında canlandırırsa, muhtemelen utançtan bayılacaktı.
Pusat'ın sesi geldiğinde, kulaklarına basınç yapan su yüzünden boğuktu. Anlamadığı için başını kaldırdığı anda, Pusat çenesinden tutup kendine çekti. Vücutları tamamen birbirine yapışmışken alt taraflarında hissettiği baskı ile gözleri kocaman olmuştu. Ağzını açıp bir şey diyemezken Pusat gülümseyerek dudaklarına ufak bir öpücük bıraktı. "Bebeğim, sandığımdan da utangaçsın."
Normalde kızıp utangaç olmadığını kanıtlamak için harekete geçerdi ama şu an pek öyle bir anda değildi. Ellerini kaldırıp Pusat'ın omuzlarına yerleştirdiğinde, vücutları daha fazla temas etmesin diye geri çekilecekti ki Pusat'ın diğer eli çoktan belini kavramıştı. Nefesini bırakıp konuştu.
"Utangaç olabilirim, tamam mı?"
Dudaklarını ısırıp ona bakmadan huysuzca konuşan miniğini izledi. Yanaklarını ısırmak istiyordu. Bel çukurundaki baş parmağı ile tenini okşadığında, Mete irkilerek ona döndü. Sarılsalar kolları arasında kaybolacak bu miniği, gözlerini kaçırdığında dişlerini sıkmak zorunda kalmıştı. Dayanmakta zorluk çekiyordu.
"Bak bana." Sesi oldukça kısık çıkarken ortamın yoğunlaşmasını kaldıramadığında, kendini geriye çekmeyi birkaç dakikalığına erteledi, Mete. Vücudu Pusat'ın göğsüne yaslanırken her detayında hissettiği kasları ona pek de rahatlık sağlamıyordu.
Göz bebekleri titrerken başını kaldırıp göz göze geldi. "Ben-" Diyecekti ki Pusat lafını kesti. "Etkileniyor musun?"
Gözlerini çekemediği için her saniye daha da kızarırken artık yanakları ve kulakları yetmemiş, omuzularına da ufak bir kızıllık gelmişti. Yavaşça başını salladı. Normalde bunu farklı anlayabilirdi ancak Pusat gereğinden fazla bir utanmazlıkla söyledikleri sağolsun neyin ne olduğunu biliyordu.
Dudaklarının arasında 'Hm'ladığında, Mete hâlâ daha onun yüzünde dolaştırıyordu bakışlarını. Ne derece yakışıklı olduğunu düşünüyor, böylesine çekici olmanın nasıl hissettirdiğini merak ediyordu.
Pusat, bir eli Mete'nin bel boşluğunda gezmeye devam ederken diğer elini yanağına çıkartıp avucuna sığan yanağı okşadı. Minik yüzü buruşurken gülümsedi. Gücünü ayarlayamamıştı, galiba.
Yavaş hareketlerle yüzünü yaklaştırıp dudaklarını minik, pembe dudaklara bastırdığında, hemen karşılık alması ile gülümsemişti. Mete'nin göğsü ona iyice yaslanırken yanaklarına tırmanan minik elleri, çoktan baş parmaklarıyla elmacık kemiklerini okşamaya başlamıştı.
Yanağındaki elini ensesine çıkarıp kendine çektiğinde, birden aralarında yükselen inleme ile kısa bir an duraklamışlardı. Bunun da ne olduğunu öğretmeseydi eğer Pusat, Mete şu an ondan uzaklaşmış olmazdı.
Yüzü buruşmuşken bu yaşadığı utançtandı. Yüzünün yarısı yine sudaydı ve utancından dolayı kaşları çatılmış yine aynı huysuz bakışlarını yollamıştı. Pusat bunun üstüne güldüğünde, arkasını dönüp dizlerini kendine çekti. Alnını dizine yaslarken Pusat'ın bakışları, köpüğü gittikçe azalan suda Mete'nin kalçalarındaydı. Gözlerini yumup başını geriye attı. Zaten çok uzak da sayılmazdı ve üstüne atlamak istemiyordu. Mete'yi korkutmak bir yana onun kendi isteğiyle bunu yapmasını istemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM -GAY
RomanceMete ile Pusat Suç makinesi ve Masumluğun tanımı (Bebek gibi) Sanıldığının aksine Pusat asla Mete'ye zarar vermezdi. O, onun saflığına, hareketlerinin çocuksuluğuna, düşüncelerinin masumluğuna aşık olmuştu. Her baktığında içinde heyelanlar yaratan...