☀️33

517 84 55
                                    

İnsanlar hep konuşurlar.

Neden, hiç anlamamışımdır. Ama insanlar, hep konuşurlar. Üzerlerine vazife olsa da, olmasa da. Mantıklı olsa da, olmasa da. Sürekli, o ağızları sürekli açıktır. Beraber gitmiş olsalar dahi, geçen gittikleri tatili sürekli anlatırlar. Herkes görebiliyor olsa dahi, havanın durumundan bahsederler. Güldükleri şakalara bir daha, bir daha gülerler. Sürekli bir kalabalık, sürekli bir kargaşa...

Arkadaşların da konuşuyor.

Susmak bilmiyorlar Hoseok. Sen gibi, hepsi çok neşeli. Çok atılgan. Ama onlara aşık değilim, bu yüzden çok da dinlemek istemiyorum. Sadece sana odaklanmak istiyorum. Masada yer var, ama dip dibe oturuyoruz. Ufak elini avcumun içerisine aldım, başımı omzuna yasladım. Önümde bir papatya çayı var. Junghoon kahve söylemek istedi, ama ben kendi kafemden başka hiçbir yerde kahve içmem. Papatya çayı da çok umurumda değil zaten.

Bütün ilgi üzerimde.

" Gerçekten de çok sevimliymişsin, Yoongi-ssi~ " diyor adının Suyeon olduğunu öğrendiğim kız. " Hiç bizimle yaşıt gibi durmuyorsun. "

" Evet! Üstelik sana çok imreniyorum... Bu yaşta kendi başına kafe işletmek, mi? Ben asla yapamazdım. "

" Çok iyi yere kapak atmışsın Hoseok. "

Gülüşüyorlar. Sadece gülümsemekle yetiniyorum, çünkü ağzımdan bir şey çıkmıyor. Ne diyebilirim ki? İnsanlar iltifatlara nasıl cevap verir? Onları da sana yaptığım gibi susturmak için öpemem, ya?

" Şu Hoseok'a bakın, ya. " diyor Junghoon, arkasına yaslanarak. " Kaç gündür bomboş duvar izliyorduk, sevgilisini görür görmez muma döndü... "

" Uğraşma çocukla, ne kadar tatlılar, baksana! "

" Çok iyi yaptın gelerek, Yoongi-ssi. "

" Kimin fikriydi, bu? " diye soruyorsun, bana bakarak, çünkü arkadaşlarından birinin yardımı olmadan burayı bulamazdım. Hafifçe kafamı kaldırıyorum, Junghoon'u işaret ediyorum. Junghoon sırıtırken, diğerlerinin de haberi olmasa gerek, şaşkınlıkla nara atıyorlar.

" Ama Yoongi-ssi zaten gelmeyi planlıyormuş ki, ben yardımcı oldum sadece. " diyerek kendini savunuyor. Gülümsüyorum.

Sanırım arkadaşlarından nefret etmemeliyim. Hepsi çok iyi insanlar gibi görünüyor. Seni mutlu ediyorlar. Doğum gününde kafeme getirdiğin insanlardan daha çok mutlu ediyorlar gibi görünüyor ve senin mutlu olduğun her an ben de mutluyum.

Yine de kalkıp gitmek istiyorum. Artık seninle yalnız kalmak istiyorum. Sana sarılmak, seninle baş başa kalmak, ten tene olmak istiyorum. Ama bunları söyleyemem, çünkü ayıp olur. Çünkü utanırım. Bu kadar insan sırf beni görmek için burada beklerken, ben sadece seninle ilgilenirsem utanırım.

Bu yüzden, sana biraz daha sokuluyorum.

Arkadaşlarınla çok uzun süre muhabbet ediyoruz. Ben çok konuşamıyorum, çünkü normalde de konuşmam, ama şimdi üzerimde bir yol yorgunluğu var, biraz da sen mayhoşluğu. Başımı sallıyorum. Kollarımı etrafına sarıyorum, senin elin de omzumda, bazen yanağımda, tenimi okşuyorsun. Arkadaşların bizi kıskandıklarını söylüyorlar. Kıskansınlar. Hep ben mi kıskanacağım?

barista || yoonseok, sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin