29. bölüm

239 10 5
                                    

Kaan kontrol için gelir ve kontrolleri yapar.

Kaan: Yarın kolunuzda ki alçıyı çıkartıp bandaj saracağız. Kolunuz daha iyi. Yaranız da iyileşti gibi. İsterseniz yarın sizi taburcu edebilirim.

SelMes aynı anda konuşur.

Selin: Evet.

Mesut: Hayır.

Kaan: Ee, siz karar verin isterseniz, ben uğrarım yine.

Mesut: Teşekkür ederiz.

Kaan çıkar.

Selin: Yarın çıkalım, gidelim buradan. Bak ben cidden çok sıkıldım burada. Duvarlar üzerime-üzerime geliyor. Lütfen.

Mesut: Ama bak, burada kontrollerin yapılıyor, her şeyin takip ediliyor, evde bu kadar kontrollü olamayız ki.

Selin: İyiyim ama ben, bir şeyim yok ki. Ne olursun çıkalım. Bak Umut'ta buraya git-gel, harap oldu çocuk. Evde en azından bir düzenimiz olur. Lütfen.

Mesut: Peki madem. Ama kesinlikle merkeze gelmek falan yok. Baştan anlaşalım.

Selin: Tamam, tamam. O kadar uzun boylu değil zaten.

Selin çıkacağı için aşırı mutludur. Sağ eli ile karnını okşar. Duru'nun tekmeleri biraz daha kuvvetlenmiştir. Selin bu durumdan rahatsız değildir hatta onu gerçek anlamda hissetmek hoşuna gidiyordur.

Ekip Selin'in çıkacağını duyunca hemen işe koyulur ve SelMes'in evine gider. Harıl-Harıl çalışırlar ve evi eski haline getiriler. Camları değiştirmek için usta falan çağırırlar.

SelMes ev

Hüsnü: Ali, usta çağırıyordun, gelmedi mi hala?

Ali: Abi geliyordu, yoldaydı. Arda? Arasana adamı bir daha.

Arda: Hemen arıyorum abi.

Arda adamı arar.

Arda: Şey, abi. Açmıyor.

Ali: Ne demek açmıyor, tekrar ara.

Arda tekrar arar ama yine açılmaz telefon. Birkaç Dakika sonra evin kapısı çalar ve gelen kişi Arda'nın aradığı ustadır.

Hüsnü: Kardeşim sen nerede kaldın ya?

Arda: Gelmeyeceksin diye ödüm koptu valla abi, benim başım yanardı yoksa.

Usta: Mesut abi için geldim valla, yoksa çok işim vardı.

Hüsnü: Neyse, hava karamadan şu camları da değiştiriver de, yarın temiz temiz gelsinler.

Usta: İki dakikaya hallederim abi.

Usta hızlıca camları değiştirir. Ekip usta gidince her yeri el birliği ile temizlerler ve düzenlerler.

-diğer gün-

Selinler eve gelirler. Selin evin düzenlenmiş ve temizlenmiş olduğunu görünce çok sevinir. Ekip salonda Selin'i bekliyordur. Bir pasta almışlardır.

Selin: Mesut? Evi kim düzenledi böyle? Sanki hiçbir şey olmamış gibi.

Mesut: Salona geç hadi, cevabın orada.

Selin: Korkmalı mıyım?

Mesut: Hayır, geç hadi, geç-geç.

Selin yanında Umut ile beraber içeriye girer, Mesut eşyaları kapının yanına bırakıyordur.

Selin kapıyı açınca ekip bir ağızdan "sürpriz" diye bağırır ve Selin'i alkışlarlar. Selin çok mutlu olmuştur ve hormonlarından dolayı gözleri dolmuştur.

Selin: Ya ne gerek vardı? Hepinize çok teşekkür ederim.

Aylin: Hoş geldin evine. Seni böyle ayakta, sapsağlam görmek o kadar güzel bir his ki.

Selin ve Aylin sarılırlar.

Selin: Ama böyle konuşma, zaten duygularımı kontrol edemiyorum hüngür-hüngür ağlarım.

Aylin: A-A, ağlamak yok, artık güleceksiniz.

Ali: Hoş geldin, iyi ki geldin. Hadi pastayı üfle de bizde...

Pınar Ali'yi dürter. Ali susar birden. Herkes güler.

Pınar: AA Ali, öyle söylenir mi? Ayıp.

Ali: Ne yapayım güzelim, acıktım bende. Kahvaltı da yaptırmadın zaten.

Selin ve Ali sarılırlar.

Ali: Bu arada cidden gözümüz yollarda kaldı. İyi ki geldin.

Selin: Teşekkür ederim, o zaman seni daha fazla bekletmeyelim, üfleyelim pastayı.

-gülerler-

Selin önce herkesle sarılır. Daha sonra Umut ve Selin pastada ki mumları üflerler. Ekip çok iyi vakit geçiriyordur. Herkes karnını doyurur ve eğlenir. Akşam olunca ekip gider. SelMes ve Umut kalırlar. Selin yorulduğu için erkenden yatmıştır.

Umut: Baba?

Mesut: Söyle aslanım.

Umut: Kardeşim ne zaman gelecek?

Mesut: Az kaldı oğlum, biraz daha bekleyeceğiz sonra gelecek.

Umut: Ben onunla oyunlar oynamak istiyorum. Hemen büyür değil mi?

Mesut: Bilmem, büyür herhalde.

Mesut saate bakar.

Mesut: Oo, saat kaç olmuş, uyumamız lazım artık yoksa annenden bir araba laf işitiriz.

Umut: Bir araba laf mı?

Mesut: Yani kızar bize.

Umut: Evet, kızar bize.

Mesut: O zaman, şimdi dişlerimizi fırçalamaya gidiyoruz, sonra da yatıp uyuyoruz, tamam mı?

Umut: Tamam.

Umut banyoya gidip dişlerini fırçalamaya başlamaya çalışır ama diş fırçası biraz yukarıdadır. Mesut ortalığı toparladıktan sonra lavaboya gelir ve diş fırçasına erişmeye çalışan Umut'u görür.

Umut: Baba, çok yüksek.

Mesut fırçayı alır ve üzerine biraz diş macunu sürer ve Umut'a verir. Umut dişlerini fırçalar. Yatmadan önce Selin'in yanına gelip onun yanağına küçük bir öpücük bırakır ve kendi odasına gider. Mesut Umut'u uyutur ve Selin'in yanına gelir, yatağa yatar onu uyandırmamaya çalışarak. Ama Selin uyanır.

Selin mırıldanarak konuşur.

Selin: Mesut...

Mesut: Yok bir şey, uyu hadi, açılmasın uykun.

Selin: Umut?

Mesut: Uyuyor.

Selin: Seninle uyumayı özledim.

Selin bu sırada Mesut'un kolunun altına girmiştir. Ayağı ve kolu acıyordur biraz ama aldırış etmez. Mesut kollarıyla sarar sevdiğini. Sabaha kadar hiç kımıldamadan uyurlar çünkü ikiside bu süreçte çok yorulmuştur ve artık rahat bir nefes almak istiyorlardır.

-sabah-

HER ŞEYE RAĞMEN AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin