1. bölüm

511 10 3
                                    

-1. Bölüm.-

(Nisan ayındalar.)

Sabah selmes ev.

Mesut uyanmıştır ve mutfağa geçip kahvaltı hazırlamaya başlamıştır. Yaklaşık 15 dakika sonra Selin mutfak kapısına gelir.

Selin: Günaydın.

Mesut: Günaydın güzelim. Nasılız bu gün? (Gözlerinin içi gülüyordur.0)

Selin: İyiyiz de, sen neden bu kadar heyecanlısın?

Mesut: Kontrol var.

Selin: A, evet. Unutmuşum ben onu tamamen.

Mesut: Olsun ben unutmadım ama.

Selin: Umut kalktı mı?

Mesut: Hayır, uyuyor olmalı daha.

Selin saate bakar.

Selin: 10 dakika daha uyuyabilir. Sonra uyandırırız. Yoruluyor.

Mesut: Bu haksızlık ama.

Selin: Niye?

Mesut: Ben 5 dakika daha uyumak istediğimde izin vermiyorsun. Kıskanırım ben, böyle olmaz.

Selin Mesut'un karşısına gelir. Bir adım vardır aralarında.

Selin elleri ile Mesut'un yüzünü sever.

Selin: Benim koca bebeğim çok mu kıskançmış? Canım sen kaç yaşındasın çocuk kaç yaşında? O küçücük.

Mesut: Tamam işte, benim daha çok uyumam gerek. Bedenim daha da büyük.

Selin: Ay Mesut, sabah sabah konuştuğumuz şeye bak.

Mesut: Hmm, öyle mi Selin Hanım? Ne konuşalım istersin?

Mesut Selin'e yaklaşmıştır biraz daha ve sırıtıyordur.

Selin: Ya pisleşme hemen.

Tekrar saate bakar.

Selin: Ben Umut'un yanına gidiyorum. Geliriz birazdan.

Mesut: Omletlerinizi hazırladım bende. Ha bu arada bugün merkeze gelme istersen, dinlenirsin evde.

Selin: Hayır, geleceğim.

Mesut bir şey diyemeden Selin mutfaktan çıkmıştır.

Mesut: Keçi, sarı keçi.

Mesut kahvaltıyı hazırlamaya devam eder. Selin Umut'un odasına gelmiştir. Yavaşça kapıyı açar. Melek gibi uyuyan Umut'u görür. Umut'un yatağının ucuna oturur ve bir süre Umut'u izler. Saatine bakar tekrar, bir süre sonra Umut'un saçlarını sever yavaşça. Umut yüzünü Selin'e döner.

Yarı uyanık bir şekilde konuşur.

Umut: Annem.

Selin: Anneciğim. Günaydın. Sabah oldu, kalksak mı artık?

Umut: Hayır. Sen de gel buraya.

Selin: Ama kalkmamız lazım.

Umut: Ama o hep seninle, her yere seninle gidiyor. Ben de seninle gitmek istiyorum her yere ama senin işlerin var hep.

Selin Umut'u kırmamak için Umut'un yanına yatar. Umut sıkıca sarılır Selin'e. Selin'de ona sarılır. Umut Selin'in kalp atışlarını dinleyerek uyumayı çok seviyordur ama Selin hamile olduğu için bunu pek yapamıyordur. Bu yüzden biraz üzgündür. Ama yine de Selin'le olmak onu iyi hissettiriyordur. Bir süre öyle uyurlar.

Selin biraz sonra tekrar Umut'u uyandırmaya çalışır.

Selin: Umut. Hadi kalkalım artık. Bak okul için hazırlanmamız lazım annecim. Hem şimdi kalkarsan okuldan çıkışta pastaneye de uğrarız. (Umut anaokuluna gidiyor.)

Umut başını kaldırır.

Umut: Gerçekten mi?

Selin: Evet. Ama şimdi kalkarsak.

Umut: Tamam o zaman kalkalım.

Selin: Aferin benim akıllı oğluma.

Umut ve Selin kalkarlar. Selin Umut'u hazırlar ve birlikte mutfağa gelirler.

Mesut çayları masaya koyuyordur. Umut'u görünce hemen elinde ki bardakları masaya bırakır ve yere, dizinin üzerine çöküp kollarını açar. Umut hemen koşup Mesut'a sarılır.

Umut: Babamm.

Mesut: Aslanım benim, günaydın.

Mesut Umut'u kucağına alır ve ayağa kalkar.

Mesut: Bu küçük aslancık güzel uyuyabildi mi acaba bu gece?

Umut: Ben aslancık değilim.

Selin onların yanına gelir.

Selin: Evet, çünkü sen benim tavşanımsın.

Umut Selin'e döner.

Umut: Hayır, ben kaplanım.

Bu sırada kollarını açmıştır. (Hani kaplan kükremesi yapardık ya küçükken, büyüklüğünü göstermek için de kollarımızı kullanırdık, onun olduğunu düşünün)

Selin: WoW, hani tavşandık? Ne oldu?

Umut: Artık büyüdüm ben, abi oldum. O yüzden hem tavşan hem aslan hem de kaplanım. Ama en çok kaplanım.

Mesut: Hmm, kaplanımızın karnı acıkmış mı bakalım?

Umut: Evet, acıktım.

Mesut Umut'u sandalyeye oturtur.

Selin: O zaman şimdi güzelce kahvaltımızı yağıyoruz ve güçlü bir kaplan oluyoruz, tamam mı?

Umut: Tamam.

-kahvaltıya başlarlar.-

Umut: Baba biliyor musun? Annem okuldan çıkışta beni pastaneye götüreceğine söz verdi.

Mesut: Ya, öyle mi? Ne alacaksın pastaneden?

Umut Selin'e döner.

Umut: Şekilli kurabiye alabilir miyim anne?

Selin: Alabilirsin.

Umut Mesut'a döner.

Umut: Şekilli kurabiye alacağım.

Selin ve Mesut biraz gülümserler.

Yarım saat falan geçer.

Selin: Size afiyet olsun, ben vitaminlerimi almaya gidiyorum, hazırlanıp gelirim hemen.

Mesut: Hiçbir şey yemedin ki. Biraz daha ye.

Selin: Midem almıyor bugün.

Mesut: Hasta falan mısın? Bak bir sorun varsa söyle.

Selin: Yok, bir sorun yok da. Biraz midem kötü.

Mesut: Ateşin falan var mı?

Selin: Hayır, yok. Kahvaltıdan önce ölçmüştüm.

Umut: Anne, hasta mı oldun?

Selin: Biraz öyle oldu sanırım, ama iyiyim.

Umut: Kardeşim mi hasta yaptı seni?

Selin: Yo-Yok hayır. Kardeşinin bir suçu yok.

Selin Umut'u başından öpüp yatak odasına geçer. Birkaç kıyafet çıkartır dolabından. Çıkarttığı kıyafetleri giyer ve lavaboya gider. Orada ki kremleri sürer sırayla. Daha sonra tekrar odasına gider ve vitaminlerini içer. Bugün üzerinde bir kırgınlık var gibi hissediyordur. Midesi bulanıyordur ama şimdiye kadar dayanabilmiştir. Ecza dolabından doktorunun hamileliğinin ilk aylarında mide bulantısı için verdiği ilacı alır ve bir tane içer. Bir süre yatağının üzerinde oturur. Kendini daha iyi hissettiğinde ayağa kalkar ve mutfağa geri gelir.

Selin: Ben hazırım.

Mesut: Tamam, ben de hazırlanayım hemen.

Selin: Tamam.

Mesut çıkar. Selin masayı toparlar, sadece Umut'un tabağı kalmıştır.

HER ŞEYE RAĞMEN AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin