10. bölüm

242 7 3
                                    

Ali ve Selin acile giderler. Ali'nin pansumanı değiştirilir. Selin'den kan tahlili isterler ve oksijen maskesi verirler.

Ali pansumanı bitince Selin'in yanına gelince Selin'i o halde görmek onu üzer.

Ali: Nasılsın?

Selin maskeyi ağzından çeker.

Selin: Biraz daha iyiyim.

-Hemşire gelir hemen.-

Hemşire: Lütfen maskeyi çıkartmayın.

Selin başı ile onaylar.

Neyse akşamüstü sonuçlar çıkar.

Doktor gelir.

Doktor: Selin Hanım, geçmiş olsun.

Selin başı ile onaylar.

Doktor: Herhangi bir hastalığınız var mı?

Selin başını "hayır" anlamında sallar.

Doktor: Anladım. Hamilelikte pek sık görülmez bu durumlar ama korkulacak bir şey yok. Bebeğiniz iyi.

Ali: Hastalığı ne tam olarak?

Doktor: Tam olarak hastalık diyemeyiz. Ama oksijen maskesi takması lazım, en azından birkaç gün. Tahlillerde kanında ki enfeksiyon miktarı da biraz yüksek. Hastalığın ne olduğunu tam olarak söylemek güç. Tedaviye hemen başlamamız lazım, enfeksiyon artmadan.

Ali ve Selin bakışırlar.

Ali: Hemen hastaneye yatacak mı?

Doktor: Ne kadar erken, o kadar iyi.

Selin maskesini çıkartır.

Selin: Ş-Şey yatmam şart mı? Evde tedavi olmaz mı?

Doktor: Maalesef, burada gözümüzün önünde olmanız lazım. Muhtemelen birkaç güne nefes darlığınız da başlayacaktır. Durumunuzu an-be-an takip etmemiz lazım.

Selin: Umut ne olacak?

Ali: Bizimkilerle kalır. Efe ve Zeyno ile oynarlar. Sıkılmamış olur.

-neyse Selin'i hastaneye yatırırlar ve oksijen kanülü ile oksijen verirler. Selin Pınar'ı arar.

Pınar: Alo, Selinciğim. Nerelerdesiniz?

Selin: Şe-Şey Pınar. Biz yani en azından ben bu gece gelemiyorum da, Umut oralarda mı?

Pınar: Evet, burada vereyim mi?

Selin: Bir konuşsam iyi olur.

Pınar telefonu Umut'a verir.

Umut: Alo annemm. Ne zaman geleceksin?

Selin: Şey, annem, ben bu gece gelemeyeceğim. Bir göreve gitmem gerekiyor da.

Umut: Ama beni görmeden mi gideceksin göreve?

Selin: Anneciğim göreve hemen gitmem gerekti. Kötü adamları hızla yakalamalıyız değil mi?

Umut: Evet.

Selin: Babanla konuştum bugün, seni çokça öptüğünü söyledi. Ben de seni çokça öpüyorum. Kendini yalnız hissetme tamam mı? Biz seni bırakmadık, sadece birkaç gün Pınar Teyzenlerde kalman gerekiyor.

Umut: Geleceksiniz ama değil mi?

Selin: Geleceğiz tabi ki anneciğim. Biz seni bırakır mıyız hiç?

Umut: Kardeşim nasıl peki?

Selin: Bence seni özledi, ben de özledim seni.

Umut: Ben de seni özledim. Onu da özledim birazcık.

Selin: Hmm, öyle mi?

Umut: Evet.

Selin: Umut'um, benim şimdi kapatmam lazım, yine ararım seni tamam mı?

Umut: Tamam, görüşürüz.

-Neyse aradan 1 hafta geçer.-

Sabah, hastane

Doktor gelir.

Selin'in yanında Aylin kalmıştır.

Doktor: Günaydın.

Aylin: Günaydın.

Selin: Günaydın.

Doktor: Kanınızda ki iltihap oranı düşüşe geçmiş, bu iyiye işaret. Oksijen seviyeniz hala biraz düşük ama yine de iyi sayılır.

Selin: Peki ne zaman çıkabilirim?

Doktor: Henüz bilmiyorum ama böyle giderse en fazla 1 hafta sonra taburcu olabilirsiniz.

Aylin: Süper haber bu.

Doktor. Evet, öyle. Bu arada bebeğinizi de kontrol ettik, onun da bir sorunu yok. Geçmiş olsun.

Doktor gider.

Aylin: Sen neden bu kadar hızlı çıkmak istiyorsun ki?

Selin: Mesut geldiği zaman beni böyle görmesini istemiyorum. Hem hastane basıyor bana.

Aylin: Mesut abi ile kala-kala böyle oldun. Ama ekipte hastaneye en fazla dayanan sensin.

Selin: Ya. E-E siz de durumlar nasıl?

Aylin: Bizde?

Selin: Sen ve Hakan'dan bahsediyorum.

Aylin: Ha, bizde durumlar iyi. Bir sorunumuz yok çok şükür.

Selin: Aman olmasın da zaten.

Mesut arar o sırada Selin'i.

Selin: Alo, günaydın.

Mesut: günaydın güzelim, uyandırmadım değil mi?

Selin: yok, uyanmıştım. Nasılsın?

Mesut: İyiyim. Artık daha da iyiyim.

Selin: Dönüyor musunuz yoksa?

Mesut: Evet güzelim. Yarın adamın sorgusu yapılacak, ondan sonra ki gün de geleceğiz.

Selin: Çok özledim seni.

Mesut: Ben de seni güzelim. Burnumda tütüyorsunuz valla.

Selin: Ya deme öyle, zaten her şeye ağlıyorum biliyorsun.

Mesut: Olsun. Umut nasıl? Ne yapıyor kerata?

Selin: O da iyi, uyuyordur daha.

Mesut: Uyuyor-dur mu?

Selin: Şey, yani uyuyor, odasında uyuyor, uyuyordur. Girmedim daha yanına.

Mesut: Ha, anladım. Görüşürüz o zaman yine.

Selin: Tamam, görüşürüz.

-kapatırlar.-

Selin: İki gün sonra geliyorlarmış.

Aylin: Bu çok güzel bir haber. Bugün ne güzel haberler alıyoruz böyle.

Selin: İçimde hala bir huzursuzluk var. Sanki son anda bir aksilik çıkacakmış gibi. Ve benim yarın taburcu olmam lazım. İyiyim zaten. Burada yapılan şeyleri evde de yaparım. İlaç veriyorlar, serum takıyorlar sadece.

Aylin: Oksijen de takıyorlar.

Selin: Burunlarım biraz çalışmak zorunda kalacaklar.

Gülerler.

Aylin Selin'in elini tutar ve sever.

Aylin: Canım arkadaşım benim, yüzün hep böyle güler umarım.

Selin: Yüzlerimiz.

Aylin: Yüzlerimiz...

-diğer gün-

-sabahtan-

HER ŞEYE RAĞMEN AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin