1. BÖLÜM;"Sen ne dediğinin farkında mısın be?" Diye bağırarak ablamı duvara ittiğimde sırtını duvara çarpmıştı.
Evet ablamla tartışıyoruz. Hoş bize abla kardeş demeye bin şahit gerektirirdi ama neyse.
"Evet ne dediğimin farkındayım küçük orospu. Orospu dedim sana. Çünkü öylesin. Çevrende kaç tane erkek var. Değil misin şimdi sen orospu?" Dediğinde dişlerimi sıktım.
"İlk önce o elindeki aynayı bir indir de yüzyüze konuşalım. Sen beni kendin mi sanıyorsun kızım? Onlar benim arkadaşım. Bak anlamazsın diye heceliyorum ar-ka-da-şım. Anladın mı kıt kafalı? Arkadaşım onlar benim. Senin gibi önüme geçen her karşı cinsi sevgili olacak biri olarak görmüyorum ben."
Her cümlemle ses tonum aynı oranda yükselmişti ve cümlemi bitirdiğimde de nokta niyetine yanağıma bir tane tokat yemiştim.
Kendi cümlemi resmen başkasının tokadı ile noktalamıştım...
"Ablanım ben senin haddini ve ses tonunun sınırını bil. Erkekten arkadaş falan olmaz kızım. Beni mi yiyorsun sen?" Dediğinde sinirle hızlı hızlı nefes alırken yerden çantamı aldım ve kapıyı çarparak çıktım.
Sinirli adımlarla okula doğru giderken sanki her adımım ile yer ateş alıyordu.
Okulun kapısına geldiğimde sinirim biraz daha azalmıştı.
Bunların hepsi kıskançlıktandı. Biliyordum. Emindim. Kendi ağızlarıyla itiraf etmişlerdi bana. Saçımın , gözümün rengini, fiziğimi, her şeyimi kıskandıklarını söylemişlerdi.
Onların esmer benim beyaz olmam sanki benim suçummuş gibi beni kıskanıp kıskançlıklarını da benim canıma okuyarak çıkartıyorlardı. Evet çoğul eki kullanıyorum çünkü bunu yapan sadece ablam değil benden 2 yaş küçük kız kardeşim de yapıyor.
Sanki toplumun güzellik algısını ben yönetiyordum. Onlara güzel değilsiniz demişim gibi gereksiz sinirlerini bana yönetiyorlardı.
Gereksizler.
"Oha lan yine bok suratlı ile mi kavga ettin?" Kolunu omzuma atarken konuşan Atakan'ı başımla onayladım.
"Yine abla demeye bin şahit gerekecek o pis karı ile kavga ettim. Nereden anladın?"
"Yanağın kızarmış." Dediğinde gözlerim kocaman oldu. "Ulan!"
"Hey sakin ol, Şule burada yanında vardır o yüzüne sürdüğü şeyden." Dediğinde gözlerim ile Şule'yi arayıp gördüğümde yanına koştum.
"Şule yanağımda ki kızarıklığı kapatmamız lazım yardım et. Help meeeee"
Ellerimi birleştirip çenemin altına koyduktan sonra tatlı tatlı yüzüne baktım. Bu hareketim Şule'yi güldürmüştü.
"Tamam yürü deli kız." Kolumu tutarak beni okulun tuvaletine soktuğunda aynada gördüğüm şey ile gözlerim kocaman oldu.
"Yok ebenin örekesi. Bu ne lan? Cidden benim ablam olamaz o. Kevaşe ya. Şuraya bak resmen beş parmağının izi var yanağımda." Sinirle konuşurken Şule çantasından fondöten çıkarmıştı.
"Tamam korkma bebek. Yüzünü benim güvenilir ellerime bırak." Dedikten sonra yüzüme çıkardığı fondöteni sürmeye ve onu dağıtmaya başladı.
Ders zili çalmadan işini bitirince aynaya baktım ve güldüm.
"Sen kralsın kızım. Yok kraliçesin sen. Var ya, aslansın aslan. Eyvallah"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufak Tefek Karışıklıklar (Tamamlandı)
Humor17 yıl önce yapılan bir hata iki ailenin hayatını zehir etmişti. 17 yıl önce olan karışıklık sonucu iki aile mutlu olamamıştı. 17 yıl önce karışan kız çocuklarından birine ailesi çektirmiş ötekisi de ailesine çektirmişti. Peki ya karışıklık olduğu...