Dev Adam: Dila nasıl? (İletilemedi.)
Dev Adam: Ona sormadan beni engelleme hakkına sahip değilsin. (İletilemedi.)
Dev Adam: Her neyse. (İletilemedi.)
°
"Atakan bir haftadır durgunsun, ne olduğunu anlatmayacak mısın?" diyerek oturduğu koltuğa yaslanan Alperen, arkadaşı için endişeli görünüyordu.
"Sadece uykusuzum," dedi genç adam, kendisini huzursuz hissediyordu. Kahvelerini karşısındaki arkadaşından çekti ve etraflarında koşuşturan ekibe baktı. Kameramanlar son yerleştirmeleri yaparken makyözler, makyaj yaptıkları oyuncuları kontrol ediyor ve gülerek bir şeyler diyorlardı.
"Kâbusların artmaya mı başladı?" dedi Alperen, iç çekerek.
"Evet, ilaç almaya başlayacağım." Atakan konuyu değiştirmek için yerinde kıpırdasa da Alperen bu konu üzerinde durmakta kararlıydı.
"Atakan kâbuslarını tetikleyecek bir olay mı yaşadın?"
Atakan kaşlarını çattı, elindeki karton kahve bardağını incelemeye başlarken "Hayır," dedi. Kısık sesine inat, zihninde çığlık çığlığa başka bir ses yankılanıyordu: "EREN!"
"Yalan söylüyorsun," dedi Alperen, arkadaşını tanıyordu. Atakan'ın sağlık konusunda kendisinden bir şeyler saklamasına izin veremezdi.
Atakan kahveden bir yudum alırken boş bakışlarla etrafı süzmeye devam etti, yönetmenin oyuncuları çağırdığını duyunca işaret parmağıyla ileri göstererek yorgunca gülümsedi. "Çekim başlayacak Alperen."
"Çekilecek olan sahnede benim rolüm yok," dedi ve gözlerini kısarak Atakan'a yaklaşmak için koltukta ileri doğru kaydı, öne doğru eğildi. Sette yankılanan seslerin yoğunluğundan dolayı birbirlerini duymakta zorlanıyorlardı.
"Atakan, sen bir şeyler mi hatırladın?"
Atakan elindeki bardağın düşmemesi için kartonu sıkıca tuttu ve dolu bardaktan taşan sıcak kahve elini yaktı, yüzünde mimik oynamamasına rağmen canı yanmıştı. "Hayır."
Alperen'in omuzları düştü, arkadaşının bazen kendisinden böylesine uzaklaşmasına dayanamıyordu. Atakan ne zaman kendi kabuğuna çekilse bunun sonucunda hep doktora gitmiş, umutları yıkılmış hâlde geri dönmüştü.
Bu olayın bir kez daha tekrarlanmasına sabrı kalmamıştı kimsenin.
Alperen ısrarcı bakışlarını Atakan'a dikti. Atakan pes ederek "Aynı kâbusu günlerdir görüyorum," diye mırıldandı. İtiraf etmiş olmasına rağmen bazı şeyleri kendine saklamıştı.
Dila'yı, tanıdık gelen mavi gözleri...
"Uyku hapı al şimdilik, Türkiye'ye dönünce sana izin vereceğim." Atakan sessiz kaldı.
"Bir hafta sonra James'in doğum günü, ekip olarak ona süpriz yapacağız. O gün sen gelme istersen. Biraz kafanı topla, olur mu?"
Omuz silkti Atakan. Canı hiçbur şey yapmak istemiyordu, sadece ama sadece hatırlamak istiyordu.
"Yapma böyle," diyerek sıkıntıyla iç çekti Alperen. Atakan'a ulaşmak zordu, onun sınırlarını yalnızca kendisi isteyince aşabiliyordu.
İki arkadaş sessizliğe bürünmüşken Ercan Bey, hızlı adımlarla oyuncusunun yanına geliyordu. Alperen'in yanına oturmak için yolunun yakınlarındaki sandalyeyi çekip telefonuna son kez baktı. "Alperen Bey," diye mırıldandı telefona bakarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dev Adam | Texting
Teen FictionDev Adam: Sana zaman verdiğim süre boyunca acı çeken ben oldum. Dev Adam: Bana kendin gelmediğin sürece ben yokum, üzgünüm. • Başlangıç: 21 Temmuz.