Lavabodan ıslak ellerimi kurulayarak geri geldiğimde, manzaram birkaç dakika öncesinden o kadar farklı ki neler olduğunu kavramam en az bir on beş saniye alıyor.
Tabii, ilk önce manzaramın birkaç dakika önce nasıl olduğunu anlatmam gerekiyor. Senden ibaret, her zamanki gibi. Sadece sen. Tezgahımın arkasında oturuyor, günümü güzelleştiriyorsun, ben de sana buzlu, soğuk latteler yapıyorum, birbiri arkasına, ama ikincisinden sonrasında artık kafein yok. Sen de çocuklara laf atıyorsun, bir ona, bir buna, Namjoon senin yüzünden kaytarıyor ve ben de ona kızmak zorunda kalıyorum. İnsanlar geliyor, gidiyor, ama sen bütün gün oradasın. Bazen tezgah arkasında, bazen arkadaki mutfakta, bazen de üst katta, ama bir anlığına bile beni yalnız bırakmıyorsun.
Şu an, hariç.
Çünkü şu an tezgahın önü tamamen sütle kaplı ve Jimin elindeki bir paspasla olayın üstesinden gelmeye çalışırken, seni hiçbir yerde göremiyorum.
" Ne oldu burada? "
" Makinenin filtresi patladı- dikkat et, hyung. "
" Hoseok nerede? "
" Jungkook ile yenisini almaya gittiler. "
Filtresi patlamış makineden hala süt sızarken iç çekiyorum ve ben de elime bir bez alıp masayı silmeye başlıyorum. Eh, tabii, bu makineler hala dükkanı satın aldığım günden kalmalar. Benim için defalarca kahve yaptılar, bu yüzden onlara kızamam. Jimin paspası ayaklarımın arasında dans ettirirken ben de bezi sürekli yıkıyor, bir daha makineyi temizlemeye girişiyorum. Haliyle, uzun ve pis bir iş oluyor, çünkü ertesi gün kalan süt artığı bozulursa berbat kokacak ve kimse berbat kokan bir kafeye gelmek istemez.
Neyse ki işimiz tahminimden erken bitiyor, sen ve Jungkook daha gelmeden, hele. Daha derin bir nefes alıp dinlenmeye oturamadan yeni gelen müşterilerle ilgilenmek durumunda kalıyorum, ama neyse ki Jimin onları sütlü bir şeyler içmemeleri için ikna ediyor ve böylelikle işimize dönüyoruz.
Ta ki hiçbir şeyden haberi olmadan üst kat ile ilgilenen Taehyung gelene kadar.
" Hyung- burası neden böyle kokuyor? "
" Neredesin sen?! Koskoca makine bozuldu, her yer süt içerisindeydi! "
" Yukarıdaydım... " diye yanıtlıyor Jimin'in mızmızlanmalarını ve ardından tezgah arkasına geçip oturuyor. " Hyung, bugün bir saat erken çıkmamda sorun var mı? Kuaföre gideceğim de. "
Saate bakıyorum. Zaten bugünlük çoğu işi tamamladık, bir saati de kendi aramızda halledebiliriz. Bu yüzden omuz silkiyorum, ancak ben daha bir şey söyleyemeden Jimin'in sesini duyuyorum.
" Kuaför mü? " diye soruyor. " Ne yapacaksın ki? "
" Saçlarım çok uzadı, perma yaptırmak istiyorum. "
Kaşlarım hafifçe kalkıyor, çocuğa bakıyorum. Saçları gerçekten de uzamış. Üstelik Taehyung alımlı ve sevimli bir çocuk, permayı çok da rahat kaldırabileceğini düşünüyorum. Ona yakışacaktır. Daha doğrusu, model gibi bir suratla ona yakışmayacak şey yok. Yeniden tezgaha dönüyorum, biraz önce kullandığım malzemeleri yıkamaya başlıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
barista || yoonseok, sope
Contojung hoseok, her gün saat 12:03'te min yoongi'nin kahve dükkanına gelirdi.