~25~

341 47 232
                                    

"Onu hissediyorum." Barış bana bakarken başımı iki yana salladım ve gözyaşlarımı kuruladım. "Yani... Tuhaf biliyorum ama hâlâ burada hissediyorum onu. Sanki ikizlermiş de..." "Nisa her şey çok zor biliyorum. Ama o yok... Ve bunu doktordan her duyduğunda paramparça olacaksın biliyorum. İstemiyorum. Onu kendimiz gördük ve ellerimizle..." Barış bana sıkıca sarılıp ağlamaya başlamıştı yine... Derin bir nefes aldım ve burukça okşadım saçlarını. "Ama... Beni neden bırakmak istesin? Ben... Ben iyi bakıyordum ona! Baban aldı onu bizden. Anneni de kaybetti o yüzden."

"Öyle konuşma... Yalvarırım." "Yalan mı?! Bebeğim öldü neden? Senin ailen yüzünden! Taciz edildim, tehdit edildim, herkese rezil edildim ben neden?! Kardeşin yüzünden! Sen... Sen benim başıma gelmiş en en en kötü şey son Barış! Her bedeli ben ödüyorum! Ya sen?! Sen ne yaşadın acaba?!" "Ben... Ben ne yaşadım öyle mi?!" Barış'a bakarken o da derin bir nefes almıştı. Üzerindeki tişörtü çıkarıp atarken ona baktım sorgular gibi... Bana sırtını gösterdiğinde ise yüzümü acıyla ekşittim. "Ne oldu buraya?" Yavaşça dokunduğumda Barış acıyla inlemişti.

"Bilmiyorum... Geçmiyor. Acıyor." Sırtına minik öpücükler bırakırken o da açıyla kasılmıştı..." Yıldırım çarpmış gibi gözüküyordu. Ama bu çok saçmaydı. "Bu şekilde dövüşlere gidemem. Annemi kaybettim. Bebeğimi kaybettim. Ama en önemlisi... Senin sevgini kaybettim. Bedel mi ödemem gerek? Öderim Nisa. Ne istersen öderim. Ama ben senin sevgini kaybettim ya gerisinin önemi yok." Barış tişörtünü giyip giderken derin bir nefes aldım. "Gitme..." Beni dinlemeyip giderken ellerime baktım. Delicesine titreyen ellerime.

"Barış?!" Barış hâlâ ilerlerken yanına ilerlemeye başladım. O ise beni beklemeden ilerliyordu motorunu geçerken ona baktım. "Barış? Nereye bir şey söyle..!" Barış bana baktığında gökyüzü bir anda kararmıştı. "Ödet..." "Ne? Be-be-ben an-anlamıyorum." "Şimşekler senindi unuttun mu?" Gökyüzüne bakarken gerildim. "Artık değil..! DEĞİL! BENİM DEĞİL!!!" Büyük bir çığlık attığımda etrafımı saran şimşeklerle gergince kalkıp Barış'a baktım. Her şey yok olmuştu... Her şey...

"Barış!!" Barış'ı görünce yanına gitmemle büyük bir çığlık attım. "Lütfen ölme!" Panikle yataktan sıçradığımda Barış'a baktım hemen. O da bana bakıyordu gergince. "İyi misin Nisa'm?" Barış'a sıkıca sarılıp ağlamaya başladım. "Seviyorum seni. Her şeyi kaybetsen de benim sevgimi asla kaybetmeyeceksin tamam mı?" Yüzünü sarıp dudağına uzun bir öpücük kondurdum ve alnımı alnına yasladım. "Sadece bir kâbustu... Ben yanındayım Nisa'm... Ne oldu yine meleğim?" "Bunu anlatamam..." Barış'ın yanağına uzun bir öpücük kondurdum ve kokusunu içime çektim bol bol.

"Sırtını görmek istiyorum." "Sırtımı mı?" "Lütfen..." Barış yavaşça arkasını dönünce tişörtünü sıyırıp tenine baktım gergince. "Çok şükür." Rahat bir nefes alıp uzun öpücükler bırakırken gerilmişti. "Sevgilim..." Barış'ın tişörtünü çıkarıp onu yüz üstü yatağa ittim yavaşça. "Tüm dünya bizi de izliyor olsa fark etmez. Çok korktum ve şuan sadece buna ihtiyacım var." Sırtına minik öpücükler bırakırken elletimde usulca geziniyordu. "Nisa'm korkma olur mu? Ben senin her zaman yanındayım." "Korktum... Ama artık geçti." Başımı sırtına yaslayıp sıkıca sardım onu.

...

Sabah uyandığımda Barış'a bakıp gülümsedim. Uyumamıştı ya da yeni uyanmıştı. "Günaydın..." Gözlerinin içi parlarken gülümsemişti kocaman. Beni kollarının arasına alınca gülümsedim. "Günaydın Nisa'm... Ne kadar güzelsin bugün yine." "O güzel gözlerinden dolayıdır aşkım." "Daha iyi misin?" Barış doğrulurken gergince gözlerine baktım. "Sence güçlerimiz kaybolsa bile hâlâ gördüklerimiz gerçek olur mu?" "Ne gördün meleğim? Seni bu kadar korkutan ne?" "Seni kaybetmek... Ama öyle sevgini değil tamamen seni... Bebeğimiz gibi tıpkı..." Barış bana sarılınca tenini okşayıp göğsüne minik bir öpücük kondurdum. "Ben çok acıktım."

Düş GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin