~18~

428 55 247
                                    

"Hava bugün daha güzel sanki?" Barış yanıma gelip bedenimi sararken gülümsedim. "Bakayım..." Tenime uzun bir öpücük kondurduğunda gülümsemişti. "Hmm sıcacık çok güzel." Barış'a dönüp kollarımı boynuna doladım ve saçlarını dağıttım. "Aşkım benim ya. Ne tatlısın öyle..." "İnsan sevdiğine benzer derlerdi doğruysa demek Nisa..." Derin bir nefes aldım ve gülümsedim. "Ayy şimdi kalbim kaldırmaz bayılırım şurada." Barış yanağıma narin öpücükler bırakırken gülümsedim ve biraz uzaklaştım ondan. "Dur ama ya..."

"Özür dilerim durdum." "Yaa o anlamda demedim. Barış... Baban geldi galiba?" Aşağıya bakarken Barış'ın öylece bana baktığını görünce derin bir nefes aldım. "Öz babandan bahsediyorum." "Nisa saçmalama babam öld..." "Fazla sessiz her yer... Sanki hayat durmuş gibi..." "Zeki kızsın sevdim." Barış'la birlikte aniden duyduğumuz sesle yerimizden sıçramıştık âdeta. Barış beni biraz arkasına çektiğinde uzunca bir süre akmayan saate ve havada hâlâ asılı duran minik bir tüye baktım. Hayat gerçekten durmuştu. "Ba...baba?"

Barış ona bakarken gergindi. Ben ise daha önce rüyamda gördüğüm o adamın gözlerine kendimden emin bir şekilde bakıyordum. "Neden geldim merak ediyorsundur..." "Hayır. Etmiyorum. Eşimle vakit geçirirken..." "Konuşmamız gereken önemli bir mevzu var." "Eşimden daha önemli olamaz değil mi?!" Barış epey öfkeliydi. Bedenini kontrol altına alıp yavaşça oturmasını sağladım. "Sakin ol lütfen. Senin sakinliğine ihtiyacım var biliyorsun." Babasının sesiyle gergince ona baktım. "Nisa benim oğlum önce kendini düşünür. Ona kendiyle ilgili şeyler söylemelisin."

"Beni kendinle karıştırdın galiba? Madem buraya böyle gelebiliyordun neden yıllarca baba özlemiyle yaşarken yanıma gelmedin? Ben söyleyeyim, bencillikten! Ama sen benim babam değilsin. Beni zaten büyüten bir babam var." Barış babasının canını yakmak istercesine tam gözlerine bakarak bu cümleleri kurmuş ardından beni kucağına çekmişti. Dizlerine otururken derin bir nefes aldım ve belli belirsiz gülümsedim. "Dedim ya önemi bir sorunumuz var bu kez. Sorunun adı da Larissa." "O minik bir pürüz sadece." Barış bana bakarken gülümsedim ve dudağına minik bir öpücük kondurdum.

"İkiniz de öyle olmadığını biliyorsunuz. Barış o kızı durdurabilecek tek kişi sensin. Senin için yaratılmış o. Normal bir ruhu da yok." Barış'ı dikkatle izlerken buldum kendimi... Hemen toparlandım ve konuya odaklandım. "Ne yapması gerek? Beni mi bırakmalı? Zaten gücümü kaybettiğime göre sizin beni istemediğiniz ortada." Barış belimi sıkıca sararken derin bir nefes aldım. "Benim oğlumu üzecek bir şeyi istemiyorum. Onu herkesin ortasında küçümsediğinde kaybettin sen o gücü. Ama ben almadım. Benim öyle bir yeteneğim yok. Nasıl geri alırsın bilmiyorum da." Sıkıntıyla Barış'ın elini tuttum ve ona sığındım.

Benden kopmazdı ki o. Kopamazdı. "Ben Nisa ile mutluyum. Larissa falan umurumda değil. İstemiyorum onu ya. Nasıl kurtulacağım ben ondan? Nasıl nir bela sardın başıma sen? Yok güçler yok zamanı dondurmalar yok bilmem neler... Bu hayatta tek sevdiğim şey küçükken kurduğum hayallerim ve Nisa'mdı. Niye her şeyimi elimden almaya mahvetmeye çalışıyorsun?!" "Ben seni düşünüyorum oğlum." Barış büyük bir kahkaha atmaya başladığında sessizce onu izliyordum. "Duydun mu Nisa?" Bana bakıp gülmeyi sürdürürken derin bir nefes aldım. "Beni düşünüyormuş..."

Bir süre daha Barış öylece gülerken yüzünü okşadım. "Nisa oğlumla yalnız konuşmak istiyorum." "Nisa bir yere gitmiyor." Bir babasına bir Barış'a bakarken ne yapacağımı bilmiyordum. Uzunca bir süre sessizlik olmuştu. "Tamam... Sen bunları düşün. Gidiyorum ben." Babası kalkıp giderken bir süre sonra da her şey normale dönmüştü. Barış sessizleşmişti. Ona sarılıp kokusunu içime çektim bol bol. "İyi misin?" Barış'a sarılıp kokusunu içime çektiğimde gülümsedim. "Değilim." "Ne oldu?" Barış bana bakarken başını iki yana sallamıştı.

Düş GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin