~22~

504 49 389
                                    

"Daha iyi misin?" Başımı iki yana sallarken önümdeki mezarlığa baktım uzun uzun. "Değilim. Nisa'm nerede?" "Onlar Yusuf'la birlikte arabaya gitmişlerdi. Nisa biraz yorulmuş da... Hem o da yeni bebeğini kaybetti..." Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve dayanamayıp yeniden ağlamaya başladım. Babam annemden sonra hastanelere düşmüştü üzüntüden. O iftiracıyı görmek dahi istemiyordum aslında ama gelip yanıma çöktüğünde bir şey demedim. "Abi..." Ona baktığımda derin bir nefes aldım. "Özür dilerim, beni affet olur mu?"

Belli belirsiz güldüm önce. "Hem... Böyle bir günde annem küs olmamızı istemezdi." Derin bir nefes aldım ve gözyaşlarımı kuruladım yeniden ama elbette etki etmedi. O ağlarken ben gergince ona bakıyordum. "Nisa'ya iftira attın. Çok canı yandı. Aldım götürdüm evden onu. Ama sen öyle bir şey yapmadan belki de annemi son kez görüp sımsıkı sarılma fırsatım olurdu. Bencilsin, kalpsizsin, kötüsün sen. Ve sırf kardeşimsin diye seni affetmeyeceğim. Ben o kadar güçlü değilim." "Abimsin benim, hani abiler güçlü olur ben seni hep korurum derdin?"

Gözyaşlarımı silip annemin mezarına baktım uzun uzun. "O artık yok... Bak Cemal nerede o? Yok. O benim bu dünyadaki tek varlığımdı ama sen onu bile kıskandın durdun. Şimdi bana ne abisinden bahsediyorsun?! Abi falan yok. Barış öldü. Benim canımı söküp aldınız el birliğiyle tamam mı?!" "Yapma..." Nisa'nın sesiyle ona baktım. "Miniğim... Sen niye yoruyorsun kendini?" Nisa dikkatlice yanıma çökerken gözyaşlarımı silmişti. "Özür dilerim. Koruyamadık onları..." "Nisa... Hepsi benim yüzümden oldu. "Hayır öyle şeyler söyleme..."

Nisa saçlarımı okşarken derin bir kaç nefes aldım. "Baksana annemin adı yazıyor..." Yerden kalkıp Nisa'ya destek oldum ve Cemal'e baktım öfkeyle. "Barış... Bekle." Cemal tam karşıma geçip gözlerime bakarken bana sıkıca sarılınca Nisa da burukça gülümsemişti. Samimiyetine inanabilirdim tabii kulağıma fısıldadığı o sözleri duyana kadar... "Artık gerçekten kimsesizsin, ailemden artık tamamen uzak dur. Yoksa neler yapabileceğimi az çok biliyorsun artık." Benden uzaklaşınca burukça gülümsemişti. Sinirle gülümseyip Nisa'ya baktığımda derin bir nefes aldım. Ona daha fazla zarar gelmesine asla izin veremezdim.

Cemal ona sarılınca gergince baktım ikisine. "Özür dilerim Nisa... Ama pişmanım, her şeyi düzelteceğim söz veriyorum." "Sen de fazla üzülme tamam mı? Babanızın size ihtiyacı var. Ona destek olmak için sizin güçlü durmanız gerek." "Haklısın..." Nisa'dan uzaklaşırken bana bakmıştı. "Çok haklısın Nisa 'babama' ben destek olmalıyım." Gergince bir nefes aldım. Ardından Nisa ile arabaya ilerliyorduk ki durdum. "Bir şey unuttum Nisa. Hemen geliyorum." Beni başıyla onaylarken Cemal'in yanına gittim ve gözlerine baktım. "Nisa'dan uzak dur." "Sen de ailemden. Babam senden nefret etsin 'abi'."

Gözlerime bakarken kocaman gülümsemişti. Yüzümü acıyla ekşitip annemin mezarına baktım yeniden. "Bizi kardeş olarak, aile olarak bir arada tutan tek kişiydi annem. Senin için de benim için de çok çabaladı. Ama bugün bu halini görseydi utanırdı senden. Zavallısın Cemal. Annemiz öldü sen hâlâ ne derdindesin?!" "Ölenle ölemeyiz Barış. Açıkça söylemek gerekirse şuandan itibaren bana kalan mirasa ve bundan sonraki hayatıma odaklanıyorum. Şirketteki hisselerin tamamı benim olacak, ardından prensesin de kalbini kazanacağım."

Öfkeyle boğazına sarıldığımda etraftaki her şey önemini yitirmişti. "Bir daha Nisa'ya yaklaşacak olursan öldürürüm seni! Bizden uzak dur zavallı!" Hızlıca Nisa'nın yanına dönerken ona sımsıkı sarıldım ve kokusunu içime çektim bol bol. O da ilaçların etkisiyle ayaktaydı, tıpkı benim gibi... Ama Nisa çok daha bitkin gözüküyordu. Dizlerime oturup kolunu boynuma dolarken bana bakmıştı. "Annenin adı yazıyor ama benim bebeğimin adı bile yoktu. Ne yazıyordu mezarının başında? Bebek Yağcı. Peki ya doğum tarihi? Maalesef yok..."

Düş GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin