~35~

287 27 173
                                    

Barış uyurken onu izliyordum. Hayal bize bakarken gergince bir nefes aldım ve gözyaşlarımı sildim. "Yapma böyle... Bir şekilde geçecek Nisa." "Canı yanıyor Yusuf..." "Şşş geçecek..." "Geçecek değil mi?" "Geçecek tabii. Sakin ol. Hem sen iyi misin?" "Ben iyiyim. Bebeğim de iyi." Barış yatakta dönecekken acıyla irkilince başını dizlerime alıp saçlarını okşadım. "İyileşeceksin söz veriyorum." Bebeğimiz huysuzlanınca yutkundum. "Baba bizimle oğlum... O bizimle burada." Barış gergince doğrulup bana bakarken sakinleşmişti. Gergince Barış'ın elini karnıma getirince yeniden huysuzlanınca yutkundum. "O yara... Bebeğimizi huzursuz etti... Ona dokunmandan korkuyor."

Barış bana bakarken yutkundum. "Barış... Kurtulalım ondan lütfen..!" Ben ağlarken Barış yüzümü okşayıp dolu gözleriyle onaylamıştı. "Geçecek tamam mı? Korkma düş güzelim..." Barış'ı onaylarken Hayal de bana sarılmıştı. "Her şey geçecek korkma..." Onu onaylarken gülümsedim. "Geçecek. Oğlum iyi ya... Canım benim." Karnımı okşarken derin bir nefes aldım ve gülümsedim. Barış'tan uzak durmam gerekiyordu, yoksa oğlum epeyce huysuzlaşıyordu. Kendi kendime hep hatırlattım aynı şeyi... Her şey düzelecekti. Her şey kısa sürede güzelleşecek ve biz çok mutlu olacağız.

Bir Hafta Sonra Nisa'nın Ağzından ||

Ona hiç temas edemediğim bir hafta... Okulda bana baktığında gülümsedim. "Çok güzelsin." "Sen de çok yakışıklı. Ne olursa olsun bir kere öpeceğim." Barış'tan cevap beklemeden dudaklarına yapıştım. Onu öptüğümde karnıma yediğim bir tekmeyle uzaklaşınca gülümsedim. Tıpkı onun gibi. "Seni seviyorum Barış." "Ben de Nisa ve bu olanlar için... Özür dilerim." "Ondan sonsuza kadar kurtulduk değil mi?" "Ondan kurtulduk da bu yarayı ne yapacağız bilmiyorum... Babamın da bir şey bildiği yok." "Torununu biliyor mu o da?" Barış beni onaylarken gülümsedim kocaman. Yanaklarım da kızarmıştı. "Ona zarar vermez korur değil mi?" "O kadar şeytanlaşamaz Nisa."

Onu onaylarken gülümsedim kocaman ve karnımı okşadım. Barış dövüşlere eskisi gibi gidemiyordu. Sırtındaki o aptal şey yürümesine bile izin vermiyordu ki... Ne denediysek olmadı. Hatta ona her dokunduğumuzda bizim elimizi onun ise canını yakmaya devam etti... Şimdi dersi bekliyorduk. Barış arkasına yaslanamıyor ve üzerindeki kıyafet oraya her dokunduğunda acı çekiyordu. O yüzden bebeğimizi ürkütmeden onun tişörtünü tutup teninden uzaklaştırıyordum. "İyi ki benimlesin Nisa." "Barış o nasıl söz öyle? Bebeğimin babası, ruhumun ikizisin... Ben nasıl yanında olmam? Ayrıca sana da çok aşığım." "Ben de sana."

Yine sınıfın gerizekalılarında birisi yanımıza gelip Barış'ın karşısına oturunca gergince ona baktım. Barış ise umursamadan önüne odaklanmıştı. "Bir şeyler duyduk biz." "Çok şaşırdım(!) Defol git hadi." "Nisa seninle konuşmuyorum şuan! Seni muhattap almıyorum." "Ay lütfen al, lütfen..." Barış yine onu umursamamıştı elbette. "Bizim Barış Bey bir iki günlük şovun ardından yine çökmüş. Ne yazık karısını bile tatm..." Barış aniden onun üzerine atıldığında minik bir çığlık attım. "Sakin ol sevgilim lütfen." "Yeniden kursana o cümleyi! Hadi!" "Bırak..." Barış onu bırakınca öksürmeye başlamıştı.

Barış'a baktığımda acıyla inlemesiyle yutkundum. "Bir daha bizim hakkımızda konuşmak yok!" Barış çekip giderken peşinden gitmeye başladım dikkatlice. Lavaboya girdiğinde kapısında bekledim gergince. "İyi misin?" Beni içeri çekip aldığında yutkundum. "İyi değilim." Bana sırtını dönünce dudaklarımdan minik bir küfür dökülmüştü. Işıl ışıl parlarken yutkundum. "Ben bu şekilde sınıfa dönemem." "Tamam, eve gidelim." "Hayır Nisa! Derse dönüyorsun. Benim yüzümden daha fazla uzak kalmanı istemiyorum!" "Bana bağırma! Ben senin için savaşıyorum, kendim için, oğlumuz için!" "Sizin için savaşmaya devam et o zaman!" Barış çekip giderken gergince bir nefes aldım ve ben de hızlıca çıktım.

Düş GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin