26. BÖLÜM;
Masaya oturduk ve kahvaltı yapmaya başladığımızda herkesin üzerinde gözlerimi gezdirdiğimde hepsi eğlenerek kahvaltılarını yapıyordu. Bakışları ve gülüşerleri samimiydi. Sanırım baba tarafını sevmeyen biri olmayacaktım.
"Sonra işte bu salak kafa üstü düştü yere. Gülüyoruz falan ama o gün kafası yarıldı diye çok korktum. Hoş nasıl kafası yarılmadı bilmiyorum ya. Taş kafalı işte."
Deren konuştuğunda kahkaha atarken Erim yanımda somurtarak oturuyordu.Şu an kahvaltı etmiş ve bahçede kuzenler olarak hep beraber oturmuş konuşuyorduk. Deren Erim'in ağaca çıkıp sonra korkudan inememesi ve kafa üstü yere çakıldığı anısını anlatıyordu.
Bunlar çok manyak çocukluk geçirmişler ha.
"Meyve suyu zamanı." Hilal yenge tepside meyve suları ile yanımıza gelirken konuştuğunda arkasından büyükler de geliyordu. Dedemin elinde gördüğüm ses bombasını gördüğümde sırıttım.
Sanırım kopacağız. Ay ama ben baba tarafını çok sevdim.
Dedem çardağa gelip tam çaprazıma oturduğunda herkes yerini almıştı.
Yani çardak küçük bir şey de değildi bu sırada. Baya da büyüktü yani. Hatta o kadar büyüktü ki herkes oturacak yer bulmuştu.
"Dede be, benim şu aralar canım çok halay çekmek istiyor. Deren de istiyor. Şu ses bombasına biz mi el koysak ha? Olur mu?" Ali dedeme şirin şirin bakarak konuştuğunda dedem güldü ve elindeki ses bombasını ona verdi.
Nasıl bu kadar hızlı dede dedin diyor olabilirsiniz doğal olarak ama adamda ne kadar dede tipi olmasa da bir o kadar da dede hissiyatı vardı. Ben de dede demeye karar verdim işte. Öyle yani.
Deren ve Ali kalkıp çardağın dışına çıktıklarında ben de ayağa kalktım ve onların peşine takıldım.
"Ne açalım?" Deren konuştuğunda tam arkalarındaydım.
"Tabiki de Mahmut Tuncer." Benimle beraber aynı cümleyi Ali de kurduğu için sesim yankı yapmış gibi oldu.
İkisi dönüp bana baktıklarında kaşlarımı kaldırıp indirdim ve Ali'nin elindeki telefonu aldım.
"Size de uyuyor madem." Dedikten sonra Mahmut Tuncer - Lo Lo açtığımda güldüler.
Ses bombasını yere bıraktım ve halay moduna geçtiğimde sağıma Deren soluma Ali geçti.
Üçümüz birlikte söyleyerek halay çekerken bir yandan da gülmekten çekemiyorduk.
"E ama ciddiyet." Diyerek Ali ile aramıza girip halaya katılan Erim ile daha çok güldüm.
"Bence de ciddiyet yani." Bu sefer Erim ile arama girip halaya katılan Emir'e daha çok güldüm.
Manyak bunlar ya. Kıskanç manyaklar.
Şarkı bittiğinde elimi ellerinden çekerek gülerek kendimi yere attım.
Niye bu kadar çok güldüğümü sormayın. Her şey komiğime gitti ve işin daha komik tarafı benimle beraber onlar da yere oturmuş ve gülüyorlardı.
Ses bombasından Kibariye- hap koydum çalmaya başlayınca oraya döndüm ve Özge ablayı gördüm.
"E halay çektiniz bir de roman havası çalsın da oynayalım değil mi?" Diyerek bize doğru geldi ve hepimizi ayağa kaldırdığında kıkırdadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufak Tefek Karışıklıklar (Tamamlandı)
Humor17 yıl önce yapılan bir hata iki ailenin hayatını zehir etmişti. 17 yıl önce olan karışıklık sonucu iki aile mutlu olamamıştı. 17 yıl önce karışan kız çocuklarından birine ailesi çektirmiş ötekisi de ailesine çektirmişti. Peki ya karışıklık olduğu...