-Selin-
Selin bulunduğu odada duvara yaslanmış bir şekilde oturuyor ve koluna bakıyordur. Kanlar artık bandajdan çıkıyordur ve Selin'in kolu gerçekten çok acıyordur. Selin kolunu kapatır ve eli ile karnını sever. Bu sıralar kızına çok fazla ilgi gösteremediğini fark eder. Umut ve Mesut ile birlikte olmak istiyordur. Umut'un sesini duymak ona iyi gelmiştir. Karnını severken bir anda keskin bir acı hisseder. Sancısı vardır ve nedenini bilmiyordur, şartlar dahilinde ki en rahatlamış zamanını geçiriyordur resmen. Selin eli ile karnını tutar. Yaralı kolu ile duvardan tutunmaya çalışarak kalkar. Boş odanın içinde yürümeye çalışır ama yürümek imkansızdır. Dışarıda kilerden yardım istemesi gerekiyordur ama bir teröristten yardım istemek garip gelmiştir. Kapıya yaklaşır ve dışarıda kimsenin olup olmadığını anlamaya çalışır. Dışarıdan sesler geliyordur ve muhtemelen oradakilerden biri de Erman'dır.
Selin kapıya vurur ve dışarıya seslenir.
Selin: Kimse var mı? Lütfen, lütfen kapıyı açın! Hey!
Erman kapının önüne gelir.
Erman: Ne var?!
Selin: Sancım var, neden olduğunu bilmiyorum, lütfen kapıyı açar mısın?
Erman: Komutana sormam lazım, bekle biraz.
Erman gider ve Orhan ile konuşur.
Erman: Komutanım, bir sorunumuz var.
Orhan oturduğu yerden kalkar ve Erman'a döner.
Orhan: Umut'a mı bir şey oldu?
Erman: Hayır, o odasında uyuyor. Ama Selin kötü sanırım.
Orhan: Selin mi? Nesi varmış?
Erman: Kapıdan seslendi, gidip ne var diye sordum ve sancısının olduğunu söyledi.
Orhan: Doğru söylediğinden emin misin?
Erman: Sesi bayağı kötüydü.
Orhan: Tamam, bir doktor bulun, kadın doğumcu olsun. Biriniz de odaya gidip Selin'in durumuna baksın, kapıda da bekleyen adamlar olsun, kaçmak için plan kurmuş olabilir.
Erman: Tamam komutan.
Erman hemen adamlara bir doktor bulmalarını söyler ve kendisi de iki adamı ile beraber Selin'in yanına girer.
Selin kapının açılma sesini duyunca oturduğu yerden kalkmak ister ama canı çok yanıyordur. Kalkamaz.
Erman: Çok mu sancın var?
Selin: Evet.
Erman: Tamam, sakin ol, doğurayım falan deme sakın, doktor bulmaya gitti adamlarım. *adamlarına döner* Bir su getirin.
Adamlardan biri gider ve elinde su ile geri gelir. Erman suyu Selin'e verir. Selin suyu açmaya çalışır ama tek eli ile açamaz.
Erman suyu Selin'den alıp açar ve tekrar Selin'e verir.
Selin zorla bir yudum içer daha sonra suyu kenara koyar. Eli ile karnını tutar tekrar. Erman gözlerini Selin'den ayırmıyordur.
Selin: Ne var! Neden öyle bakıyorsun?!
Erman: Keşke hamile olmasaydın. Güzel olurdu yani, neyse.
Selin: Ne diyorsun be!
Erman: Düzgün konuş. Doktor gelmez yoksa.
Erman ve adamları çıkarlar. Yarım saat sonra Erman'ın diğer adamları bir kadın ile gelir. Kadın çok korkuyordur ve ağlıyordur.
Orhan: Öncelikle susuyoruz doktor. Erman odayı gösterin, baksın Selin'e. *doktora döner* Bebeğe veya Selin'e en ufak bir şey olursa kendini ölmüş bil! Götürün hadi.
Adamlar doktoru çekiştirerek odaya getirirler. Kadını odanın girişinde bırakırlar.
Erman: Hadisene! Sabaha kadar seni mi bekleyeceğiz?!
Kadın ürkek adımlarla odaya girer. Kadın içeriye girince yerde hareketsiz yatan Selin'i görür. Selin sancısına ve kolunun acısına dayanamadığı için bayılmıştır.
Doktor: Ne oldu bu kadına? Hamile kadını dövdünüz mü?
Erman: Kes sesini de yardımcı ol Selin'e. Ayrıca biz elimizi bile sürmedik.
Kadın: Bari bir yatak falan getirin, burada yerde nasıl tedavi edeyim onu.
Erman adamlarına döner.
Erman: Bir tane çekyat bulun hemen, örtü, yastık ve yorgan da getirin. Hadi, hızlı.
Dört tane adam koşarak giderler. Yarım saat sonra çekyat getirilip odanın içine konulmuştur, kadın hemen örtüyü serer ve yastığı koyar. Adamlar dikkatlice Selin'i kaldırıp hazırlanan yatağa bırakırlar.
Kadın: Bana ilk yardım malzemeleri lazım. Nesi olduğunu böyle anlayamam.
Erman: *adamına* Arabadan al getiri bir tane.
Adam hızla odadan çıkar ve kısa sürede geri gelir.
Adam ambulans çantalarına benzer büyük bir ilk yardım çantası getirmiştir. Kadın içini açtı ve içinde her türlü malzemenin olduğunu gördü. Kadın hemen steteskopu eline alıp Selin'in karnını dinlemeye başladı. Bebeğin kalp atışlarını duyuyordu ve bu iyiye işaretti.
Kadın: Bana ultrason cihazı lazım. Bebeğin durumunu öğrenemem bu şekilde.
Erman: Sesimizi çıkartmıyoruz diye her şeyi isteyebileceğini sanma, bir de böyle taksit taksit söyleme! Başka istediğin bir şey var mı?
Kadın istediği ve gerekli olabilecek şeyleri bir kağıda yazıp Erman'a uzattı.
Erman: *adamına* al da gel şunları, gözükme kimseye.
Adam: Tamam komutan.
Adam çıkar.
Erman: İsmin ne senin?
Kadın: Ben mi?
Erman: Burada ismini bilmediğim başka birisi yok!
Kadın: Şe-Şey.
Erman: SÖYLE!
Kadın: İlknur.
Erman: Tamam. Şimdi İlknur. Selin' bir şey olursa muhtemelen bebeğe de olur değil mi?
İlknur: Evet.
Erman: Bebeğe bir şey olursa Selin'e bir şey olur mu?
İlknur: Bebek daha küçük olduğu için muhtemelen evet.
Erman: Anladım. Eğer ikisinden birine herhangi bir şey olursa kendini veya aileni ölü bil.
İlknur: Ha-Hayır, aileme dokunmayın. Ben elimden geleni yapıyorum, yaparım da zaten ama aileme...
Erman: Kes sesini be! Anlamışsındır herhalde.
İlknur korkuyla başını sallar.
Adam 1 saat sonra İlknur'un istedikleri ile birlikte gelir.
Adam: Getirdim komutanım.
Erman: Eksik yok değil mi?
Adam: Yok. Yazılanların hepsini aldım.
Erman: Tamam, kuruver doktorun istediği yere, yardımcı olun. Ancak ve ancak bu odadan ne olursa olsun çıkmayacak. Tamam mı?
Adamlar: Tamam komutan.
Erman gider. Odanın içinde üç adam, kapıda iki adam ve katta en az 10 tane adam vardır. Yani İlknur'un kaçması neredeyse imkansızdır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER ŞEYE RAĞMEN AŞK
ActionSelmes'in başından geçecek olaylar ve bu olaylar sayesinde çiftimizin birbirlerine daha da bağlanmalarını okuyacağız. Keyifli okumalar.