Güne, kira ödediğim dükkan sahibinin dükkanı basması ve büyük bir kavga ile başlamak, asabi olmamın büyük bir nedeni. Bağırıyor, çağırıyor, hiçbirini umursamadığımı fark etse bile durmaya devam etmiyor. Bunu yapmasının tek sebebi ile izin vermediği halde doğum gününü kutlamış olmam.
Bunun hesabını değil o, şeytan kendisi bile gelip sorsa, pişman olup özür dilemezdim Hoseok. Bu orospu çocuğundan nefret ediyorum, ama başka bir çarem yok. Zira eminim ki başka bir çaresi olduğunu bilse, herkes bu, erkek yeğenini taciz ettiği gerekçesiyle bir yıl hapis yatmış piç evladının dükkanını terk eder.
Sanırım bu herifi bir gün öldüreceğim.
İnsanlar kapımın önünden hızla geçiyorlar ve bu sefer daha az kişi geliyor dükkanıma. Nedenini sonradan hatırlıyorum
Bugün akşam havaifişek festivali var, herkes o aptal festival için hazırlanıyor. İnsanlar sevgililerini kollarına takıp gökyüzünde patlayarak insanları savaş seslerine yavaşça alıştıran fişekleri, alkışlayarak izleyecekler. Taehyung bile o gün bunun için izin aldı. İnsanlar kafayı yemiş olmalı.Neyse ki sen, tam saat 12:03'te gelip güneşim oluveriyorsun ve tüm sıkıntım birden eriyor. Her zaman oturduğun masa yerine yeniden tezgahın önüne oturuyorsun ama bugün çok daha mutlusun. Ben çoktan latten için sütü ısıtmaya başlamışım, çantanı nazikçe tezgaha koyuyorsun. Yine dükkanda yalnızız.
" Kolay gelsin. " diyorsun, neşeyle.
" Bugün çok mutlu görünüyorsun. "
" Hayır, bu normal halim. "
Bunun en çok ben farkındayım.
" Her zaman kahve yapmayı öğrenmek istemişimdir. " diyorsun, bir süre sonra, öğütülmüş kahve kokusu aramıza sızarken. " Kahvelerin çok lezzetli Yoongi, ama ben hayatta beceremem. "
" Eminim yapabilirsin. "
" Bana öğretir misin? "
" Belki bir gün. "
Hayır, hayatta yapmam Hoseok.
Çünkü öğrendiğin anda artık beni görmeye gelmeyeceğinden çok korkuyorum.
Latteni sevdiğin gibi önüne bırakıyorum ve ellerimi havluya silip yeniden günün en sevdiğim kısmına, seni izlediğim kısmına geçiyorum. Eskiden en sevdiğim şeye Cleveland'ın basketbol maçını en önden izlemek derdim ama şu an standartlarım çok daha yüksek, takdir edersin. Şu an tek sevdiğim şey seni izlemek ve seninle muhabbet etmek.
Bir süre sonra sen latteni bitiriyorsun, ben de kelimeleri.
" Havaifişeklerden hoşlanır mısın, Yoongi? " diyorsun, tam da ödemeni yapıp gideceğinden korktuğum bir sırada.
" Bilemiyorum. " diyorum, çünkü nedense senin çok sevdiğinden eminim. Bu yüzden yalan söylüyorum. " Sanırım hoşlanırım, Hoseok. Sen? "
" Bayılırım. " Hafifçe gülümsüyorsun. " Bir hafta kadar önce olsaydı, festivale sevgilimle gidebilirdim. "
Kahve tezgahını silmek ister gibi arkama dönüyorum ama söylediğin şeyler beni çok sinirlendiriyor Hoseok. O kızı hala unutamaman ve seni üzmesine izin vermen beni çok sinirlendiriyor. Kimsenin seni üzmesine izin vermeyecek kadar mutlu olmayı hak ediyorsun çünkü.
" Hoseok? " diyorum, tezgahı silme bahanesiyle aldığım bezi parmaklarımın arasında sıkarak.
" Efendim, Yoongi? "
" Festivale beraber gitmeye ne dersin? "
Ben tamamen bir aptalım. Kayıtlara geçsin diye söylüyorum, kesinlikle bunu bilinçli bir şekilde söylemedim. Sadece oluverdi, öylece... ben farkına bile varmadan.
Yüzünde oluşan gülümsemeyi görmek ise her şeye değer.
Sana demiştim Hoseok, ben havaifişeklerden nefret ederim.
Ama konu sen olunca, cehennemin dibi bile bana cennet gibi hissettiriyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
barista || yoonseok, sope
Contojung hoseok, her gün saat 12:03'te min yoongi'nin kahve dükkanına gelirdi.