Kitap hakkındaki düşüncelerinizi söyleyebilir misiniz, lütfen?
****
Keyifli okumalar...
"Semih abi,"
Elindeki çakıyla oyalanan adam, bakışlarını yanında durup ona bakan çocuğa çevirdiğinde tebessüm etmişti. "Efendim, Mete?"
Mete, gülümseyerek ellerini arkasında birleştirdi. "Pusat nerede biliyor musun?"
Semih'in kaşları havaya kalkarken hâlâ daha 'Bey' demeyişine şaşırıyordu. Daha da ötesi, Pusat Bey neden kızmıyordu?
"İştedir."
Mete, verilen cevabın kendisini tatmin etmeyişi ile iç çekip etrafına baktı. "Pusat ne iş yapıyor, biliyor musun?"
"Bir çok iş aslında," Dedi, düşünceyle. Gangster olan bir adamın işini soruyordu ama bu kelimenin ne anlama geldiğini bildiğinden emin değildi. "Nasıl yani?" Diye sorunca da Mete, açıklamak için kolları sıvamıştı. "Bir çok yasa dışı iş yapıyor."
Mete'nin gözleri çok az açılırken Semih'in sessiz olmaya çalışır gibi konuşması ile daha da heyecanlanmıştı. "Nasıl işler?" Dedi o da Semih gibi fısıldayarak.
Semih onun bu tatlı haline gülümseyip devam etti. "Küçüksün sen daha, öğrenmemen gereken şeyler bunlar."
Mete, karşısında onun boyuna ulaşmak için eğilen adama tip tip baktı. Hemen ardından da kollarını göğsünde kavuşturmuştu. "Ben yirmi bir yaşındayım!"
"Bilgin on yaşında." Dedi, parmak ucuyla alnına vurarak.
Ani darbeyle alnını okşarken kaşlarını daha da çatmıştı. Gözleri kısılırken dudakları da büzülmüştü. "Benim bilgim de yirmi bir yaşında!"
Semih ona gülerken saçlarını karıştırıp önüne döndü. Bu çocukla uğraşmak çok eğlenceliydi. Bir kere kızdığı zaman sürekli yanakları kızarıyordu. Dişini sıktığı için köpek dişleri çok az belli oluyordu ve uzun sarı saçları yanaklarına dökülürken tam bir kedi oluyordu.
"Tabii canım..." Dedi, uzatarak. "Eminim kocaman adamsındır."
Mete hararetle başını sallarken Semih gülmemeye çalışarak devam etti. "Hiç mavi ayıcıklı pijamaların yoktur. Hâlâ karanlıktan korkmuyorsundur ya da ne bileyim, çikolata yemek için ısrar etmiyorsundur."
Mete'nin yanakları kızarırken ne diyeceğini düşündü birkaç saniye. "Ben," Tekrar durdu ancak yanakları yine kızarmıştı. "Hiç birini yapmıyorum! Hem ayıcıklı pijamam da yok, nereden çıkardın bunu?"
Semih gülerek omuz silktiğinde, bahçe kapısının açılması ile içeriye son model bir araç girmişti. Semih anında ciddi bir moda girerken Mete'ye kısa bir bakış attı. "Pusat Bey geldi."
Mete, az önceki olayı sindirmeye çalışarak arkasını döndüğünde, araçtan inen Pusat'a baktı. Yorgun görünüyordu. Yine siyah takım elbise giymiş ve bu sefer kravatını takmamış, üstüne de gömleğinin ilk birkaç düğmesini açık bırakmıştı. Yine siyah parlak ayakkabılarını yere bastırıp dışarı çıkmıştı. Bu görüntüyü hayranlıkla izlerken birden kadraja Semih girdi.
Pusat'ın elindeki çantayı alıp bir konudan konuşmaya başladıklarında, iç çekti Mete. Aklında hâlâ Semih'in söyledikleri vardı. Acaba herkes onu çocuk gibi mi görüyordu? Dudakları büzülürken ne düşünmesi gerektiğinden emin değildi.
O mavi ayıcıklı pijamaları ile uyumayı seviyordu. Her çikolata istediğinde Pusat'ın ona istediği kadar vermesini ya da karanlıktan korktuğu için Pusat'la sarılarak uyumayı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM -GAY
RomanceMete ile Pusat Suç makinesi ve Masumluğun tanımı (Bebek gibi) Sanıldığının aksine Pusat asla Mete'ye zarar vermezdi. O, onun saflığına, hareketlerinin çocuksuluğuna, düşüncelerinin masumluğuna aşık olmuştu. Her baktığında içinde heyelanlar yaratan...